"Süzme çeşmin gelmesin müjgân müjgân üstüne
Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne
Rîze-i elmâs eker her açtığı zahma o şûh
Lûtfu var olsun eder ihsân ihsân üstüne
Dilde gam var şimdilik lûtfeyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne
Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete
Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne
Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
Eylemişler Râsih’e bühtân bühtân üstüne"
Ertesi sabah kantinde karşılaştıklarında reddedilme korkusuyla ecel terleri dökmeye başlar delikanlı,kekeler,gözlerini kaçırır ve tüm cesaretini toplayarak kulağına fısıldar: "Okudun mu?" "Okudum"deyince kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlar:
"Nasıl buldun?" Kızdan"eksik buldum"cevabını alınca başından kaynar sular dökülür. Kızın paslı demir gibi yüreğine saplanan şu sözleriyle yerin dibine girer:
"Gazel yazacağına:'Kötü kadınlar kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar, temiz erkeklere; temiz erkekler de temiz kadınlara yakışır. Bu temiz kimseler, o iftiracıların söylediklerinden uzaktırlar. Kendileri için bir bağışlanma ve cömertçe bir rızık vardır.'ayetini yazsaydın daha makbul olurdu ayrıca bir çok yazım yanlışı da yakaladım."