Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 2.03.2025
Okunma Sayısı : 263
Yorum Sayısı : 13
Baca Baca Barhana, Gel İçelim Tarhana


Efendim ‘’ Baca baca barhana ‘’ Türküsü memleketim Kars’ın Digor İlçesine ait bir türküdür( Ben Digorlu değil Kağızmanlıyım. ) ve sözleri şöyledir:

Baca baca barhana dön dön döndüm yar
Baca baca barhana güle izin al gel öldüm yar
Bacada gül çalhana dön dön döndüm yar
Bacada gül çalhana güle izin al gel öldüm yar

Dökme gülün suyunu dön dön döndüm yar
Dökme gülün suyunu güle izin al gel öldüm yar
O yar gele yıkana dön dön döndüm yar
O yar gele yıkana güle izin al gel öldüm yar

Kara kazan koldadır dön dön döndüm yar
Kara kazan koldadır güle izin al gel öldüm yar
Bugün yarim yoldadır dön dön döndüm yar
Bugün yarim yoldadır güle izin al gel öldüm yar

Barhana ne demek peki?

İki manası var. 1- Büyük han, kervansaray 2- Büyük bir grubun yaptığı göç.

Peki türküde tarhana kelimesi geçmediği halde neden ‘’ Baca baca barhana, gel içelim tarhana’’ diye bir başlık attım?

Çünkü hepimizin bildiği ve sevdiğinden emin olduğum tarhana çorbamızın hikayesini anlatacağım sizlere, daha doğrusu tarihçesini… İşte bu tarihçede Türklerin göçebe hayatının izleri de olduğundan başlığımız yukarıdaki gibi oldu.

***

Türkler tarhana çorbasını ne zamandan beri bilirler ve içerlerdi?

Aslında bunun tarihi çok çok eskilere dayanır ancak Türk milleti çok uzun süre bugün içtiğimizden bayağı farklı bir tarhana çorbası içmiş ve adına da tarhana çorbası dememiştir. Tarhana çorbası, az sonra anlatacağım çorbanın zaman içerisinde şekil değiştirmesiyle bugünkü haline gelmiştir.

Divan-ı Lügat’it Türk’te anlatıldığına göre Türkler yoğurdu kış mevsiminde yemek üzere yazdan kurutuyorlardı bu kurutulmuş yoğurda ‘’ Tar ‘’ diyorlardı.

Anadolu’ya yerleşmeye başlayıncaya kadar ‘’Tar ‘’ dedikleri bu kurutulmuş yoğurda Anadolu’da ‘’ Kurut ‘’ Dediklerini görüyoruz ki Doğu Anadolu’muzda Kurut halen bilinir ve yenir.

Evet, bazen peynir olarak, bazen ayran olarak kullanılan kurut, bazen de içine un ve hatta et bile karıştırılarak çorba olarak da kullanılmış ve buna da Kurut Çorbası denmiş ya da herhangi bir isim verilmeden içilmiş senelerce.

Peki Tarhana Çorbası adını ne zaman ve nasıl almış?

İşte onun hikayesi oldukça hoştur.

Rivayete göre Yavuz Sultan Selim, bir Ramazan ayında tebdil-i kıyafet bir vaziyette vezir-i âzâmı ile İstanbul sokaklarında dolaşırken iftar vakti hayli yaklaşmış.

İftarın hayli yakın olduğu bir vakitte sokakta iki yabancı insan gören yaşlı bir kadın evinin kapısı önüne çıkıp ‘’ Evlatlarım ! Ezan okunmak üzere, buyurun içeri gelin beraber iftar yapalım’’ Deyince içeri girmişler.

Padişah ve vezir-i âzâm içeri girmiş ama sofrada sadece genişçe bir tas içinde çorba varmış. Başka da bir şey yok…

Ezan okunmuş, Bismillahı çekip iftar etmişler ve çorbaya kaşık sallamaya başlamışlar.

Sarayda yemeklerin, çorbaların en kralları yapıldığı halde padişah da vezir-i âzâm da hayatlarında ilk kez içtikleri bu muhteşem çorba karşısında şaşkın vaziyetteyken vezir-i âzâm, tebdil-i kıyafet olduklarını unutup ‘’ Hünkârım, ben bugüne kadar hayatımda böyle lezzetli bir çorba içmedim ‘’ Deyince kimlikleri ortaya çıkmış.

Yaşlı kadın ve kocası ezilip büzülmeye başlamışlar ‘’ Affedin sultanım. Bilseydik sizi daha güzel karşılamaya çalışırdık’’ Demişler

Padişah Yavuz Sultan Selim ‘’Allah razı olsun. Çok çok iyi karşılandık. Ama merak ettim, daha önce hiç içmediğim bu çorbanın adı nedir?’’ diye sormuş.

Yaşlı kadın mahcubiyetle cevap vermiş: ‘’ Belirli bir adı yok sultanım. Bu çorba Darhane ( Fakir Evi) çorbasıdır.’’

Padişahın hoşuna gitmiş bu cevap. ‘’ Bundan sonra bu çorbanın adı ‘’ Darhane Çorbası ‘’ olsun ‘’ Demiş.

Velhasılıkelem ‘’ Tar ‘’ ile başlayan, sonrasında Kurut çorbası olarak içtiğimiz çorbamız zamanla Darhane çorbasına ve son olarak da halkımızın dilinde Tarhana Çorbasına dönüşmüş.

Rahmetli Şemsi Yastıman’ın dediği gibi:

‘’İçen ahbaplara afiyet olsun
( Baca Baca Barhana, Gel İçelim Tarhana başlıklı yazı Sami Biber tarafından 2.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu