İkindi Vakti Hikayeleri -1-

İkindi Vakti - Hakikat Namına

İstanbul, ikindi vaktinin gölgesine bürünmüştü. Gökyüzü lacivertin en derin tonuna çalarken, Leyla cam atölyesinin köşesinde bir parça ışığı avuçluyordu. Cam, onun için sadece bir madde değil; kırıldığında konuşan bir kalpti. O gün, rüzgâr eski bir hikâyeyi taşıdı. Aras geldi. Sessiz, uzak, ama gözlerinde bir ülkenin duası vardı. Hindistan’dan gelen bir yolcuydu; ama kalbi, İstanbul’un taşlarına düşmüştü.

“Cam kırıldığında biz onu altınla birleştiririz,” dedi. “Çünkü kırıklar hikâyeyi anlatır.”

Leyla sustu. Çünkü onun kalbi de kırılmıştı. Ama kimse altınla birleştirmemişti. Aras’ın sesi, Leyla’nın içindeki sessizliğe dokundu. Her sabah ona Sanskritçe aşk sözleri fısıldadı. Leyla, ona Mevlana’dan dizeler sundu. Camlar artık sadece ışığı değil, duyguları da yansıtıyordu. Bir gece, Galata Kulesi’nin tepesinde buluştular. Rüzgâr, geçmişin izlerini savururken Leyla ona bir cam parçası verdi. İçinde bir damla gözyaşı vardı.

“Bu, seninle tanıştığım günün ışığı,” dedi. “Ve içindeki kırık, artık altınla birleşti.”

Aras, camı kalbinin üstüne koydu.

“Senin gözlerinde zamanı gördüm. Ve artık hiçbir yere gitmiyorum.”

Mehmet Aluç
( İkindi Vakti Hikayeleri -1- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 19.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu