Anılar, Hatıralar Vazgeçilmezimiz Bizim -1-
Anılar, hatıralar vazgeçilmezimiz bizim. Olmazsa nasıl
hatırlayarak gülümseriz ki? Hayat, anılarla dolu bir yolculuk değil mi? Her bir
anı, bizi biz yapan, gülümseten ve bazen de düşündüren bir parça. Anılar,
geçmişin izlerini taşırken, geleceğe dair umutlarımızı da şekillendirir.
Hatırladığımız her güzel an, ruhumuza bir sıcaklık katarken, zorlu zamanlarda
bile yüzümüzde bir gülümseme oluşturur. Hayatın sunduğu anların değerini
anlamak ve onları kalıcı kılmak adına bir yolculuğa çıkmamızı sağlayandır.
Anılarımızı paylaşmak, dostluklarımızı pekiştirmek ve hayatın küçük ama anlamlı
detaylarını yakalamak için bir fırsat sunuyor. Her sayfada, geçmişe dair bir
kapı aralayacak ve bu kapıdan geçerken, hayatın ne kadar kıymetli olduğunu bir
kez daha hatırlarız. Unutmayalım ki, anılar sadece geçmişin yansımaları değil;
aynı zamanda gelecekteki gülümsemelerimizin de temelleridir. Haydi, birlikte bu
yolculuğa çıkalım!
Zeynep ile alışverişe gittiğimizde, mağazanın içi rengârenk
elbiselerle doluydu. Vitrinlerdeki mankenler, şık kıyafetleriyle adeta dans
ediyordu. Mağazanın kapısından içeri girdiğimizde, hoş bir parfüm kokusu
karşıladı bizi. Zeynep, elbiseleri incelerken, gözleri parlıyordu. Her bir
elbiseyi denemek için sabırsızlanıyordu. O an, etrafımızdaki diğer müşterilerin
de dikkatini çekti. Bir kadın, Zeynep’in gülümsemesine bakarak “Ne kadar
heyecanlı!” dedi. Zeynep, “Evet, bu elbiseleri denemek için sabırsızlanıyorum!”
diye yanıtladı. Zeynep kabinden çıkarken, bir elbiseyi denemişti. Elbisenin
rengi, onun tenine çok yakışmıştı. Aynada kendine bakarken, “Bu elbise tam
benlik!” dedi ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. O an, etraftaki diğer
kadınlar da ona hayranlıkla bakıyordu. Zeynep, kendine güvenen bir duruş
sergileyerek, “Bunu alıyorum!” dedi. Yanında durduğum için kendimi de onun
mutluluğunun bir parçası gibi hissettim.
Sinemaya gittiğimizde, salonun karanlık ortamı ve büyük ekran,
heyecanımızı artırıyordu. Patlamış mısır almak için sırada beklerken, Zeynep’in
elindeki dev kutu dikkat çekiciydi. Sırada bekleyen bir çocuk, Zeynep’in
kutusuna bakarak gözleri büyüdü. Zeynep, ona dönüp gülümseyerek “Bunu tek
başıma bitireceğim!” dedi. Çocuğun yüzündeki şaşkın ifade, hepimizi güldürdü.
Film başladığında, Zeynep’in her mısır kutusunu düşürdüğünde, etraftaki
insanlar başlarını çevirip gülümseyerek bakıyordu. Zeynep’in yüz ifadesi, “Beni
izlemeyin!” der gibiydi ama o anki kahkahalarımız, tüm salonun neşesini
artırıyordu.
Deniz kenarındaki plajda, güneşin sıcak ışıkları altında
yürüyüş yaparken, etrafımızda çocukların neşeli sesleri yankılanıyordu. Zeynep,
denizden bulduğum deniz kabuğunu görünce gözleri parladı. “Bunu bana mı
getirdin?” diye sordu. Ben de kabuğu yüzüme yapıştırdığımda, Zeynep’in
gözlerindeki şaşkınlık ve ardından gelen gülümseme, o anın ne kadar eğlenceli
olduğunu gösteriyordu. Etrafımızdaki insanlar, bizim gülüşmelerimize katılarak,
o anı daha da keyifli hale getirdi.
Yazarın
Önceki Yazısı