Emanet bir aşkın duvarlarına çaktımsa
şiiri
Gözlerimse çakmak çakmak
Dolmadı gitti kaderin boşluğa
hükmettiği
Konmaksa birden sayıp geriye
Varmaksa aşkın hatırına
Tutunduğum hayata anlam yüklemek
Elbet dehlizinde kara gecenin
Bir masal gibi
İçimin sayfalarını her çevirdiğimde
Gözlerimden geçen kara tren gibi
G/özlediğim bir umut ki kordan
yalnızlığın
Köze dönüştüğü bir minvalde
Asılı kalası ucunda matemin
Kurak topraklara göç eden bir seferi
adeta
İniltilerin kucağına ektiğim
Lal hecelerden ördüğüm bir hayal gibi
Nazarında evrenin
Tensiye ederken dünümü
Katmer katmer açıp solmalara doymayan
Ölümlü bir çiçeğin misafiri
O kokuda saklı bitimsiz hüznün
Kırbaçladığı her beyit iken
sarmalında yalnızlığın
Gaipten gelen coşkusu
Zemherilerde üşüyen makberimin
Dinmek bilmeyen çağrısı.
Hüzünsüz geçemezken ömür
Kutladığım kutsalı mevsimin
Ağıtlar yakan hangi şecerede saklıyım
sahi?
Kekremsi tatlarından firar eden
Duygulara inatla nifak sokan
Bir fısıltı elbet
Ütüleyemediğim acıların gölgesi
Düşerken üstüme zehir zemberek
Dokunmasalar da ağladığım tek gerçek.
Ulvi bir farkındalık
Haşmetli göğün paralelinde aşka
t/uzak
Hiçliğe tutsak
Hemzemi Geçidinde yılların
Kanıksanası tek dilek
Coşkulardan örülü bir tebessüm
Dilemması günün
Sehven ölmekle eş değer
İçimdeki sonsuzluğun ukdesi
Kanayan çehresine asılı bir heceden
dahi uzun
Saklı tuttuğum hüzün masalının
Nihayetinde gelmişken sonu
Üstelik sonlanmadan ömür
Yaşadığım hasrete meyyal özverisi
dünün
Aşkın çatık kaşlarına doğan mehtabın
Saf kan masumiyeti
Kalmaksa çocuk kadar masum
Elbet geçmeyecektir çaresizliğin
sızısı.