KONUŞURSAN ÖLÜRSÜN
YAZAN:OĞUZ BATIN
Gece yarısını geçmişti. Aysun, ormanın kıyısındaki tek katlı kulübede, elleri kelepçeli halde uyanmıştı. Boğazına kadar gelen panik dalgası, çığlık atmasına neden olacaktı ki… karanlıktan bir ses geldi:
“Konuşursan ölürsün.”
Ses fısıltıdan halliceydi ama tehdit, kurşun gibi netti. Aysun, karanlığa bakarak soluğunu tuttu. Karanlık… canlı gibiydi. Gözlerini kıstığında, gölgelerin arasında bir silüet seçti: Uzun, ince, yüzü simsiyah bir maske ile örtülü biri. Elinde bir makas tutuyordu. Parlak çelik, ay ışığında göz kamaştırıyordu.
Tık. Tık. Tık.
Makasın ritmik sesi Aysun’un zihnini kemiriyordu. Ağzını açacak gibi olsa, ses
bir kez daha yankılandı:
“Bir kelime edersen, dilini keserim.”
Aysun’un gözleri doldu. Gözleriyle çevreyi taradı. Kapı kilitliydi. Pencereler çivilenmişti. Duvardaki saat durmuştu. Zaman bile bu kabustan kaçmış gibiydi. Silüet aniden yaklaştı. Makası Aysun’un yanağına dokundurdu. Soğuk metalin temasıyla irkildi.
O anda… dışarıdan bir ses duyuldu. Bir köpek havlaması. Sonra bir adam sesi:
“Biri var mı içeride?”
Aysun, kurtulma umuduyla çığlık atacak oldu. Ama son anda… sustu. Gözleriyle ağladı sadece. Çünkü biliyordu: Konuşursa ölecekti.
Dışarıdaki adam kapıya birkaç kez vurdu. Bekledi… sonra uzaklaştı.
Kulübenin içi yine sessizliğe gömüldü. Silüet, makası bir kez daha açtı. Fısıltıyla yaklaştı:
“Aferin. Sessiz kalırsan… yaşayabilirsin.”
Ama Aysun artık biliyordu. Buradan canlı çıkmak için sessizlik yetmeyecekti. Ve diliyle değil, sessizce plan yapmaya başladı. Çünkü bir sonraki hata… son nefesi olacaktı.