
Ne
hoş çakal demeği, ne elveda bilirsin,
Gönül
paye bulunca, denersin nasıl olsa,
Arkana
hiç bakmadan, şimdi gidebilirsin,
Çıktığın
kapılardan, dönersin nasıl olsa.
Seveni
bırakansın, sevmeyene meyilsin,
Taşlaşmış
o gururun, biraz yere eğilsin,
Kanatlarım
var diye, hep uçacak değilsin,
Yorulunca
bir dala, konarsın nasıl olsa.
Bazen
küsüp barışmak, aşkın birkaç koluydu,
Zehirli
gülüşlerin, zerk etmenin yoluydu,
Kap
kara olmuş için, zaten neftle doluydu,
Gün
gelir tutuşmadan, yanarsın nasıl olsa.
Sıka
sıka öldürdün, gönlümdeki o kuşu,
Artık
sana benzemez, gülün sende kokuşu,
Her
yokuşun inişi, her inişin yokuşu,
Çıktığın
o dağlardan, inersin nasıl olsa.
Dizlerinden
başlayıp, ağrıların en önce,
Daha
elli olmadan, başlarmış ince ince,
Senelere
baş tutan, güzelliğin bitince,
Böbürlendiğin
kadar, sinersin nasıl olsa.
Kahıroğlan
mühletim, böyle böyle dolmuştur,
Nice
beyaz gonca gül, sararmadan solmuştur,
Tarih
deki sevdalar, bu hep böyle olmuştur,
Tükürdüğün
çanağa, banarsın nasıl olsa.
Yazarın
Sonraki Yazısı