gittin İstanbul bile çıkacak sensiz ateşine hangi güzellikten doğacağım ikliminden özlem serp selası verilsin hüzünlerin
gittin düşler yaşlı çehresini düşürüyor içime sabrın med cezirlerinde sizi güneşe işledim yükünüz toprakla sesleşiyor
suskunluğuma ışıldayan bıçak gibi duruyor gürültünüz sıyrılın kınınızdan gözlerimin keskin ayazında taneleriniz rüzgar çığlığı titremedir siz yosun bulaşığı çocuklar ruhumu dişleyen gecenin teninden kalkıyorum sabaha koynumda çırpınan yağmurlar uğul uğul yangınımda.
mutluluğu gize dönüştüren gözyaşı her saati doldururum zamanı kaygılandırarak kuş kanadında arzularım kekeme sözcüklerim büyür çöz alnıma davet olan yazgılardan görebildiğince sızımı. alabildiğince denizim sığdırılamaz resimlere ki, nemli gülüşlerimde sahiller var sessizliğin sarısı öpüşürken kentimde gri esintilerde günü sensiz kucaklıyorum beyaz ve siyaha düğüm atıp serpiliyorum sulara uzakla yoğruluyorum doyumsuz hışırtılarla pencereme vuran taze aydınlık yalnızlığı sevseydi aklımın kenarındaki sana kıyamet olurdum
ıssızca koyuldun yollara çıplağı kaldı şehrin. tadı tuzu damağımda yaşantıya yeniden yeniden uyandım. dün hep aynı renkte paslandı kaç bahar daha büyüdüm astılar uçurum masallarımı deli bir poyraza utancını kaybetti içimden çıkanlar ve yeni bir sabaha gölgeniz yüzümü dondurdu
teriniz karıştı tenime siz inatla hep böyle bana vardınız tutuk ayaklarınıza cehennem takıyorum oysa kıvrılıp kıvrılıp uzuyorsunuz dilimde türkülere öpmeyin diyorum dudaklarımdan
( Uçurum Masalları başlıklı yazı Moonlight tarafından 28.02.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.