Yeryüzü yara bere içinde epeydir
Kanadı kırılan bir kuşun tükenmişliği gibi
Soluduğumuz havada
Yüreği daraltan bir duygu seli hakim
Şehirlerin benizleri inkâr edilemeyecek kadar soluk
Bir zindan ki her şeyi içine alıvermiş
Sular kurumuş
Ademoğulları ve Havvakızları cansız
Hiçbir şeyin yetmediği bir yerindeyiz dünyanın
Sana gelince bahtsız sevgilim
Saçların rüzgârsız
Gülüşün kendinde değil
Aşk diyemiyor ıslak dudakların
Çekiliyorsun ilmek ilmek
Artık hissedilmiyorsun inceden inceye
Nice güneşler, baharlar, çiçekler nafile
Had bilmez bir güne doğuyoruz hepimiz
Keyifsizliğin kıyılarında
Nam salmış gözlerin
Nerelere dalar öyle
Sanıyorsun ki dağlar, taşlar, duvarlar konuşuyor seninle
Kimsesizliğin kifayetsizliğinde
Şu meçhul çıkmazlara ancak Allah bir ad koyabilir
Kadınlığından denizlere doğru usulca akan kirli kanları
Hiç bitmeyecek diye tasvirledi gök
Ve kendini ayrılığın göğü diye tanıttı herkese
Belki de son kez
Yeryüzüne bakarak
Hıçkıra hıçkıra
Denize doğru akan kanları
Temizlemek için
Her birimizin adını andı
Şefkatle, kucaklayarak
Fırat Bal