bir gül yaprağından düşen ışıkla başladı gün,
sanki kelimeler yeniden doğmak için sıraya girmişti.
kâğıt, sessiz bir dua gibi bekliyordu masada
kalem, sabırla ısınan bir sabahın nabzını tutuyordu.
bir kuş geçti pencereden,
gökyüzü onun kanadında biraz daha maviye döndü.
belki de bahar buydu,
insanın içinde açan bir ses,
bir tebessümün yankısı,
ve unuttuğunu sandığın bir sevincin sessiz dönüşü.
sen yazdıkça, gülüm hoca,
mısralar kök saldı toprağın kalbine.
her harf bir nefes oldu,
her nefes bir çocuk gülüşü gibi çoğaldı.
belki de şiir,
öğretmenin masasındaki eski bir defterdir,
her sayfasında bir öğrenci izi,
her kenarında bir umut tomurcuğu.
rüzgâr sayfaları çevirdikçe
zamanın içinden bir bahar sesi geçti:
“bazen kelimeler, insanın unuttuğu güneşi hatırlatır.”
sen sustun,
ama kelimeler konuşmaya devam etti.
çünkü bazı insanlar vardır,
onlar yazmaz, baharı hatırlatır.
ve bahar,
her defasında onların sesinde yeniden başlar.
İsmail Gökkuş