Yok olmak da güzel olsa gerek. Kimsenin aklına gelmemek... Solgun mezar taşlarına benzemek bir süre sonra! Sessizce yatıyorlar işte kuş sesleri içinde. Bahar geldi çiçek açtı ağaçlar, vızıldayan arılar... Su arayan kaplumbağalar... Ve yazılar öylece durur birisi gelir de okur diye.

Senede iki kez ziyaret olur işte. Önceleri dökülen gözyaşlarını, suskun yüzler ve mırıl mırıl okunan Fatihalar alır. Bazı mezar taşları çok mahzun bakar bana. Yıllardır ziyaretçisi gelmemiş. Unutulmanın hüznünü yayar iki metre öteden. Yazısını bile okuduğunda birden hüzün çöker üstüne. Yazıları silinenler unutulmayı bile unutmuşlardır artık. Evrene karışıp gitmiştir onlar. Kim bilir hangi galaksiyi geziyorlardır. Belki dünya hayatını bile unutmuşlardır.

Alışınca, acı çekmek tuhaf bir zevk verir insana. aslında tam bir zevk de değil. En sevdiğin yemeği yerken, en sevdiğin içeceği içerken; ya da cinsel birleşme zevkine benzemez o zevk! Anlatabilsem emin olun anlatırdım. Yalnızlık çok fazla büyüyüp odalara sığmayınca, artık yalnızlık arar durursun. Şikayet edersin ama yalnızlık ararsın.

Küçükken büyüklerimiz mezar taşlarını fazla okumayın ömrünüz kısalır derlerdi. Çocukken bu fikirden doğal olarak korksam da, büyüyünce çok fazla mezar taşı okuma isteği hasıl oldu bendenizde. Özellikle üzerinde şiir, mani ya da ağıt gibi dörtlük yazısı olanlar hep ilgimi çekmiştir. Bir de ömrü çok kısa olanlar ziyadesiyle üzer beni. Kim bilir neyden öldü garibim. Dünyayı, evreni, galaksileri biliyor muydu acaba? Bilim tarihinde çekilen ilk kara delik fotoğrafını görmüş müydü? Ya da internetin ne olduğunu biliyor muydu peki? Hayatında hiç akıllı telefon görmüş müydü?

Belki şimdi bize basit gelen, ilacı ya da aşısı olan bir hastalıktan ölmüştü. Belki tarlada çalışan bir işçiydi, minibüsü şarampole yuvarlandı. İki evladı kaldı arkada gözleri yaşlı. Cenazesini komşuları kaldırdı. Eşinden boşanalı beş yıl olmuştu. Sessizce gömdüler rahmetli annesinin yanına. Defnettikleri akşam sel gibi yağmur yağmıştı köye.

Sadece mezar taşına bakarak nereden bildim bütün bunları? Belki içime doğdu. Belki de uydurdum biraz... Gerçi ne diyordum ben. Yok olmak da güzel şey be! Kimsenin aklına gelmemek.


( Yok Olmak Da Güzel Şey Be başlıklı yazı Mehmet ÇİFTCİ tarafından 25.04.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu