Siyamı Salahiyet



               SIYÂM-I SALAHİYET 

Sana bakmak göle bakmak gibi 
Ağzımda çakıl taşlarıyla suskunluğu evirip çevirmek
Konuşursam taşlar suya düşecek
Asırlar süren sessizliğin merkezinden uyanacak
Giderek genişleyen çemberler dinginliğine zeval verecek
Tatsız çakıl taşları bugün de ağzımdalar
Damağımda doğrular meşale gibi parlıyor
Senin gölün ise gün ışığından korkuyor..

Karaçam koruluğunda ağustos böcekleri
İçimdeki kanyonlara attığım çığlıkların elçisi
Böğürtlenleri gagalayan su çulluğu heva vü hevesin
Her köşe başında kendimden uzaklaştığımda
Valizlerim cam gibi su gibi, bir şeyi saklayamaz olduğunda 
Gidemediğim her yere taşınıyorsun sen
Seninle konuşmayı öğrenen fesleğenler
Köklerini ateşe kazan ağaçlar dal dal kuruyor..

Saydamlığıma serdiğin ak nilüferler
Yanaklarımdaki üzüm bağlarını tatlandırırken
Göl sularımı kaplayan köklerin yollarımı kesiyor
Ve daha kaç yıl süreceği belli olmayan bu hedm
Giderek ağzımda keskinleşen çakıl taşlarının
Kör insafında derin kesiklere dönüşüyor
Beni yanına almadan bizi yaşatmayı öğrenmelisin
Sen gelince, benim gücüm azalıyor biz olamıyoruz
Zaman ismimizi yan yana getiriyor ama biz uzaklaşıyoruz..





                     Mavi Yıldırım

 





                                                          
             
( Siyamı Salahiyet başlıklı yazı MaviYıldırım tarafından 1.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu