Günümüzde şehir yaşamındaki modernleşmelerle (!) -eskiye özlemin günden güne artmasıyla- beraber hayatlarımızın tam ortasına geri dönülemez bir biçimde binalar inşa etmeye başladık ve netice itibarıyla birbirimizden o kadar fazla uzaklaştık ki adeta beton yığınlarına dönüşür olduk... Kalabalıklar içerisinde yalnızlaştıkça yalnızlaştık. Kapısını çaldığımız komşularımızın kapı ardındaki gözetleme deliğinden dahi geçemez hale geldik... Duvarlar arası mesafelere "görmedim, duymadım, bilmiyorum" ayrılmaz üçlüsünü kondurarak, komşuluk ilişkilerinin kayganlaşan zemininde inceldikçe inceldik. Ne acı ki kaybettik... Bencilce, düşüncesizce, bilinçsizce, dengesizce kaybettik... Yitirdikçe yitirdik... Bitirdikçe bitirdik...
KOMŞU KİME DENİRDİ? KOMŞULUK NEYDİ?
Birbirine yakın bir konumda oturan, ikamet eden kimselere "komşu" denilmektedir. Komşu olmak birtakım hak ve görevlerle beraber birtakım ilişkileri de doğurmaktadır. Biz bunlara komşuluk ilişkileri demekteyiz. Komşu olmanın önemini işte bu ilişkiler ortaya çıkarmaktadır.
Peygamberimizin (sav) komşuluğun önemi, komşu hakları ve komşu ilişkileri hakkında birçok hadis-i bulunmaktadır.
Bir hadiste şöyle buyrulmaktadır. Muaz bin Cebel'in rivayetine göre: "Ey Allah'ın elçisi komşuluk nedir? " diye sorulduğunda,
Resul-i Ekrem:
"Senden borç isterse verirsin.
Senden yardım dilerse yardım edersin.
Herhangi bir şeye ihtiyacı olursa verirsin.
Hastalanırsa ziyaret edersin." Buyurdu.
Hadisin devamında da Peygamberimizin (sav): "Size söylediklerimi anlıyor musunuz? Komşunun hakkını Allah'ın merhamet ettiği çok az kimseler eda edebilecektir." dediğini rivayet etmektedir.
Ebu Hureyre (ra) ise Peygamberin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Allah'a ve Ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve Ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya sussun. Allah'a ve Ahiret gününe iman eden komşusuna iyilik etsin."
Komşu ve komşuluk ile ilgili kültürümüz tarihinde geçmişten günümüze süzülerek gelen birçok deyiş de vardır:
"İyi ev alma iyi komşu al. "
"Komşu komşunun külüne muhtaçtır. "
Anadolu'da komşu çanağı varmış eskiden. Bizde pişer komşuya da düşer diye. Evde pişen yemek komşuya da götürülürmüş.
Hz. Ali'nin çok güzel bir sözü vardır: "Birisi evini benim evimin yanına yaparsa benim evimin yanını seçtiği için ben onu aileden kabul ederim. " der.
NEREDE KALDI O ESKİ KOMŞULUKLAR?
Komşuluk sosyal dayanışma açısından çok önemlidir ve de ailelerin huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlamaktadır. İyi komşuluk ilişkileri mutluluk ve sevincin paylaşılmasında, sıkıntı ve kederin göğüslenmesinde, kişilere ve ailelere büyük bir destektir. Sosyal bünyeyi, yapıyı güçlendirmektedir.
Eskiden evde pişen ve güzel kokan her şeyden mutlaka komşulara da dağıtılırdı. Tabaklar dolu gider, dolu dönerdi. Komşuluk ilişkilerinde çok hassas davranılırdı. Komşunun bir sıkıntısı varsa "kendi sorunu" deyip kapısını kapatmazdı kimse. Biraz daha az mı bencildik acaba?.. Mutluluklar "imece" usulü paylaşıldıkça daha da çoğalırdı. Evde tuz bitse, soğan bitse ilk akla gelen şey komşudan istemekti...
Fakat içerisinde bulunduğumuz bu çağda ne yazık ki komşuluk ilişkilerimizin zayıfladığını görmekteyiz. Yine ne acıdır ki aynı apartmanda yaşıyor olsak da yardımlaşma, görüşme, dayanışma bir yana hiç tanışmadığımız, birbirimizi hiç tanımadığımız, umursamadığımız insanlarla; insanlık uçurumuna doğru son sürat sürüklenmekteyiz...
Bu durumları bir nebze de olsa hafifletmek için; komşuluk ilişkilerimizin sağlıklı yürüyebilmesi adına hak ve hukukun gözetilmesi, sevgi, saygı ve hoşgörü kültürünü yaşantımızdan eksik etmememiz gerekir. Aklımızda, gönlümüzde, günlük yaşantımızda iyi bir komşu profiline uygun olarak hareket etmeliyiz. Eskiye olan özlemi arttırmak yerine aksine eskilerden örnek alarak daha güzelini inşa etmek için çaba sarf etmeliyiz...
Sonuç olarak; dünyanın gelip geçiciliğini bildiğimiz ve de misafir olduğumuz hayatlarda "iyi" insan olabilmek çok da zor olmasa gerek...
Komşuluk ilişkilerimizin artık geçmişi aratmamasını diliyorum ve yazıma çok sevdiğim bir sözle son vermek istiyorum:
"Gittiğiniz yere sevgi götürün, gittiğiniz her yere sevgi götürün. İlk önce kendi yuvanıza. Çocuklarınıza, eşinize, yan komşunuza sevgi verin. Hiç kimsenin yanınızdan mutsuz ve kötü ayrılmasına izin vermeyin. Allah'ın zarafetinin yaşayan bir örneği olun; yüzünüzden, gözlerinizden, gülüşünüzden ve selamınızdan zarafet eksik olmasın." (1979 Nobel Barış Ödüllü Rahibe Terasa)
BÜŞRA DALGIÇ
(
Geçmişten Günümüze Komşuluk başlıklı yazı
Gülen Düş tarafından
1/11/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.