Bir sabah gökyüzü karardı
Yağmur taneleri, köyün toprağına sevinçle düşerken ben onunla karşılaştım.
Üzerinde ince bir örtü vardı, saçları ıslanınca yüzüne yapışıyordu
O an dünyanın bütün güzellikleri silinse bile onun yüzündeki o ıslak masumiyet yeterdi bana
Koşup yanına şemsiye açmak isterdim ama cesaretim yoktu.
Sadece bir ağacın altına saklanıp, onu izledim.
Yağmur damlaları yüzümden süzülürken, içimdeki sözler dışarı çıkmak için çırpınıyordu.
Belki de yağmur, benim içimdeki fırtınayı gizlemek için yağmıştı.
Kimse bilmesin, kimse duymasın diye…
O gülüp kendi yoluna giderken, ben yağmurun altında kaldım.
Ve ilk defa anladım:
Aşk, bazen bir damlada boğulmak, bazen de bir selin önünde çaresiz kalmaktır.
O bilmiyordu…
Ama ben yağmurda ıslandıkça, kalbim daha çok ona akıyordu.
İsmail Gökkuş
Devam Edecek