Her Sesin Başlangıçı
" Zihnimde iki gerçek vardı, ya söz verdiğim hayalleri gerçekleştirmek ya da çoktan yeşermiş gerçekleri hayal etmek. Her şeyin yalnızca bir pembe yalandan ibaret olmasına izin vermemeliydim. Her şeye rağmen geçmişimi öldürmekten tersine, ölümsüzleştirmeliydim. Hayatta çoğu zaman çoğu anı değersiz ve azınlık görünebilirdi ama bu anılar benim için çok şey ifade ediyordu.. Hayat, ne zaman aydınlık tarafını bir kenara atıp karanlığını üzerine saldığında yalnızca nefes almanın değerini öğretir, çektireceği varsa tez vakitte yolları inceltir. Bir yanı için bir günü geceden doğarsa, bir yanı için gecesi bir günden doğardı. "

Gökteki Yıldızlar
"Her Sesin Başlangıçı"
... 
Hissettiği heyecan ve merak adımlarını iyice hızlandırdı. Artık heyecanla atan yalnız kalbi değil duygularıydı. Geçmişin bıraktığı onca enkazın arasından çıkan bir çığlık uyandırmıştı zihnini. Ve şimdi her şeye rağmen gönlünde kopan bu serzenişe yeniden el uzatmaya hazırdı.. Döner kavşak yoldan döndü, dümdüz yolun kenarında gideceği yerin rotasını göstermesini izledi. Ardından adımlar gözlerini izledi, anılan şuursuz geceyle kapanıp özlemle yanan gözleri artık gerçeğe açılmıştı. Her şeye rağmen okulu karşısında duruyordu, aylar sonra ilk kez!

- Kahretsin! 

Tekli kapı kilitliydi. Başka bir yerde eğitim durumunda olduğu için kilitli olması normaldi. İleriye baktı ve ding! Sürgülü kapı açıktı. Hevesle koşup açık kapıdan doğruca içeri girdi. Ve gördüğü manzara onu bir yaşına daha girdirecek türdendi. Bir zamanlar adımlarını çizdiği kaldırımlarına baktı, kalelerinde oynadığı, şenlendiği top sahasını izledi, nice anılara yelken açan pencerelerini süzdü. Ne dostluklar tazelediği, sohbetler ettiği banklara baktı.. Bir süre daha etrafı izledi ve artık içeri girmeye hazırdı. 

Kapıların kırılan cam kırıklarının üzerinden geçti, kapılardan birini zorladı ancak kilitliydi. Bir diğerine umut etti ve açtı. Okulunun lüks ve geniş giriş katı karşıladı. Fakat hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını okul gibi kendisi de biliyordu. Yerler toz ve cam kırıklarından ibaret. Sağ tarafta kantin işlevini hijyenik olarak da bitirmiş, sol tarafta ana sınıfı ve diğer 2 sınıfın kapıları kırılmış, spor odasının içindeki dağınıklık çoktan görünüyordu. Sınıflardan birinin önüne spor malzemelerinden yerleştirilmiş, kilitliydi. Sadece spor odası açıktı. Önünde ve sol tarafında merdiven bulunmaktaydı. Bir gönlü terk edilmiş ve eski olduğu ve her ihtimale karşı (deprem vesaire) tehlikeli olabileceğini söylüyordu. Yıkılmasından korkuyordu. Çünkü okul her ne kadar ilçenin en prestijli okulu olsa da eskiydi. Heleki son depremden sonra iyice hasar almış olmalıydı. Her şeye rağmen yukarı çıktı.. 

İkinci kat aşağıya göre daha hasarlı görünüyordu. Çoktan sıvası çıkmış, çatlamış duvarlar. Yazısı sökülmüş tablolar, camı açık dağınık okul ödülleri... Sol yanında idare odaları vardı.ama gözleri ilk açık ödüllere yöneldi. Ödüllerin her ihtimale karşı çalınma ihtimalini neden düşünmediklerine anlam vermedi. Büyük ihtimalle hepsi de gerçek altın veya gümüşten yapılmaydı. Usulca yanına yaklaştı ve ödüllerden birini eline aldı. Oldukça tozluydu ama çok uzun zamandır hep yapmak istediği şeyi gerçekleştiriyordu. Bu yüzden pek umursamadı. 

Gözleri öğretmenler odasını izledi. Yavaşça içeri girdi, kırılan camlar, oradan oraya saçılan beyaz öğretmen önlükleri, yerdeki belki binlerce test ve ders kitapları, masadaki tozlu deney tüpleri ve eşyalar, duvara çizilmiş onlarca yazı, dibine kadar açılmış öğretmen dolapları... Her şey, her şey zihnini dibine kadar kazıyordu. Zihninin en derinlerinde olan anılarını bile söküp gün yüzüne çıkarıyordu.
Kitapların üstünden geçerek öğretmen dolaplarının adlarını okumaya başladı;

"Canan Aktaş Çetin Din Kültürü
İbrahim Halil Özdemir Matematik
Canan Kurt Bekler İngilizce
Aziz Güler Sosyal Bilgiler
Ahmet Küpçüoğlu Türkçe..."

Ve daha nicesi anılarıyla beraber karşısında duruyordu. Çay ve kahve eşliğinde yapılan gıybetler, şakalar, gülüşmeler, sohbet eşliğinde okunan sınavlar, çözülen sorular. Soru sormak için kapının dışına dizilen öğrenciler.. Her şeye bedeldi. Bir süre daha etrafı izledi ve oradan da ayrıldı.
Sınıflar bomboştu, tüm sıra ve tahtalar sökülüp götürülmüştü. Hayır anılarıyla beraber değil çünkü onun için anıları hala oradaydı. İdare odasını hatırladı ve uzun, sınıfların koridorundan çıkıp sağına yöneldi. İçeri girdiğinde önündeki masalar ve sandalyeler etrafa dağılmış, bazı dosyalar yerlerdeydi. Çekmeceler açılmış, kilitler kenarda duruyordu. Öbür kenarda ise üç beş klasik roman.. Bir süre daha oyalandı. Aynı koridorda kütüphane ve bilişim sınıfını da zorladı ancak kilitlilerdi. Kütüphanede kitaplara bakma şansını kaybettiği için üzgündü. 

Yukarı çıkmaya yeltenmedi, gitme vakti yaklaşıyordu, aceleyle aşağı indi ana sınıfına girdi. Yere saçılmış oyuncaklar, kırılmış renkli tabureler, dağılmış, yıpranmış karşıdaki minik dolaplar, küflenmeye yüz tutmuş oyun halısı.. Etrafı incelemeye devam etti. Ana sınıfı onda her zaman kötü izler bırakmıştı. Hatırlamak istemeyeceği anılar.. Gözü yanındaki spor odasına ilişti. İçeri girmekte çekinmedi. Kitaplarla dağılmış dolaplar, yerde yuvarlanan toplar, karşıdaki küçük masada üst üste dağınık dizilmiş sınıf defterleri karşıladı. Usulca karşısındaki sandalyeye oturdu ve sınıf defterlerini karıştırdı. Öğretmenler tarafından atılmış onca imza ve derse dair yazılmış onca şey gözüne ilişti. Kim bilir kaç anıya şahitti kaç yazı ve imza..

Yapamadığı çok şey, tekrar yaşamak isteyeceği her şey vardı orada. Daima içinde bir ufte olarak kalacağını da çok iyi biliyordu... 
Bir kaç fotoğraf çekip bu anı ölümsüzleştirmek istedi. Ardından, bir zamanlar çekip gittiği yuvasından zamanı geride bıraktı... 


Bir Sevdadır Seni Sevmek

Baharında buldum ben seni, 
Erkenden kaybettim her şeyimi.
Yaşamın verdiği ilk hediyeydin halbuki, 
Sevgimin en güzel mevsimiydin iyiki. 

Koruyamadan elimden düşürdüm seni, 
Kırıldın, kaç parçaya ayrıldın. 
Hani göçen asılsız kuşlar gibi, 
Tadına doyamadan uçup gittin. 

Her mevsim ilkbahardı zilinin sesinde, 
Her acı son bulurdu buruk melodinde. 
Bir gizemdi her günün, her saniyesinde, 
Sevgi miydi kanıt her zerresinde? 

Hayatı öğrendim çetin sıralarında, 
Gerçeği okudum yalın kitaplarında
Sevdan sinmiş meğer yürüdüğüm yollarına, 
Bir sevdadır seni sevmek.

Sevgi çoktandır sana nasip benden, 
Hasretin yoktan var eder beni kederinden. 
Damarlarımda akan kandı seni özlemek, 
Bir sevdadır seni sevmek. 

Bir gece çıktım ansızın seni bulmaya, 
Usulca yukarı baktım seni aramaya. 
Yıldızlar kadar sonsuzdu sevgin, daha kimi seveyim? 
Bir sevdadır seni sevmek... 

Çok Sevgili Okulum, Elbistan Ortaokulu'na... 


                                                      
                                                     

                                                      Rüya Uzun
                                             2 Temmuz 2024

                                                                                                                      
                                               














                                                                           











( Her Sesin Başlangıçı başlıklı yazı Hayat Işığı tarafından 21.07.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu