Sokaklarda başıboş bî-çare,
Tanıdım bir divane.
Üstü başı kırk yama, perişan.
Tek bildiği lafz-ı kelam,
Başını aşağı- yukarı sallar,
Her defasında uzun bir soluk "Hu!"
Mahallenin çocukları peşinde,
Onunla birlikte,
Kafalar aşağı - yukarı "Hu!"
Dağlara taşlara vurmuş kendini,
Belki onlarla ediyor hasbıhal.
Sonradan öğrendim hikayesini,
Bir yangında kaybedince
Eşini ve üç çocuğunu,
Böylece olmuş deli divane.
Söyler durur "Hu!"
Köpeklerin uluması,
Sokak çeşmesinden akan su,
Yaprakların hışırtısı,
Rüzgârın uğultusu,
Divaneye eşlik eder "Hu!"