BİR BEKLEYİŞTİ BENİMKİ
Bakıyorum kendime,
Geldim bu dünyaya bir misafirim,
Bir handayım, bakıyorum sağıma soluma,
Bir kapı, bir pencere ve dört duvar.
İçinde insanlar var; ama ne insan!
Düşün, onlar mı insan, yoksa sen mi?
Hizip, alavere-dalavere gırla gidiyor.
Ders;
Kimileri insanlık dersi veriyor, çok ciddi,
Diğerleri tevazu halinde dinliyor, pür dikkat,
Kimileri de, başka âlemde geziyor, dalgın.
Kafalar bir milyon!
Ya ben;
Ne için geldim iki kapılı dünya denilen hana,
İçi insan dolu, aslında bomboş ve ruhsuz!
Kasvetli oluyor geceleri ve gündüzleri.
Yağmurlar nazlanıyor yağmaya,
Toprak suya hasret kalmış, ay yıldıza dargın,
Kubbesi kötü duygularla örülmüş,
Duvarları et, kan ve kemik!
Kötülüğün, ahlaksızlığın tüm renkleri,
Duvara, kubbeye boya olmuş!
Bu ne hal böyle;
Anlayan var mı, cevap nedir?
Düşünüyorum, cevap bulamıyorum,
Kendimde suça pay biçiyorum,
Elbette, hatasız kul olmaz,
Hatayı telafi etmek gerek, asıl olan bu.
Suçlu kim?
Kim bozuyor kâinatın düzenini?
Yeryüzünün düzenini bozan kim?
Dinliyorum insanları pürdikkat;
Akıl verenlerin aklı, mal-mülk ve kadın olmuş!
Gelme sebebi üç kelama mahkûm bir hayat!
Düşün!
Cevabını veremediğin soruyu sorma!
Kendine yalan söyleme, iyice bir düşün!
İçindeki seni görebiliyorsan eğer,
O, cevabı sana verecektir.
Ve sana yol gösterecektir.
İnsanı da, insanımsı olanları da.
Kulağına söyleyecek, dinle o sesi!
Ve insanlaşma sancısını O sana anlatacak!
Bir gayen var, onu göreceksin,
Ona göre yaşayacaksın!
İki kapılı hana tertemiz geldiğin gibi
Hanın diğer kapısından göçüp gideceksin.
Ardında;
Temiz anılar bırakarak,
İnsanların rahmetle andığı insan olarak
Dualarla, yolcu olacaksın, ebedi âleme.
Gerisi yalan-hüsran ve çelişkiler vesselam!
Bir bekleyişti benimki.
Bir anda başlayıp, bir anda son bulan.
Dünya denilen iki kapılı bir handa…