Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 3/3/2025
Okunma Sayısı : 265
Yorum Sayısı : 6
Eşşek-ı. Bölüm -

ŞEDDE DEYİP GEÇME, GÖZ YAŞINI DA AŞKI DA EŞEĞE DÖNDÜRÜR BİR ANDA
Bugün olduğu gibi geçmişte de iktidar değiştiği takdirde daha hür, daha eşit, daha kardeşçe yaşayacaklarını uman, bunun beklentisi içinde olan bazı insanlar ‘’ Hürriyet, Musavat, Uhuvvet ‘’ Yani günümüzdeki karşılıklarıyla ‘’ Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik ‘’ sloganlarıyla otuz senelik bir mücadele sonucunda 1878 Yılında ilk Osmanlı parlamentosu olan Meclis-i Mebusanı kapatıp ilk anayasamız olan Kanun-u Esâsî’yi rafa kaldıran II. Abdülhamit’e 24 Temmuz 1908’de Meşrutiyeti ikinci kez ilan ettirdiler.
Evet, 24 Temmuz 1908’den itibaren artık daha özgür olacaklar, daha eşit olacaklar, daha kardeş olacaklardı.
Gerçekten de 24 Temmuz 1908’in hemen ertesi günü yani 25 Temmuz 1908’de bir anda sadece İstanbul’daki gazete sayısı 52’den 377’ye çıkmıştı. Tüm ülkede ise gazete sayısı 120’den 730’a yükselmişti.
Artık memlekette özgürlük vardı ve her gazete, her dergi, 24 Temmuz 1908’den hemen sonraki ilk günlerde bu özgürlüğü sınırsız olarak kullanıyordu. Yani kim canlarını sıkıyorsa serbestçe sallıyorlar, eleştiriyorlar, hatta eleştirinin dozu direkt hakarete kadar varıyordu ve işin ilginç tarafı hâlâ hedefte olan kişi II. Abdülhamit’di. Yani tekrar geri gelen meşrutiyetle kazanılmış olan haklar kesmemişti. II. Abdülhamit’in mutlaka gitmesi gerekiyordu.
Peki II. Abdülhamit giderse ne olacaktı? Osmanlı Devletinde Cumhuriyet yönetimine mi geçilecekti? Tabii ki hayır. II. Abdülhamit gidecek, yerine kardeşi Mehmet Reşat gelecekti. Ama Mehmet Reşat padişahlık yapamayacak, ipler hep İttihat ve Terakkicilerin elinde olacaktı.
Neyse efendim, 27 Nisan 1909’da II. Abdülhamit, tahttan indirilip Selanik’e sürgüne gönderilirken yerine kardeşi Mehmet Reşat getirildi ve 27 Nisan 1909’dan itibaren ülkeye gerçek manada hürriyet, müsavat, uhuvvet geldi (!)
Öylesine bir hürriyet, müsavat, uhuvvetti ki bu her daim İttihatçıların aleyhinde olan sarayın damatlarından Salih Paşa, Padişah Mehmet Reşat’ın - ayaklarına kapanıp af dilemesine rağmen – Enver Paşa’nın emriyle idam edildi.
Bu öylesine bir hürriyet, müsavat, uhuvvet idiydi ki zamanın kaymakamlarından, en son Adana vali yardımcısı olan Şair Eşref, bu hürriyet, uhuvvet ve müsavat karşısında (!) Şu dörtlüğü yazdı.
Affınıza sığınarak yazıyorum: Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı
Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide
Söyletirler evvela sonra s....ler ananı.
[ Şair Eşref, İttihat ve Terakki yönetiminin II. Abdülhamit yönetimini mumla aratması üzerine 1909’da emekliliğini istemiş ve emekliye ayrılmıştır.]
Artık memleket ziyadesiyle özgür olduğundan(!) II. Meşrutiyetin ilanına kadar edebi ve felsefi dergiler çıkaran Baha Tevfik, bir de mizah gazetesi çıkarmaya karar verir ama bu gazeteye mizahi bir isim koymayı düşündüğü halde aklına bir isim gelmez.
Derken bir gün arkadaşlarından Deli Rıfkı ‘’ Çıkaracağın gazeteye ‘’ EŞŞEK’’ Adını koy.’’ Der.
Bu ad Baha Tevfik’in hoşuna gider ama bu ismi Matbuat-ı Umumi Müdürüne nasıl kabul ettirecektir?
Dilekçesini Matbuat-ı Umumi’de görevli arkadaşı Fuat Samim Bey’e götürür ama dilekçeye göre çıkacak gazetenin adı ‘’EŞK’’ tir; yani ‘’Gözyaşı’’
Ancak Baha Tevfik Bey, çıkartacağı gazetenin adını aslında Eşşek olarak düşündüğünü de söyler arkadaşına.
Fuat Samim Bey Dilekçeyi Matbuat-ı Umumi Genel Müdürü Fazlı Necip Bey’e götürür, o da Eşk için önce ‘’Acayip bir isim ‘’ filan dese de sonunda izni verir.
Vermesine verir ama Fuad Samim Bey ‘’ Eşk ‘’ Kelimesinin üzerine dolmakalemle bir şedde koyar ve böylece Baha Tevfik Bey ‘’ EŞŞEK’’ adlı bir mizah dergisi çıkarmak için izin almış olur. Dahası bu dergiyi çıkarır da..
29 Kasım 1910’da önce 10.000 adet basılan ve basıldığı anda kapış kapış satıldığı için hemen akabinde 42.000 adet daha basılan ve anında satılan Eşşek’in muhteviyatında neler vardı? Ömrü ne kadar oldu? Gelecek bölümde inşallah…
( Eşşek-ı. Bölüm - başlıklı yazı Sami Biber tarafından 3/3/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu