FABRİKANIN KRALI
YAZAN:OĞUZ BATIN
Şehrin sanayi merkezinin içinde yer alıyordu Badem Tuz Fabrikası.Badem Tuz,ülkenin en çok tercih ettiği bir markaydı.Bu markayı oluşturanın ismi değil bu fabrikaya emek verdiği insanların olduğu apaçık ortadaydı.
Fabrikada klasik bir iş günüydü.Denizin içinde çıkarılan kaya şeklindeki tuzların parçalanıp elendiği bu bölümde kadınlar çalışırken bu bölümün hemen yanında ise paketleme işleme yapılıyordu.
Makineden akan toz tuzlar, ambalajlı poşetlere doldurulup makine tarafından kapatılıyor,bu poşetteki tuzlar ise banttan geçiyordu.Bantta oturan adamlar,poşetteki tuzları karton kutuya dizip yerleştiriliyordu.
Biraz sert mizaçlıydı Amir Özkan.Dilinden düşüremediği tek cümle çıkıyordu ağzından:
“Beyler,seri ve çabuk olalım.”
Bantın baş sandalyesinde engelli kadrosundan işe sahip olan topal Demir oturuyordu.Demir’in özgüveni yerindeydi ama içten içe de kibirli bir insan sayılırdı.Fabrikaya yıllarını verdiği için Amir Özkan tarafından usta ilan edilmişti Demir.
Siren çalıyordu,bu sirenin sesi işçiler içinde mutluluk kaynağıydı,çünkü öğlen yemeği yenilecekti.Geniş koridoru geçtikten sonra ikinci kata çıkan paketleme işçileri,fabrikanın yemekhanesine varmıştı.Tablot tepsisini ellerine alan işçiler,sıraya geçmişti.Yemeğini alan masalara oturacak ve yemeklerini yiyecekti.
Bir saatin sonunda yemek yiyip çaylarını içen işçiler,bölümlerinin başına döndü.Paketleme bölümündeki işçiler de işlerinin başındaydı.Yine baş sandalye de topal Demir vardı.
Siren yine çaldı ..Bu siren ne öğlen yemeğinini müjdeleyen sirendi ne de paydos sireniydi.Makinelerde arıza olduğunu söyleyen bir sirendi.
Toz tuzlar,poşete değil yere akıyordu.Ambalajlı poşetleri,makine paramparça edip yırtıyordu.
Özkan Amir,makineyi yapmaya çalışıyordu,tam bir saat uğraştı ama makine tamir olmuyordu.Çıldıracak gibiydi Amir Özkan.
Son çareyi Piyami Şef'i aramak da buldu.Peyami Şef,Badem Tuz'un açılışından bu yana çalışmış ,hatta emekli olmuş bir insandı.Makineler konusunda usta olduğundan emekli olduğu halde her arızada çağrılan kişiydi,tabi ki maaş karşılığında.
Özkan Amir-Peyami Şef'im gelmeniz lazım.Makine,yine arızalandı.
Peyami Şef-Yarım saate kadar oradayım.
Gerçekten de yarım saat içinde Peyami Şef,fabrikada oldu.Makinenin başınan geçen Peyami Şef,kalabalığı dağıtmak istiyordu:
Peyami Şef-Çıkın lan hepiniz dışarı,makineyi tamir edeceğim.
Özkan Amir-Bu fabrikanın amiri olarak makinenin tamirini bana öğretseydin bari.
Peyami Şef-Hayatta kimseye öğretmem.Öğreteyim de ekmeğimden mi olayım?Bu devirde emekli maaşınla geçinmek zor,evim kendime ait olsa bile.
Özkan Amir,Peyami Şef'e hak verecek gibiydi:
Özkan Amir-Siz bu fabrikanın değil şefi,bu fabrikanın kralısınız.Siz olmasanız Badem Tuz Fabrika'mız batar.
Herkes dışarı çıktığında Peyami Şef,makineyi tamir ettikten sonra kapıya doğru yönelerek kapının arkasındaki amir ve işçilere seslendi:
Peyami Şef-Gelebilirsiniz içeri.Makine oldu.
Amir ve işçiler,paketleme bölümüne girmeden önce şu sözleri söyleyip Peyami Şef'i alkışlattı:
Özkan Amir-Fabrikanın kralı Peyami Bey'i alkışlayalım dostlar!
Alkışlar içinde fabrikanın içinde yürüyerek evine gitmek için fabrikanın dışına çıkmıştı Peyami.
Peyami,şef değil gerçekten de fabrikanın kralı olmayı hak ediyordu.Makinenin tamirini sadece kendisi biliyor ve kimseye de bunu söylemiyordu.
Fabrikanın Kralı Peyami Şef,gri rengindeki milenyum model arabasıyla evine doğru yol alıyordu.Karşıyaka Sahili'nden geçerken adamın birini görüp arabasını durdurdu.
Kışın soğuğunda üzerinde kıyafet,yok denilecek gibiydi,üstelik yırtıktı kıyafetleri.Peyami Bey,arabasından inip adamın yanına yürüdü .Başladı sohbete:
Peyami-Merhaba,ben Peyami?Baba,senin adın nedir?
Alışmış gibiydi teni,kışın soğuğuna.Zavallı adamcağızın sesi,hırıltı şeklinde çıkıyor gibiydi.
Mehmet-Benim de adım Mehmet'tir oğlum .
Aklında soru işaretleri vardı Peyami Bey'in,ilk soru işareti,bu adamın sokaklara kadar neden düştüğüydü.Meğerse adamın evlatları,önemli mertebelere gelmiş,onları anlatıyordu.Büyük evladı olan oğlu falanca yerin belediye başkanıymış.Ortanca olan iki numaralı evladı kızı ise diş hekimiymiş.Üç numaralı evladı olan oğlu ise İstanbuldaki bir adalet sarayında hakimmiş.
Peyami-Peki,neden sokağa düştün baba?
Mehmet-Eşimi kanserden kaybedince sattığım evin parasını kumarda kaybedince hem evlatlarım bana küstü hem de sokaklara düştüm.Hayat hikayem budur oğlum.
Peyami-Ben de fabrikadan emekliyim..Yetişkin olan iki kızım var.Eşim olan karımda sağ olup hayattadır.Eve geç kalmamam lazım,şimdi yanında ayrılacağım baba.İlerleyen zamanda yine uğrarım yanına ..Hoşçakal Mehmet Baba..
Peyami Bey,evsiz Mehmet Bey'in yanından ayrılırken üzerindeki kalın hırkayı çıkarıp adama verdiği arabasına doğru yöneldi.İzmir Bornovadaki evine gitmek için yoluna devam etti.
Arabasını,oturduğu apartmanın otoparkına park eden fabrikanın kralı Peyami Bey,bulunduğu zemin kattaki asansörü çağırdı.Evi,apartmanın dördüncü katındaydı.Asansör nihayet,dördüncü kata gelmişti.Oturduğu apartmanın dairesinin kapısının önünde evinin zilini çaldı.Kapıyı açan karısı Nermin Hanım'dı.
Nermin Hanım ,kocası Peyami Bey'i ağzında sigarasıyla karşıladı.Peyami Bey,her zamanki gibi karısının içtiği sigaraya karıştı.
Peyami-Bırak artık şu zıkkımı,Nermin.Her gün öksürüyorsun.
Nermin-Demesi kolay,fabrikanın kralı Peyami..
Nermin,yemekleri yapmaya devam ettiği mutfağa yönelirken Peyami ise elini yüzünü yıkamak için banyoya girdi.Elini yüzünü yıkadığı sırada evin mutfağından kendisiyle konuşmaya çalışan Nermin Hanım 'ın sesini duydu.
Nermin-Peyami,akşama misafirlerimiz var.Aslında sana gündüz söyleyecektim ama unuttum..
Havluyla yüzünü kurulayan Peyami,eşinin olduğu mutfağa geldi.Gelecek olan misafirlerinin merakı içindeydi.
Peyami-Misafirlerimiz,kimler olacak Nermin?
Nermin-Kızımız Bade'yi istemeye gelecek,Peyami.Ben bu dünürcülere karşıyım Peyami.Kızımızı bunlara vermeyelim..Oğlanı çok seven kızımızı bu aileden kurtarmamız gerekiyor.
Peyami,karısı Nermin'e neden bu dünürcüleri kabul etmediğini sorduğunda Nermin Hanım ,yaptığı insan ayrımını dile getirdi.Neymiş gelen dünürcüler muhafazakarmış,neymiş gelen dünürcüler Kürtmüş!!!
Fabrikanın kralı Peyami,karısı Nermin'e adeta ders verdi.
Peyami-Senin Rum muhaciri ve solcu olduğundan dolayı seni sevmeyen seni istemeyen biri olsa ne yapardın?Bitanem,ne olur insan ayrımı yapma.Ben kızımızı,bu aileye vereceğim.
Nermin Hanım, yaptığı insan ayrımından dolayı utanmış gibiydi.
Peyami,kızları Bade'yi verdiği kız isteme töreninin gecesinin sabahında,yine telefonu çaldı.Arayan yine Özkan Amir'di.
Özkan Amir-Fabrikanın Kralı Peyami Bey,yine makine arıza yaptı.Fabrikaya gelmeniz gerekiyor.
Eşi Nermin Hanım ile karşılıklı içtikleri Türk Kahvesi,sırasında aranmıştı.Bulunduğu duruma hem isyan ediyordu hem de gurur duyuyordu.Gururlu bir ifadeyle Özkan Amir'e cevap verdi Piyami.
Piyami-Yarım saat sonra fabrikadayım.
Çok okuyan mı bilir yoksa çok gezen mi?Fabrikanın kralı Piyami Bey,ne çok okuyandı ne de çok gezen.
İlkokulu bitirir bitirmez hayat üniversitesine kayıt yaptırıp gitmişti Piyami Bey.Nice üniversite mezunu mühendislerin yapamadıkları makinelerin tamirini sadece kendi yapıyordu.
Yine klasik bir iş günüydü Peyami için ...Makineyi yapmak için yine bütün amir ve işçileri dışarı çıkarttığı beş dakika içinde makineyi tamir ettikten sonra amir ve işçiler geri döndüğünde ,yine Peyami Bey'i alkışlıyorlardı şu tezahürat ile:
FABRİKA-Fabrikanın kralı Peyami..Fabrikanın kralı Peyami..
Kızı Bade'yi evlendirmek için ihtiyacı olan parayı ,kendi oturduğu evini kiraya vererek bulmuştu ..Karısı Nermin Hanım ile beraber fabrikanın lojmanına taşınmışlardı.Burada birkaç yıl kalacaklardı.
Fabrikanın kralı Peyami'nin hayatı , böyleydi işte..