I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde (Musée National de Céramique) imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı
dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24
Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini
kaybetmiştir.
Antlaşma imzalandığı sırada Meclis-i Mebusan
kapalı olduğundan bu antlaşma mecliste onaylanmamış ve bu sebeple hukuken
geçersiz sayılmıştır.
İngilizlerin şartı gereği
bu antlaşma Rusların onayına bağlanmıştır. Ancak Rusya'da 1917 Ekim Devrimi ile yönetim
Bolşevikler tarafından devrildiği için antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir.
http://hdl.handle.net/20.500.12397/4763
Şark kelimesi
Doğu'yu ifade etmekle birlikte "Şark Meselesi" kavramı doğrudan
Batılılar nezdinde Osmanlı Devleti'ni ifade etmektedir. 1815 yılı itibariyle
ortaya çıkan Şark Meselesi, Osmanlı Devleti'nin tamamen ortadan kalkmasını
hedeflemiştir. I.Dünya Savaşı sonunda Büyük Devletler Sevr Antlaşması ile bu
amaçlarına ulaşmak istemiştir. Çünkü Sevr Antlaşması Anadolu ve Avrupa
topraklarında ki Türk varlığını tamamen ortadan kaldırmaktaydı. Ancak Milli
Mücadele sayesinde bu amaçlarına ulaşamamış olan Batı, bu kez Türkiye Cumhuriyeti
üzerinden emellerine ulaşmak için uğraş vermektedir. Türkiye üzerinde oynanan
oyunların hepsi Sevr'i anımsatmaktadır. Şark Meselesi ve onun gerçekleştirme
planı olan Sevr, günümüz itibariyle sona ermiş gözükmemektedir.
Dayatıldı
Saraya yüz yıl öncesi plan.
Kolay olur
sandılar Anadolu’yu talan.
Yeniden sahne
alır geçmiş plandan kalan.
Varımızı yoluyor Sevr’in ayak sesleri.
Devletimi
kuran güç Sevr’i kaldırıp attı.
Türk’ün
bağımsızlığı vazgeçilmez bir hattı.
Yüz yıllık
Cumhuriyet halkını hür yaşattı.
Fırsatını kolluyor Sevr’in ayak sesleri.
Ortadoğu
üçgeni alev almış yanıyor,
Müslüman’ım
diyenler sömürüye kanıyor.
İsteneni
verdikçe dokunulmaz sanıyor.
Büyük korku
salıyor Sevr’in ayak sesleri.
Vardı bir Şark
meselesi bir asır öncesinden.
Kurtulmalı
Milletim sömürü kancasından.
Kapatsak
kapımızı dalıyor bacasından.
Halkıma diş
biliyor Sevr’in ayak sesleri.
Üye olduk NATO
ya, olduk da neler bulduk?
Seksen öncesi
dönem hem öldürdük, hem öldük.
Geç olsa da
anladık lakin çok da bölündük.
Gizli yandaş
buluyor Sevr’in ayak sesleri.
Dost sanıldı
ABD bizi içten çürütür.
Terörist
maşaları kan dökerek büyütür.
BOP planı
diyerek Ülkeleri küçültür.
Kan kokusu
soluyor Sevr’in ayak sesleri.
Kuşatmışlar
her yandan, terör yıllardır bitmez.
Öcalan denen
katil ABD siz iş tutmaz.
Korunup da
kollanır kimse hesaba katmaz.
Sınırları
zorluyor Sevr’in ayak sesleri.
Söylemişti
Atatürk gençliğe hitabede,
Atam Kültigin
Kağan yazmıştı kitabede.
‘’Oyun zamanı
şimdi, Türkiye harabede!’’
Davul gibi
çalıyor Sevr’in ayak sesleri.
Üç hilal
küskün şimdi tutan el neler diyor?
Milliyetçiyim
diyen ikilemde kalıyor.
Kurulan kirli
tezgâh Ülkemi pazarlıyor.
Yıkmak için
geliyor Sevr’in ayak sesleri.
Çırpınır güzel
ülkem gizli açık kıskaçta.
Görmeli
yönetenler coğrafyası revaçta.
Birlik içinde
halkım ayrılık yok inançta.
İşe özden
dalıyor Sevr’in ayak sesler.
Oyunu gördü
Macit duyun sizde ey Millet!
Özünde ki
gücünle bu oyunu sen hallet.
Yaşasın asil
Millet yurdunda ilelebet.
Açıktan görülüyor Sevr’in ayak sesleri.
Mehmet Macit
25.01.2025
Dikili/İzmir