zamanda yaşamaya çalışıyoruz
parçalanıyoruz ruhumuzla bedenimiz arasında
benliğimizi korumak artık bireysel değil
kolektif bir savaş
karanlık her yerde, koyu karanlık
güneş bile utanır oldu bizden
ısıtmıyor ışığı yalnızca yakıyor bedenlerimizi
küstü mavi bulutlar, gök ağlamıyor artık
ve bu susuz dünya, aç gözlü efendilerin sofrasında
kurban edilmiş bir çocuk gibi çırpınıyor
sokaklarda yankılanıyor çığlıklar,
dev ekranlardan kusuyor yalanlarını şişman palyaçolar
mezarlıklardan daha sessiz her yer
ve aç çocukların gözlerinde saklı
parlamaya hazır bir devrimin kıvılcımları
eziliyor, parçalanıyor ve öldürülüyoruz
hayatta kalacağız her şeye rağmen
yenileceğiz belki, yakılacağız
ve biz!
küllerimizden daha güçlü doğacağız
karanlık ne kadar derin ve soğuksa yeryüzünde
kalplerimiz o kadar ateşli ve aydınlık
ne kadar ağır olsa da ayaklarımızdaki zincirler
ellerimiz o kadar keskin hançer
sakın unutma bebeğim!
sevmek bile bazen bir savaş
ve bizim kılıcımız, ateşten bir öpücük
zincirleri kırarken değil yalnızca
yıktığımızda sömürenlerin saraylarını
gerçekten özgür olacağız
ve o gün geldiğinde, bebeğim
güneş sadece bizim için doğmayacak
efendilerin tahtlarını yakan ateş olacak!