
Zaman muhafazalı bir sarnıç; yine ahkâmların
bölündüğü engebeli bir var oluş çizelgesi ve üzerine attığın çentiklerle
uydurduğu bir yerküre masalı.
Dibinde toz; yüreğinde sarkıtlar
gizli yine hezeyanların tutanağında bir kör sancı.
Aşka dair bir bileşke iken iç’in dış
sesi, ırmaklar boyu kan dolaşmakta damarlarında yerkürenin.
İzbelerde saklı ölü çocuklar aslında
doğmayı reddetmiş kimi ise ölüme gıpta etmiş.
Ayıkladıkça dibinde biriken çakıl
taşlarını bir gölet benzeri huzuru araklıyor iblis; yine iç’te biriken telaşın
ürkünç irsaliyesinde bir arpa boyu yol gittiğine şahit.
Göğe konuşlu kanatları aşkın: evet,
sadece aşkın takılı kanatlarında takık âşıklar var.
Bir aşka nedamet yükleyen.
Yüreğe gizem ve sitem biriktiren
koşulsuz koşutlar.
Dünü öğüten mekanizma ise hepten bozuk:
bu anlamda boğumlarında mazinin habis yanlışlar ve eflatun düşler takılı.
Mutluluğa ırak bir göz süzüş.
Yandaşlı bir kafile yine nefretin
naftalin kokusunda büyüyen çocuk misali, neşeyi bileyen mutluluk özürlü
düşlerinde kenetli bir alfabede peşi sıra o yirmi dokuz harfin hem sesli hem
sessiz harf olmaya meyyal.
Kirli dokusu Aşiyan mezarlığında
görücüye çıkmış boş bir mezar.
Ölü gömücü imlerin teyakkuzunda mezar
bekçileri aslında onlar da ölü bu yüzden yeni ölümlüler gelmeli: hem ölüleri
gömmeye hem de kendi kanlarını emip kanla sulamaya hain toprağını batılın ve
azabın.
Ziftin dönüşümlü tutkusunda aşk
benzeri tohumlar atılmakta: gecenin tam da ortasında ölümden uyanıp mezar
gezmesine çıkmış üç beş hayaletle hasbıhal ederken kader dökümlü keder
tutanaklarında kayda alınmış hastalıklı düşünceler.
İfrata kaçtıkça çemkiren isyanlar
yine Tanrı’nın gazabından kurtulmaya pek de istekli görülmeyen.
Kesişen enlemler ve boylamlar yine
Grinviçten alacaklı üç beş izafi yer dokusu: ne bayır ne tepe. Aslında ne var
ne yok.
Ana kıtalar bölündükçe üreyen yarım
adalar.
Göğün tepesinde çatlak ve evren
kusarken isyanını sitemle hayatı kutsayan Tanrı’dan yana dertli tüm münafık
kelime kafileleri.
İri bir tümleç benzeri bir soru
imleci.
Yine mevsimsiz ölümlerden araklarken
kader tutanağına yanlış kaydedilmiş ölümlü bir cümle.
Metazori bir ünlemle el sıkışırken
kader, esefle kınıyor işgüzar melekleri.
Neymiş efendim?
Kayıtlara eksik geçmiş ölünün
kimliksiz mezar dilekçesi.
Soytarı bir ahkâmdan alıp da payını, dış
sesin tezahüratı ile irkilen kıblesinde uzanmış bir yıldızdan da alıp hırsını;
toprak, su ve ateş hava atmakta yine kaderin tecellisinde neyle teselli
bulacaklarını bilmezken.
Şehrin siluetinde siyah bir perde.
Aşkın azabına yenik düşen gece.
Aslında üstü örtülü aydınlıkla asla
muhatap olmayan bir derviş misali, yürümekle tabanları aşınmış hayallerden arda
kalan üç beş dileği iz düşüyor siyah buluta.
Nemli yasında aşkın en deli beyan.
Aşka gıyaben bir de özlemle kefenin
yolu kesişmişken.
Ölümün sevenler de kara listesinde
kara gecenin.
Son bir not düşerken Tanrı yine
istifli günahlardan arda kalan isyanı da lanetlerken…
Sekizinci notaya gebe müziksiz ruhun
gıdası ile teneşir paklayan, hazmettikçe ölümü aslında mazur bırakılan bir
günceyi de ihbar ediyor zamandan damlayan hüzün tanesi, yine asırlarla boy
ölçüşecek kadar elemi ve yalanı yutmuş da gün yüzü göreceğine dair yanlış bir
inanışla dirilmeyi bekleyen…
Şahikası muradın ve gölet benzeri bir
çukurda dans eden ölüler yine şimdinin raksını yarından bile umut kesip sadece
mahşeri yakın bilip matemi de tutsaklık derecesinde çekerken içine, en doyumsuz
nefsi bile galeyana getiren kötülüğün maruzatı yine iyilikle eş değer bir
muvaffakiyet aşkın ızdırabı kadar yeknesak bir tutum kayda değer ne varsa
sadece kara delikte kaybolmaya aday tek nüsha.
Öncenin sonrasına kayıt dışı bir
istihbarat belki de yarının küpeştesinde en doğurgan acıyla ölümü yeğ tutan intihar
tuzaklarında sonsuza kadar cehennemi boylamış sayısız münafıktan sadece bir
kaçı.
Öyle ya; ölüm tozunu atarken yanlı
gölgeler de yasını tutmakta bir zamanlar adına dünya denen güzergâhta
kaybolmayı marifet bilmiş sayısız insandan da alırken öcünü yine kendince
kaderi kabullenmiş müminden öte yol yok iken inancın dibine kadar yıkanmış
günahların ablukasını almışken ölü zaman.