Yürüdü, kalabalığa hiç bakmadı adam.
Kafasını kaldırdı gökyüzüne,
Gözlerine kadar inen mavilikle,
Ölümsü bir güzellikle.
Bir fidan daha alınca,
Susacak havadaki fırtına.
Yitik kuşakların son can borcu...
Sehpa beş adım/ ölüm ipin ucu
Yağlı urganları boynuna,
Keşke sevgilisi taksaydı.
Gözleri son kez ona baksaydı.
Uyan cellat uyan/ bunlar oyun
Alındı karar/ yapıldı plan/ kuruldu saatler
Tuzak içinde tuzak/ memleketler uzak
Hapis içinde hapis.
Darağacından açılmaz bahis.
Kireç yazılarla dolu duvarlar.
Ne zaman kim ateşledi fitili?
Yirmisinde cesetler dizili.
Vücutlar delik deşik...
Kör müsün sağır mısın nöbetçi?
Neden infilak etti cephanelik?
Vatana adanan canlar/ Boşa akan kanlar
Onlar bizim yitik kuşaklarımız.
Nasıl kıydınız? Onlar taze başaklarımız...
Yitik kuşaklara veda ettik bir bahar,
Güneşler battı, güneşler doğdu.
Değişti devran kırıldı kapılar.
Yırtın, yakın bütün afişleri.
Silin kireç yazıları/ unutun sloganları
Çıkın artık dışarı, şehirde kol gezen,
Ölüm sessizliğini bozun.
Korkmayın insanlar konuşun.
Kadeş Anlaşması barışı getirdi.
Yitik kuşaklar iz bırakıp gitti.
Kalabalıklar dağılın bugün idam iptal!!