Önceleri sen vardın yüreğimde,
Yeryüzünün en sade mucizesi gibi duruyordun.
Bir bakışın ki kalbime değdiğinde
Dünya bir anda renge boyanıyordu.
Sevdan,
Tenimde bir ürperti,
Ruhumda ilk kıvılcım idi.
Sana dokunmakla başlamış olsa da yol,
Dokunuşun ötesinde bir sızı hissediyordum.
Bir damarın derininde
Daha büyük bir çağrı buluyordum.
Her tebessümünde,
Her nefesinde,
Görünenden öte bir sır fısıldıyordu.
Sonra anlıyordum; anlıyordum ki:
Senin gözlerinde parlayan ışık
Yalnız sana ait değildi.
Sen, bir ayna idin,
Yüzünde O’nun nurundan bir parça yansıtıyordun.
Ve ben, seni sevdikçe
O’na biraz daha yaklaşıyordum.
Kalbim,
Önceleri sana çırpınıyordu,
Sonra seni aşarak sonsuzluğa uzanıyordu.
Bir öpüşte tattığım bahar,
Gerçek kokusunu bir duada buluyordu.
Bir gülüşte işittiğim melodi,
Asıl makamını zikrin sükûnetinde görüyordu.
Artık biliyordum:
Dünya aşkı bir başlangıç,
İlahi aşka açılan bir kapı idi.
Bana yolu, sen gösteriyordun;
Ama yol,
Senden daha ötede, O’na varıyordu.
Ve ben hakikati gördüğümde,
Dünya sevgisinden süzülmüş
Saf bir alev gibi yanıyordum.
Adını andığım her sevgide,
Asıl Sevgili’ye kavuşuyordum.