Yıkanmış Günahlar...



Zaman muhafazalı bir sarnıç; yine ahkâmların bölündüğü engebeli bir var oluş çizelgesi ve üzerine attığın çentiklerle uydurduğu bir yerküre masalı.

Dibinde toz; yüreğinde sarkıtlar gizli yine hezeyanların tutanağında bir kör sancı.

Aşka dair bir bileşke iken iç’in dış sesi, ırmaklar boyu kan dolaşmakta damarlarında yerkürenin.

İzbelerde saklı ölü çocuklar aslında doğmayı reddetmiş kimi ise ölüme gıpta etmiş.

Ayıkladıkça dibinde biriken çakıl taşlarını bir gölet benzeri huzuru araklıyor iblis; yine iç’te biriken telaşın ürkünç irsaliyesinde bir arpa boyu yol gittiğine şahit.

Göğe konuşlu kanatları aşkın: evet, sadece aşkın takılı kanatlarında takık âşıklar var.

Bir aşka nedamet yükleyen.

Yüreğe gizem ve sitem biriktiren koşulsuz koşutlar.

Dünü öğüten mekanizma ise hepten bozuk: bu anlamda boğumlarında mazinin habis yanlışlar ve eflatun düşler takılı.

Mutluluğa ırak bir göz süzüş.

Yandaşlı bir kafile yine nefretin naftalin kokusunda büyüyen çocuk misali, neşeyi bileyen mutluluk özürlü düşlerinde kenetli bir alfabede peşi sıra o yirmi dokuz harfin hem sesli hem sessiz harf olmaya meyyal.

Kirli dokusu Aşiyan mezarlığında görücüye çıkmış boş bir mezar.

Ölü gömücü imlerin teyakkuzunda mezar bekçileri aslında onlar da ölü bu yüzden yeni ölümlüler gelmeli: hem ölüleri gömmeye hem de kendi kanlarını emip kanla sulamaya hain toprağını batılın ve azabın.

Ziftin dönüşümlü tutkusunda aşk benzeri tohumlar atılmakta: gecenin tam da ortasında ölümden uyanıp mezar gezmesine çıkmış üç beş hayaletle hasbıhal ederken kader dökümlü keder tutanaklarında kayda alınmış hastalıklı düşünceler.

İfrata kaçtıkça çemkiren isyanlar yine Tanrı’nın gazabından kurtulmaya pek de istekli görülmeyen.

Kesişen enlemler ve boylamlar yine Grinviçten alacaklı üç beş izafi yer dokusu: ne bayır ne tepe. Aslında ne var ne yok.

Ana kıtalar bölündükçe üreyen yarım adalar.

Göğün tepesinde çatlak ve evren kusarken isyanını sitemle hayatı kutsayan Tanrı’dan yana dertli tüm münafık kelime kafileleri.

İri bir tümleç benzeri bir soru imleci.

Yine mevsimsiz ölümlerden araklarken kader tutanağına yanlış kaydedilmiş ölümlü bir cümle.

Metazori bir ünlemle el sıkışırken kader, esefle kınıyor işgüzar melekleri.

Neymiş efendim?

Kayıtlara eksik geçmiş ölünün kimliksiz mezar dilekçesi.

Soytarı bir ahkâmdan alıp da payını, dış sesin tezahüratı ile irkilen kıblesinde uzanmış bir yıldızdan da alıp hırsını; toprak, su ve ateş hava atmakta yine kaderin tecellisinde neyle teselli bulacaklarını bilmezken.

Şehrin siluetinde siyah bir perde.

Aşkın azabına yenik düşen gece.

Aslında üstü örtülü aydınlıkla asla muhatap olmayan bir derviş misali, yürümekle tabanları aşınmış hayallerden arda kalan üç beş dileği iz düşüyor siyah buluta.

Nemli yasında aşkın en deli beyan.

Aşka gıyaben bir de özlemle kefenin yolu kesişmişken.

Ölümün sevenler de kara listesinde kara gecenin.

Son bir not düşerken Tanrı yine istifli günahlardan arda kalan isyanı da lanetlerken…

Sekizinci notaya gebe müziksiz ruhun gıdası ile teneşir paklayan, hazmettikçe ölümü aslında mazur bırakılan bir günceyi de ihbar ediyor zamandan damlayan hüzün tanesi, yine asırlarla boy ölçüşecek kadar elemi ve yalanı yutmuş da gün yüzü göreceğine dair yanlış bir inanışla dirilmeyi bekleyen…

Şahikası muradın ve gölet benzeri bir çukurda dans eden ölüler yine şimdinin raksını yarından bile umut kesip sadece mahşeri yakın bilip matemi de tutsaklık derecesinde çekerken içine, en doyumsuz nefsi bile galeyana getiren kötülüğün maruzatı yine iyilikle eş değer bir muvaffakiyet aşkın ızdırabı kadar yeknesak bir tutum kayda değer ne varsa sadece kara delikte kaybolmaya aday tek nüsha.

Öncenin sonrasına kayıt dışı bir istihbarat belki de yarının küpeştesinde en doğurgan acıyla ölümü yeğ tutan intihar tuzaklarında sonsuza kadar cehennemi boylamış sayısız münafıktan sadece bir kaçı.

Öyle ya; ölüm tozunu atarken yanlı gölgeler de yasını tutmakta bir zamanlar adına dünya denen güzergâhta kaybolmayı marifet bilmiş sayısız insandan da alırken öcünü yine kendince kaderi kabullenmiş müminden öte yol yok iken inancın dibine kadar yıkanmış günahların ablukasını almışken ölü zaman.

 


( Yıkanmış Günahlar... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 3.09.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu