Üç Durak Sonrası…
Hiç düşündün mü fani yolcu?
Neden geldin, amacın neydi senin?
Amacını düşünüp yaşadın mı hiç?
Yoksa!
Keyfe keder bir hayat mı yaşadın?
Keyfe keder bir hayat, sonu hüsran!
Hak ve hakikat peşinde koştun mu?
Hakikat peşinde yaşam, sonu ödül.
Doğum, yaşam ve ölüm!
Üç duraklı bir dünyanın formülü,
Her bir aşama ölüme hızlı koşudur,
Ömrün hızla tükenirken, dön arkana,
Bak ve düşün!
İnsanlık adına sermayen var mı?
Sırtına yük mü oldu günah sermayen?
Dört kollu henüz hazırlanmamışken,
Yüzleş kendinle fani, arınma günü,
Albümlerin,
Tek tek açılacak ölüm anında,
Boş yaşantının ağırlığı ruhunu sıkacak,
Can damarın çatlayacak, nefesin sayılı,
Kolay mı?
Kolay mı sandın can vermeyi fani?
Çok dehşetlidir bilesin, yok hemen ölmek,
Acıyı tadacaksın, son demine kadar,
Ahlar-vahlar, içi boş pişmanlıklar…
Müjde!
Salih kullara ölüm tacı yakışacak,
Hesap-kitap işi çok kolay olacak,
Cennet yolu açılacak, girişi hızlı,
Salınarak girecekler ebedi yurduna.
Yok!
Ağlamak yok, dert-keder yok orada,
Salih olma hakkı tam verilecektir,
Başlardaki taçlardan tanınacaklar,
Selam ile yurduna kavuşacaklar.
Şükürsüzler!
Ve dahi tüm günahkârlar, zalimler,
Ölümün soğuk nefesiyle yüzleşecek,
Albümleri açılacak, korku ve dehşet,
İnkârları tersine dönecek, pişmanlık ateş,
İmamın kayığındasın, kabrin önünde şimdi…