İlişkilerin temelidir.
Psikolojik olarak bir ihtiyaçtır.
Toplumsal açıdan birlikte yaşamanın harcıdır.
Sevmek ve sevilmenin kaynağıdır.
Huzursuzluğun ilacıdır.
İnsanın kendisine ve çevresine verebileceği en güzel hediyedir.
Herkesin gönlünde çiçekler açtıran bir ilkbahar güneşidir.
Dostluğun kapısını açan tek anahtardır.
Hayatı değerli ve anlamlı kılan tek hazinedir.
Huzurun ve mutluluğun anasıdır.
Ne yazık ki, toplumsal bir salgın gibi her vatandaşımızda belirtileri görülen bir hastalık vardır: güvensizlik.
Hatta daha iddialı bir cümle kuracak olursak; çağımızın en büyük sorunu ne su, ne petrol, ne enerji, ne de teknolojidir. Asıl sorun, güven sorunudur.
Öyle bir noktaya geldik ki;
Karısı kocasına güvenmiyor, kocası karısına...
Doktor hastasına güvenmiyor, hasta doktoruna...
Esnaf müşterisine güvenmiyor, müşteri esnafa...
Hoca öğrencisine güvenmiyor, öğrenci hocasına...
Baba oğluna güvenmiyor, oğlu babasına...
Anne kızına güvenmiyor, kızı annesine...
Usta çırağına güvenmiyor, çırak ustasına...
Patron işçisine güvenmiyor, işçi patronuna...
Sanık savcıya güvenmiyor, savcı sanığa...
At izi, it izine karışmış durumda. Partiler birbirlerini “yolsuzlukla”, takımlar “şike yapmakla”, cemaatler “mezhepçilikle”, dernekler ise “çıkarcılıkla” suçluyor.
“Şüphesiz Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder...”
(Nisâ Sûresi, 4/58)
(
Güven başlıklı yazı
berberce tarafından
9/28/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.