
Yabancı Rüzgârlar
Bir kıvrımda başlar gece,
Sıcaklığın iz bırakır tenin kıyısında,
Adı konmamış bir çağrıdır bu
Ne sesle gelir, ne harfle,
Ama dokunur,
Usulca…
Bir rüzgâr geçer,
Yabancı değil ama tanıdık da değil,
Bir zamanlar seninle aynı göğü soluyan
Bir başka ben gibi.
Savrulmam,
Çünkü içimde seninle kök salmış bir sessizlik var.
Bakışın değdiğinde
Zaman eğilir,
Gölge uzar,
Ve ben,
Bir yankının içinde Kendimi bulurum.
Kıvılcımın, Geceyi delip geçer,
Tan yerini utandırır.
Ben,
O ışığın ucunda
Bir tebessüm gibi
Var olurum yeniden.
Ne ad gerek,
Ne tanım,
Ne de yön.
Sadece seninle
Aynı ritimde atan İki kalp yeter.
Ve o an,
Özlem susar.
Çünkü ayrılık,
Sadece bedenlerin Uzakta olduğu zamandır.
Ama biz,
Bir bakışta Birleşen iki nefesiz.
Ve bu,
Her şeyin ötesinde,
Bir varoluş.
Bir dokunuşun yankısı
Zamanı eğip büküyor,
Gecenin en derin yerinden
Tan’a doğru bir kıvılcım sızıyor.
Adı yok bu çağrının,
Ama her şey onunla başlıyor.
Gamzenin kıyısında
Bir alev bekliyor.
Ne yakmak istiyor,
Ne de sönmek.
Sadece var olmak istiyor
Seninle aynı anda.
Yabancı rüzgârlar
Adımı bilmeden geçiyor üzerimden.
Ama senin soluğun
Tenimde bir iz bırakıyor.
Ve ben,
O izde kendimi buluyorum.
Gözlerin,
Bir aynanın içinden bana bakıyor.
Ama yansıyan ben değilim artık.
Seninle bütünleşen
Bir başka ben var orada.
Daha hafif, Daha derin, Daha gerçek.
Kelimeler sustuğunda Ruh konuşur.
Ve biz, O sessiz dilin içinde
Birbirimize dokunuruz.
Ne sesle,
Ne harfle,
Sadece varlığımızla.
Mehmet Aluç