1. Bölüm: ATTİLA

  Attila, Trabzon’un Orta Hisar bölgesinde 12. Sınıf öğrencisiydi. En sevdiği ders Fen bilimleriydi. Ancak Hocalar ile arası pek iyi değildi. Ama Attila çok başarılı bir öğrenciydi. Birçok dövüş sanatı (Krav maga, Sayokandan Ayça tekniği, Wing Chundan Chain Punch, boks ve güreş), güç sporları (Fitness ve Powerlifting) yapıyordu. İnanılmazda zekiydi.

  Yine bir sabah okula gidiyordu. Yolda giderken aşık olduğu kız Ceren’i gördü. Yaşanan bir takım sıkıntılardan dolayı araları bozuktu. Sebebi şuydu:

  Attila ve Ceren bir Perşembe günü birlikte yürümüş, ardından Ceren, Attila’ya soğuk davranmaya başlamıştı. Attila ise bu durumu düzeltmek için çiçek almış ve evinin karşısında çıkıp özür dilemek istemişti. Ama Ceren onu dinlemeyip “Hayır yaa!” cevabını vermişti. Bu durum sonucunda ikilinin arası inanılmaz açılmıştı. Attila, 3 yıl boyunca barışmaya çalışsa da Ceren bu duruma yanaşmamıştı.

2. Bölüm: GÖKTEN GELEN MİSAFİR VE DÜŞMANLAR

  Attila, Fizik dersini dinlerken birden masalar, sıralar, sandalyeler sarsılmaya başladı. Herkes deprem olduğunu zannedip sıraların kenarlarında hayat üçgeni kurmaya çalıştı.

  Ancak Attila bunun deprem olmadığını biliyordu. Çünkü gökten bir şey düşüyordu. Cisim yaklaştıkça Attila onun metalik bir şey olduğunu fark etti. Şeklide çok garipti.

  Attila daha fazla dayanamayıp cisim düşmeden önce bahçeye çıktı. Cisim büyük bir gürültü ile yere çakıldı. Attila, hemen cismin yanına koşup onu incelemeye başladı.

  İnceleme sonucunda bunun dünyaya ait olmayan bir metalden yapılmış olduğunu keşfetti. İncelemeyi sürdürürken birden bir kapak açıldı. İçinde yaralı, vücudundan yeşil kan akan, mendibulalara sahip, yeşil-beyaz ten rengine sahip 2.5-3 metre boyunda bir yaratık gördü. Attila garip bir şekilde onu filmdeki Predator (Yautja) türüne benzetti.

🗣️ Yaratık (hırıltıyla):
- Sen... Farklı... İnsan...
Diyerek Attila’ya mavi bir sıvı uzattı. Attila sıvıya dikkatlice baktı. Cam bir tüp içinde mavi, parıldayan bir sıvıydı.

🗣️ Yaratık:
- Yaklaş... İnsan... Sen hak ettin... Bu... Senin...

  Deyip Attila’nın damarına enjekte etti sıvıyı. Attila damarlarında bir yanma hissetti. Sonra daha güçlü. Gözleri mavi parlamaya başladı. En sonunda her şey normale döndü.

  Attila, sıvıyı vücuduna aldıktan sonra yaratık Attila’nın koluna bir bileklik takıp

🗣️ Yaratık:
- Hazır ol... Geliyorlar.., dedikten sonra öldü.

  Attila, bu durum karşısında şaşkına dönmüştü. Ama merakını yenemeyip cihaza dokundu.

  Attila cihaz ile uğraşırken arka planda bir uzay aracı daha iniş yapmıştı. İçlerinden biri Türkçe olarak “Görgü tanıklarını yok edin” dedi. Olay yerine gelen polis ve jandarma ekipleri bu yaratıkları durdurmaya çalışıyordu.

  Attila, silah sesleri ile kendine geldi. Tam o esnada kolundaki bileklik aktifleşti ve vücudunu bir nano-tek zırh kapladı. Attila, hızla en yakındaki bir yaratığa vurdu. Yaratık 14 metre ileri fırladı. Attila anladıki sıvı ve zırh ona bir çeşit süper güç vermişti.

  Bu güç ile yaratıklara saldırdı. İlk başta yaratıklar ne olduğunu anlayamadı. Daha sonra jeton düşünce Attila’ya karşı durdular. Attila’yı 10 tanesi araya alıp sağlı sollu dövüyordu. Attila öfke patlaması yaşadı ve 10 tanesini tek tek 20 metre uzağa fırlattı. Ayağa kalkabilen tek bir tanesi bile yoktu.

  Tam bu esnada herkes bitti diye düşünürken. Gemiden upuzun rasta saçlara sahip, Predator: Killer of Killers filmindeki Grandal’e benzeyen bir yaratık indi. Attila ona içinden “Aha! Kralda geldi” dedi.

  Kral, Attila’ya doğru ani bir hamle yapıp onu 12 metre uzağa fırlattı. Attila yerden kalkıp karşı atak yaptı ve muazzam bir dövüşün kapısını açtı.

  Attila, sağ, sol ve aparkat tekniği ile Kral’ı hırpalıyordu. Kral ise tecrübelerinden faydalanarak bazı hamlelerden kaçabiliyordu. İkilinin yumruğu bir anlığına çarpışınca açığa çıkan şok dalgası okulun camlarını patlattı.

  Attila, Kral’ı zırhın sırtında bulunan mızrak ile bacağından yaraladı. Kral, Attila’ya üstünlük kuramayacağını fark edince sol omuzumdaki plazma topunu ateşledi. Attila son anda sıyrıldı.

  Ancak o plazma topu okulun çatısına isabet etti. Çatıdan beton parçaları düşmeye başladı. Herkes kaçarken içlerinden bir kızın ayağı burkuldu ve yere kapaklandı. Bu kişi Ceren’di ve üzerine 5 tonluk bir beton bloğu 4 metreden düşmek üzereydi.

  Attila, bu manzarayı görünce Kral’a bir yumruk atıp son hızla Ceren’e doğru koştu. Son anda 5 tonluk beton bloğu yakalayıp havaya kaldırdı. Ardından beton bloğu yerden kalkan Kral’a fırlattı ve 12’den vurdu. Daha sonra Ceren’e yaklaşıp onu kucağına aldı, güvenli yere götürdü.

  Yüzü maskeli olduğu için kimse onun yüzünü göremiyordu. Attila, Ceren’i oraya bıraktıktan sonra yerde yeşil kanlar içinde yatan Kral’a bakıp “Kazanan benim. Yenilende sensin” dedi. Kral “Hadi! Bitir artık bu işi” dedi. Ancak Attila elini uzatıp Kral’ı kaldırdı ve gemisine kadar ona eşlik etti.

3. Bölüm: İLK DİYALOGLAR

  Attila, Kral’ı gemiye götürdükten sonra mendibulalarını oynatarak bir şeyler söyledi. Attila, ilk başta bir şey anlamasada kafasındaki bir ses ona çeviriyi yaptı. O zaman anladıki ilk saldırıda ki “Görgü tanıklarını yok edin” sözü kask tarafından çevrilmişti. Kral, Attila’ya şöyle demişti.

🗣️ Kral:
- Sen... Bizden değilsin. Ama bize denksin. İlk önce birliğimi, sonra da beni yendin... Peki... Sen kimsin? Senin türün ne?

🗣️ Attila (çevirinin otomatik olacağını düşünerek):
- Ben bir insanım. Adım Attila. Bu okulda öğrenciyim. Niçin okuluma saldırdınız? O yaratık niye ağır yaralıydı?

🗣️ Kral (çeviri ile):
- Biz... Galaksinin en iyi savaşçıları ve avcılarıyız. Her gezegende en güçlü yaşam formunu avlayarak seviye ataarız (“atlarız” olacak çeviri hatası). O kaçak bir b..ilim insanıydı. Onun taşıdığı paketi almaya gelmiştik. Ancak insa...nlsr olunca görgü tanıklarını yok etmek istedik. L...kin sen engel oldun.

  Attila, bu cevabı duyunca tatmin oldu. Ama onlara henüz güvenmiyordu. Ceren’in durumunu merak edip onun yanına gitti.

  Attila’nın geldiğini görünce (zırh ve maske yüzünden Attila olduğunu bilmiyor) Ceren ona yaklaşıp

🗣️ Ceren:
- Teşekkür ederim, dedi.

🗣️ Attila:
- Gerçek yüzümü görsen bırak teşekkür etmeyi yüzüme bakmaya tenezzül etmezsin, dedi ve maskesini çıkarıp Ceren’e döndü.

  Ceren ve etraftakiler onun Attila olduğunu görünce şaşkınlıktan ağızları bir karış açık kaldı. Herkes arasında fısıldaşmaya başladı.

  Ceren, Attila’ya şaşkınlıkla bakarken içinden “Attila mı? Ne beni bu mu kurtardı?” dedi.

4. Bölüm: PAKET

  Attila, Ceren’e bakıp onun bir şey demesini bekledi. Ama Ceren’den tek bir kelime çıkmayınca arkasını dönüp gitmek üzere harekete geçti.

  Tam giderken gözleri birden mavi-turkuaz oldu. Adeta bir avcı gibi etrafını inceledi. Mavi sıvıyı aldığı gemiden ayak izleri geliyordu. Ama bu dünyaya ait olmayan izler. Attila hemen Predator benzeri yaratıkların ayak izlerine baktı. Onlarda eşleşmiyordu.

  Ayak izlerinin gittiği yönü tararken Ceren’in arkasında bir tek kendisinin görebildiği görünmez bir yaratık gördü. Bu yaratığın faringeal çenesi vardı, simsiyah deriliydi. Gördüğü kadarıyla boyu 3-3.5 metre kadar olmalıydı. Birazda Xenomorphları andırıyordu. Ve bu yaratık Ceren’e saldırmak üzereydi.

  Attila, sırtındaki mızrağı çıkardı ve görünüşte Ceren’e fırlattı. Ama asıl hedefi o yeni yaratıktı. Mızrak yaratığa isabet edince acı bir çığlık duyuldu ve görünmezlik modu kapandı.

  Bu çığlığın ardından Attila, Ceren’in arkasında yine görünmez durumda bir Xenomorph gördü. Bu sefer sağ kolundaki ikili bıçakları açtı ve ona doğru koştu.

  Görünüşte Attila, adeta Ceren’i öldürmek için koşuyormuş gibi duruyordu. Ceren bile Attila’ya “Dur! Dur!” diye bağırıyor, çığlık atıyordu.
  Attila onu dinlemeyip koşmaya devam etti ve Xenomorph ile havada çarpıştı. Attila, Xenomorphu tutup duvara fırlattı ve kafasını kesti. Kanına baktığında kanın Floroantimonik asit olduğunu gördü. Bu asit zemini eritiyordu.

  Attila, asidin yerdeki patlamış bir su şişesinden akan su birikintisine doğru gidiyordu. Bunu fark eder etmez, Ceren’i korumaya aldı. Asit ise suyla tepkimeye girip patlayıcı bir şekilde ayrıştı. Etrafa sıçrayan asit duvarlara ve zeminlere hasar verdi. Lâkin Attila’nın zırhı bu durumdan hiç etkilenmedi.

  Attila, Kral’ın bahsettiği paketin bu Xenomorphu anımsatan yeni yaratıklar olduğunu anladı. Kim bilir etrafta görünmez bir şekilde kaç tane daha vardı.

5. Bölüm: 2. SAVAŞ

  Attila etrafı tararken çevresinin 10 tane Xenomorphu andıran yaratık ile çevrilmişti. Attila bu manzarayı görünce yine ikili bıçağını aktif etti.

  İlk gelen 3 Xenomorphu öldürdü. Lâkin Floroantimonik asit yüzünden 3. Xenomorphtan sonra bıçaklar eridi. Xenomorphlar bunu fırsat bilip Attila’ya saldırdı.

  Attila bu saldırılardan 3’ünü başarıyla savuştursada 4. Darbe onu duvara fırlattı ve kaskını parçaladı. Yerden kalkmaya çalışırken ucunda kesici ve delici bir uç olan 4 kuyruk ona doğru geliyordu. Birisi az daha zırhı deliyordu.

  Attila yerden kalkıp bir tanesinin kuyruğundan tuttu ve saat yönünün tersinde 4 kere çevirip duvara fırlattı. Çarpmanın etkisiyle yaratık parçalandı. Ancak bir yaratık arkadan Attila’ya hamle yapıp onu yere serdi. Ceren, Predatorler ve diğer öğrenciler ile öğretmenler bu anları adeta aksiyon filmi izliyormuşçasına heyecanla izliyordu. Ceren içinden “Attila’ya ne olmuş? Yoksa o da Superman gibi dünyaya gelmiş bir çeşit uzaylı mı? Bu güçlere nasıl sahip? Ne kadar güçlü acaba?” diye düşünüyordu.

  Attila’nın gözleri kırmızıya döndü ve yanmaya başladı. Gözlerinde koruyucu bir katman oluştuktan sonra bir çift lazer gözlerinden çıktı ve 4 Xenomorphu anında biçti. Lazerler kapandıktan sonra gözlerindeki o kırmızı parıltı duruyordu. Bunu gören diğer 2 Xenomorph görünmez moddan çıkıp başlarını eğdi ve bir köpek gibi Attila’nın bacaklarına sürtündüler. Bu manzarayı gören Kral Predator

🗣️ Kral (çeviri ile):
- İşte bu... Ysni Kral... Sen... O serumu hak estin. Artık sen Attila... EFSANEVİ BÜYÜK AVCI’sın.

  Attila onun bu sözlerini duyunca şaşkınlığını gizleyemedi. Kendisine ne olmuştu? Daha az önce Superman gibi gözlerinden lazer çıkarmış, 4 metre yükseklikten düşen 5 tonluk betonu tutup Kral’a fırlatmıştı. Bunu yapması için aşağı yukarı 950 kN güç üretmesi lâzımdı. Bu da 45.900 kilo, yani 46 ton demekti. Kaldı ki 5 tonluk bloğu 10 metre ötedeki Kral’a fırlatmıştı. Attila lazerin kaynağının serum olduğuna inanıyordu ve şöyle bir fikir attı ortaya:
Bu serum kendi hücreleri ile birleşmişti. Bu serum bölündü, bölündü ve verimli bir şekilde dışarı çıkmak istedi. Bunu da gözlerden lazer formunda yaptı. Ancak bu durum neden daha önceki dövüşte olmamıştı? Çünkü öncesinde 12 Predator ve Kral ile dövüşmüştü. Sağlam dayak yediği kısımlarda olmuştu. Attila bu soruyu cevaplayamadı. Çünkü Attila’nın yeni cevaplara ihtiyacı vardı.

6. Bölüm: CEVAPLAR VE ÇATIŞMA

  Attila kafasındaki soruların cevabı için Kral Predator’a doğru yaklaştı ve

🗣️ Attila:
- Bana neler oluyor?

🗣️ Kral:
- Zamanı gelince...

Deyip Xenomorphlar ve ölen Xenomorphların naaşları ile havalandılar. Ardından gözden kayboldular. Attila şaşkın bir şekilde geminin son görüldüğü yere bakıp “Zamanı gelince mi? Ne zamanı? Ne gelmesi?” diyordu içinden.

  Sonra arkasını döndü ve ona silah doğrultmuş 20 kadar asker gördü.

🗣️ Attila (buz gibi bir sesle):
- Komutan! Derhâl önümden çekil! Yoksa ben çekerim.

🗣️ Komutan:
- Asla! Sen ulusal bir tehditsin. Seni yakalayıp incelemeye götüreceğiz, dedi.
  Attila bu cevap karşısında öfkeyle komutanı boğazından tutup duvara fırlattı.

🗣️ Attila (yavaş yavaş ilerlerken):
- Bir daha böyle bir şey yaparsan karşındaki Attila olmaz, dedi.

  Komutan boğazını tutarak yerden acıyla kalkarken

🗣️ Komutan (acıyla):
- Peki kim olur?

  Attila bu cevaba gözlerinde kırmızı parıltıyla

🗣️ Attila:
- Efsanevi Büyük Avcı. Türkçen kıt ise İngilizce söyleyeyim: I’m The Legandary Great Hunter.

  Dedi ve yola devam etti. Ceren’e gitmeden önce bir kere daha bakıp “İyi misin?” dedi. Ceren ise “E... Evet. İyiyim teşekkür ederim.” dedi.

  Attila cevap sonrası zırhındaki görünmezlik modunu aktif edip okuldan ayrıldı.

  Attila annesigilin tarlasında yeni güçleri hakkında düşünüyordu. Cevaplara kendisinin ulaşması gerektiğini düşünüp güçlerini test etmeye karar verdi. İlk önce süper güçle başladı.

  Zırhsız bir şekilde maksimum 4.5 ton kaldırabildiğini gördü. Bu oran onun ağırlığının 50 katıydı. 50! Ağırlığı kaldırırken kendini Herkül gibi hissediyordu. Damarları şişmiş, kolları pumplıydı.

  Daha sonra zırh ile ağırlık çalışması yaptı. Bu çalışma için bir şeyler aradı. Ancak bulamayınca vazgeçti. Lâkin okuldaki 46 tonluk kuvvet uygulamayı ve 5 tonluk ağırlığı 12 metre uzağa fırlatabilmesinden yola çıkarak ortalama 50-60 ton kaldırabileceğini varsaydı. Çünkü en başta 950 kN = 46 ton, ardından 300 kN = 30.6 tonluk bir kuvvet uygulamıştı. Tahmini bu şekildeydi.

  Güç testinden sonra hız testine geçti. Zırhsız koşu hızı 65 km/sa idi. Bu dünya rekoruydu. Kaldı ki bu şekilde tam 4 saat aralıksız koşabiliyordu. Adeta bir süper askere dönüşmüştü. Zırhlı olarakta 100 km hız yapıyordu. Ama bu şekilde zırhın ağırlığı yüzünden 1 saat koşabiliyordu.

  Hız testini yaparken inanılmaz reflekslere de sahip olduğunu fark etti. Normalde koşarken yüzüne havadaki sinekler çarpardı. Lâkin bu sefer onlardan inanılmaz bir hızla kaçabiliyordu.

  Hız testini de bitirince en önemli teste geldi. Lazer gözlere. Attila gözlerini bir noktaya odaklayarak lazerleri aktif etti. Lazerler o denli hızlı çıkmıştı ki geri tepme onu 5 metre geri savurmuştu. Attila ikinci denemesinde yere daha sağlam basarak bir kez daha denedi ve gözlerinden Superman gibi lazer çıkardı.

  Attila bu lazerlerin sırrını öğrenmek için zırhtaki mikroskop benzeri bir şeyi ve iğneyle şişe kullandı. Kendisinden kan örneği alıp onu analiz etti. Gördükleri şöyleydi:

1. Mavi serumun %60’ı hücreler ile birleşmişti. Bu durum süper gücünü açıklıyordu.
2. Geri kalan serum alyuvarlar gibi vücudunda dolaşıyordu.
3. Bu serbest dolaşan serumun içinde katı hâlde orta kazanç işlevi gören bir materyal, güneş ışığını depolayan bir hazne, optik boşluk görevini üstlenen bir bölge vardı.
4. Attila lazer fırlatmak istediği vakit haznedeki güneş ışığı serbest kalıyor ve bilmediği elementler ile tepkimeye girerek gözlerinden dışarı çıkıyordu.

  Attila göz lazerinin ne kadar sıcak olduğunu öğrenmek için bir ölçüm yaptı. İlk ölçümde lazerin sıcaklığı 1.5 milyon santigrat dereceydi. İkinci ölçüm 1.2 milyon santigrat derece, üçüncü 1 milyon, dördüncü 900.000, beşinci ve sonuncu 700.000 santigrat dereceydi. Anlaşılan her lazer kullanımında sıcaklık azalıyordu. Stabil değildi.

  Bu sıcaklıktaki lazerin nasıl kendi gözlerini mahvetmediğini görmek istedi. Bunun için lazer atarken gözlerini kayda aldı. Kaydı incelediği vakit gözlerinde saydam ama çok dayanıklı bir koruma kalkanı ile kaplandığını gördü. Anlaşılan ısıyı da rahatlıkla bertaraf ediyordu. Yoksa gözleri sıcaklıktan şimdiye kadar kör olmalıydı.

  Attila bu koruma katmanını incelediği vakit bunun bir çeşit metal olduğunu fark etti. Lâkin bu dünyaya ait olmadığı belliydi. Ayrıca hücreleri her lazer atışı sonrası kendini yeniliyordu. Eski sayılarına ulaşınca bölünmeleri duruyordu.

  Attila, saatin çok geç olduğunu fark edip eve gitti ve aklındaki binbir düşünce ile uykuya daldı.

  Ceren ise yatağına uzanmış Attila’yı düşünüyordu. Birden ona karşı içinde bir sıcaklık duymaya başladı. Kendi kendine “Acaba... Gerçekten Attila Superman gibi mi? Gezegeni yok olunca ebeveynleri onu dünyaya gönderdi. Ya öyle olsa bile... Amacı Superman gibi iyi değilse? Ayrıca... Ben de Attila’nın Louis Lane’i miyim? Kızım kendine gel! Ne Superman’i ne Louis’i?! Başlatma gönlüne... Sen... Sen ona aşık değilsin... Aşık olsan en başta onu reddetmezdin... Sadece o süper güçlü diye... Senin hayatını kurtardı diye ona hayranlık duyuyorsun... Hep zaten süper kahraman filmlerinde bu şekilde olmaz mı? Bunun ondan ne farkı var? Çok farkı var! Fark mı? Ben niye göremiyorum? Süper güçlü bir kişi desen var. Hayat kurtarma, kahramanlık var... Ee?” diyordu. Son cümle onu huzursuz etti ve uyumaya çalıştı.

7. Bölüm: ATTİLA’NIN SIRRI VE İLK BULUŞMA

  Attila sabah kahvaltı için aşağı indiğinde anne ve babasının ona dikdik baktığını gördü. Babası elinde yanmış bir mısır koçanını, annesi ise bir edit videosunu gösterdi.

  Attila videoya baktığında arka planda fragment (Super solwed) çaldığını, Kral Predator ile dövüşünü, onu yendikten sonraki beyaz renkli yazı “Kazanan benim” çıktı, sonra kırmızı renkteki “Yenilende sensin” yazısını, şarkının yükselişi yaptıktan sonra Ceren’i kurtardığı kısmı, asker ile çatışma kısmını gördü. Bunların ardından annesi

🗣️ Anne:
- Sen süper kahraman mı oldun? Superman gibi gözlerinden lazer mi çıkarıyosun? Ben Marta Kent mi oldum?

🗣️ Baba:
- Ben de Jonathan Kent miyim? Ekinlere niçin zarar verdin? Lazerini mi test ediyordun? Bize niçin bir şey söylemedin?

🗣️ Attila (yutkunarak):
- Anne. Ben süper kahraman değilim. Bir uzaylı bana mavi bir serum enjekte etti. Ondan sonra böyle oldum. Ben Superman değilim. Ben onun gibi değilim. O doğuştan Fizik yasalarına aykırı bir kahraman. Bense Fizik yasalarına uyan bir insanım.

  Annesi ve babası, Attila’ya sarılıp onunla gurur duyduklarını söyledi. Babası ise ona güçlerini test etmesi için bir yer inşa edeceğini söyledi.

  Attila evde süper güçleri hakkında düşünürken Ceren bir mesaj attı: “Buluşabilir miyiz? Şimdi.”

  Attila mesajı okur okumaz içi içine sığmadı. Ceren ona mesaj atmış ve buluşmak istiyormuş. Hemen hazırlanıp bilekliği koluna taktı. Yürüyerek buluşma yerine gitti. Yolculuk esnasında “Zırha uçma modu ekleyeceğim” diye içinden geçiriyordu.

  Buluşma yerine varınca Ceren’in düşünceli bir şekilde kendisini beklediğini gördü. Ceren’in yanına yaklaşıp selam verdi. Ceren’de onu güler yüzle karşıladı. Attila gergin bir şekilde etrafa baktı. Ceren ve kendisi dışında kimse yoktu.

🗣️ Ceren:
- Attila, sen nerelisin?

🗣️ Attila (şaşkın)
- Trabzonlu.

🗣️ Ceren:
- Ya demek dünyalısın. Superman gibi Krypton gibi bir gezegenden gelmedin. O zaman süper güçlerini nasıl açıklıyorsun? Şu lazer, süper güç falan.

🗣️ Attila (şaşkınlığı büyüyerek):
- Krypton ne alaka? Süper güçlerimi bana okulun önünde düşen uzay gemisindeki yaralı bir Predator’un mavi bir serum enjekte etmesi ve nano-tek zırh ile kazandım. Görmedin mi? Uzay gemisi okulun dibindeydi. Nasıl görmezsiniz?

🗣️ Ceren (rahatlamış bir şekilde):
- Ohh! Yani dünyalı bir insansın. İnan bana hiç kimse senin süper kahramana dönüştüğünü bilmiyor. Seni Superman gibi bir uzaylı sanıyorlar.

  Attila bu cevap karşısında şaşkına uğradı. Çünkü 17 yıldır dünyada yaşıyordu ve daha dün süper kahraman olmuştu. Ceren ile bu konuyu açıklığa kavuşturduktan sonra Ceren “Görüşürüz” dedi ve gitti.

  Attila, onun bu tavrı doğrultusunda kızardı. Çünkü aşık olduğu kız ona 3 yıl sonra ilk defa “görüşürüz” demişti. Ceren’in sorularını düşününce kendi kendine “Louis Lane gibi. Louis nasıl Superman ile röportaj yapıyorsa Ceren’de benimle bir çeşit röportaj yaptı.” dedi.

  Bu düşüncesinden memnun bir şekilde evine doğru yöneldi. Giderken gökyüzünde bir İHA gördü. İşini sağlama almak için ilk önce ayaklarını yere sabitledi ve sonra gözlüklerini çıkarıp gözlerinden lazer attı. Lazer yiyen İHA saniyesinde düştü. Attila gözlüksüz etrafına bakınca gözlerinin hâlâ bozuk olduğunu fark etti. Kendi kendine “O kadar şey yapıyor bu serum. Ama gözlerimi iyileştiremiyor. Bu nasıl bir şey.” dedi ve yola devam etti.
( Efsanevi Avcı başlıklı yazı omer-yildiz tarafından 3.09.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu