KONYA
Selçuklular dönemi vakıflarının en temel özelliği
çeşitlilik arz etmesi ve kendinden sonraki dönemler üzerinde yoğun etki
bırakmasıdır. Bu dönemde sadece dini yapılar değil sosyal nitelikte vakıflar da
teşkil edilmiştir. Bu durumun en güzel örneği Türkiye Selçukluların sırf beşerî
kaygılarla, gösterişten uzak, şehrin dışında ya da kıyısında inşa ettirdikleri
imaret yapılarından açıkça anlaşılmaktadır.
Nitekim vakıf müessesesinin zirveyi gördüğü Osmanlı
döneminde, cami, medrese, misafirhane, darü’l-aceze, hastahane ve aşevinden
müteşekkil vakıf binaları, Bizanslıların manastır siteleri olarak
adlandırdıkları camiyi merkez alan dini yapıdaki külliye toplulukları içinde
yer almışlardır.
Türkiye Selçukluları döneminde Anadolu’daki
medreselere bakıldığında, eğitim yerleri vakıf görevi görüp öğrencilerinden
ücret talep edilmemekte talebenin yiyecek ve kalacak masrafları vakıf
gelirlerinden karşılanmaktaydı. Vakfedilen medreselerde eğitim yapılacak bilim
dalları ve kaç eğitimcinin olacağı önceden vakfiyelerde belirtilirdi. Ayrıca
Dârülhadis, fıkıh medresesi, tıp medresesi vb. şekillerde ihtisaslaşma da bu
devirde başlamıştır.
Anadolu üzerindeki transit ticaretin gelişmesi de bu
dönemde farklı bir vakıf kolunun gelişmesine sebep olmuş, kervansaraylar,
yolcuların ve hayvanların konaklaması, ayrım gözetmeksizin Müslüman, Hristiyan,
zengin, fakir, köle, hür ücretsiz yemek dağıtılması, yolcuların ihtiyaçlarını
gidermeye yarayacak malzemeler, ayakkabı tamiri, yeni ayakkabı verilmesi,
veterinerlik hizmetleri, yolcu hayvanlarının nallanması için çivi ve nal
verilmesi, bunların dışında fakirlere, yaşlılara, engellilere ve hastalara,
hapiste olanlara yardım edilmesi gibi konularda hizmet vermişlerdir.
Selçuklu vakıflarının diğer önemli hizmetlerinden
birisi de darüşşifalar teşkil edilmesi olmuştur. Günümüze kadar, varlığı kesin
bir şekilde bilinen yirmi adet darüşşifa tespit edilmiştir. Anadolu
darüşşifalarına gelen hastalarda zengin, fakir, din, dil, ırk gibi ayrımlar
yapılmaksızın tedavi uygulanmış, bu kimselerden ücret ve masraflar
alınmamıştır. Bu bakımdan Anadolu Selçuklu darüşşifaları, Orta Çağ Avrupa
hastahanelerinden farklı olarak din, dil ve ırk ayrımı yapmadan hizmet veren
seküler kurumlar olmuşlardır. Bu dönem hastahane vakıflarının banileri teşkil
ettikleri darüşşifalara çok özenmiş, buralarda devrin tıp bilgisinin
gözetilmesini önemsemiştir. Söz gelimi bu hastahaneler yapılmadan önce binanın
kurulacağı yerin havası ölçülmüş ve vakıf eseri, havası en iyi olan noktaya
kurulmuştur. Hastahanenin inşası sırasında kullanılacak taşların mikrop
öldürücü (antiseptik) özellikteki kireç taşı olmasına dikkat edilmiştir. Bu
durum Anadolu Selçuklu vakıflarının yalnızca şahsi, dini, ekonomik kaygılarla
değil aynı zamanda bilimsel birtakım hedefler de güttüğünü göstermesi açısından
önemlidir.
Konya vakıf kültürünün sanatsal ve toplumsal açıdan
şehre kazandırdığı diğer önemli yapıları Su ile ilgili vakıflar ihtiva
etmektedir. Su yapılarının en ehemmiyetli olanlarını ise hamamlar
oluşturmaktadır. Konya Hamamları yalnızca salt temizlik mekânları olarak değil
aynı zamanda Türklerin etnografikleri, gelenekleri ve göreneklerini barındıran
ve bunu yansıtan kültürel ortamlar olmuşlardır. Akşehir, Ereğli, Seydişehir,
Ilgın vb. Konya ilçelerinde çok sayıda Türk hamam ve kaplıcası mevcuttur.
Eşrefoğlu Süleyman Bey Hamamı, Sahip Ata Hamamı, Mahkeme Hamamı, Hasbey
Hamamları günümüzde en çok bilinen, hala kalıntılarına rastlanabilen Selçuklu
ve Anadolu Beylikleri dönemi hamamlarından olmakla birlikte Müellif Eflâkî
menakıpnamesinde, günümüzde kalıntılarına ulaşılamayan Develi Hamamı, Kürkçüler
Hamam, Kaliçe Hamamı, Nakışlı Hamam, Hacı Ömer Hamamı gibi çeşitli hamamlardan
da bahsetmiştir. Yine bu adı geçenler ve Prof. Dr. Haşim Karpuz’un Konya
Hamamları çalışmasında belirtilenler ile Konya’da Selçuklu ve Beylikler
devrinde 20-25 kadar hamam inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Su ile ilgili yapılarda bunun dışında özellikle
günümüze kadar gelen düzenlenmiş vakfiyeler ve vakfiye tahrirleri, Konya şehri
içinde pek çok bağ, bahçe, sebzelik ve bostan alanlarından bahsetmiş, şehrin
içindeki suyun bolluğu ve dolayısıyla ziraatın gelişmişliğini de aktarmıştır.
Bu tahrirlerden şehirde yaşayan sultan, emir, bey ve bilginlerin çeşitli bölgelerde
bağlara sahip oldukları vakfiyeler ve tahrir defterlerinden anlaşılmaktadır.
Vakfedilen bağlar arasında en meşhurları ve önemlileri Gürcü Hatun, Tayi Boğa,
Sultan, Çelebi Hüsameddin ve Veledi Hacı Bahtiyar şahsiyetlerin sahip oldukları
bağlardır.
Karamanoğnlları'na mensup azatlı ağaların Konya şehir
merkezinde kendi isimleriyle bilinen çeşmeleri vardı. (Server Ağa, Sudun Ağa, Yusuf Ağa) Bunlardan başka, Konya'da Bab-ı Cedid mahallesi'nde Karamanoğulları'na bağlı beylerden
Ömer bey, Karamanoğlu İbrahim bey zamanında, bir
çeşme yaptınnış, çeşmenin yakınındaki bir tarlayı,
Konya'da altı adet dükkanı, çeşmeye bitişik evleri
ve Beyşehir'e bağlı Yeniköy'ün öşür vergisini bu çeşmeye vakfetmişti. Konya'da şelırin su
ihtiyacını özellikle müslüman
hacıların ihtiyacını kartşılamak için
bedesten yanında bir sikaye (su deposu) kurulmuştu. Bunun için, Atpazarı semtindeki
dükkanlar ve Yahdan (buzluk) mevkiindeki tarla vakfedilmişti. Bedestenin yanında
bir
musluk bulunuyordu. Hoşafçılar-bazarı semtinde kasap dükkanının yarısı, musluk yakınındaki
hallaç
dükkanı ve musluğun önündeki seki, musluğun masrafları için vakfedilınişti.
Şerefeddin bey,
yine Konya'da Havlu-yı Runkuş semtinde bir sarnıç yaptınmştı. Bir adet bağ,
bahçe
ve bir ev bu sarnıç için vakfedilmişti.
(M.Akif Erdoğru)
Eğitim
ve öğretim amacıyla kurulmuş Selçuklu dönemi Konya vakıfları, kendi
dönemlerinin en meşhur kurumları olmuş, Konya şehri medreseler ile
doldurulmuştur. Öyle ki yalnızca Türkiye Selçukluları döneminde Konya sınırları
içerisinde neredeyse 15 kadar medrese kurulmuştur. Bu sayıda medrese binası
Anadolu’nun diğer Selçuklu, Bizans veya Beylik şehirlerine kıyasla Konya
şehrinin eğitim, öğretim ve bilim konularında ne denli ileri olduğunu kanıtlar
niteliktedir. Konya’nın Türkiye Selçuklu devletinin idare merkezi olması da
diğer illere nazaran daha fazla medresenin kurulmasının temel sebeplerinden
biri olarak gösterilebilir.
Anılan dönemde mevcut medreselerin her birinde
40’ardan 600 kadar öğrenci bulunduğu düşünülmektedir. Vakfiye suretlerine de
eklenmiş maddeleriyle Hanefi kaidelerine göre eğitim verme zorunluluğunda olan
Konya medreseleri, zengin vakıflarla desteklenmiş, her medrese bir ilim dalı
konusunda ihtisaslaşmıştır. Medrese vakıf kurucuları genelde vezirler ya da
Konya zenginleri arasından çıkmış, devam eden dönemlerde yıllar boyu eğitim ve
öğretim faaliyetlerini devam ettirmişlerdir.
Bununla birlikte Karamanoğulları döneminde 5 adet
medrese inşa edilirken buna karşılık aynı dönemde 25 kadar darülhuffaz inşa
edilmiştir. Beylikler devrinde inşa edilen medrese sayısının azalması ve
darülhuffaz sayısının artmasındaki esas değişkenin temelini Türkiye Selçuklu
döneminde inşa edilmiş medrese sayısının çok, darülhuffaz sayısının ise az
tutulmuş olmasıdır. Konya şehir merkezinde Hz. Mevlana
Celaleddin, Altunapa, Darülhadis, Karatayi, Kemaliyye, Atabek,
Muin, Nizamiyye, Seyfiyye,
Tacvezir isimli medreseler vardı.
Dar-ül
huffazlar İslam toplumlarında kurulan bir diğer vakıf eğitim kurumudur. Konya şehir merkezinde
kurulmuş olan darülhüffazların bazılarının isimleri şöyledir; Kadı
İmadeddin bin
Sıraceddin-i Urmevi, Alaeddin Paşa kızı Paşa Hond Hatun, Yusuf Ağa,
Sultan
Alaeddin kızı Ferhuniyye Fatıma
Hatun,
Sultan Mehmed kızı İlaldı Hatun, Hoca
Selman, Demirkapı, Hoca İbrahinı, Hüseyin
bey kızı Bağdad hatun, Turgutoğlu Pir Hassün bey, Kadı
Hürrem
Şah darülhuffazları.
Anılan dönemde Medreselerin genel işlevinin yanı sıra
onlarla aynı görevi üstlenmiş zaviyeler parlamış, bu dönemde Konya şehrinde 35
adet zaviye kurulmuştur.
Selçuklu ve Karamanoğulları döneminde Konya’da bulunan
bir diğer vakıf türü ise İmaret’tir. Karamanoğlu
Taceddin İbrahim Bey (öl. 1464) Konya şehir merkezinde, bir imaret yaptırmış,
İmaretin masraflarını karşılamak için, Konya, Ilgın, Niğde, Aksaray,
Saideli, Andığı, ve Melenduz nahiyelerindeki bazı köy ve mezra'ların
öşürlerini vakfetmişti. 1483 yılında, imarete ait öşürlerin tutarı 113.830
akçaya ulaşıyordu.
Karamanoğlu
İbrahim Bey, Larende şehir merkezinde
de bir imaret açmıştı. Bunun için de Larende, Konya, Beyşehir, Ürgüp, Mud, Ereğli, Niğde, Ova Belviran
nahiyelerindeki köy ve mezra'alarının
öşürlerinden başka, hamam, bağ, bahçe, değirmen ve tarlalar vakfetmişti. 1483 yılında, vakfın yıllık hasılatı
49. 476 akça idi.
Akşehir şehir merkezinde de Karamanoğıılları'na mensup beylerden Mesud Paşa'nın bir imareti vardı. Zaviyeler, şüphesiz,
aynı zamanda imaret vazifesi görmekteydi. Özellikle köylerde, aç kalan
insanlar dervişlerin işlettiği
bu aşevlerine giderek karınlarını parasız
doyurabiliyorlardı
Bahsedilen dönemde temellerinde toplum yararı güdülen
vakıf kurumlarından biri de dârüşşifalardır. Bîmâristan olarak da
isimlendirilen bu hastahanalerin ilk örnekleri Karahanlılarda görülmektedir.
Türkiye Selçukluları dönemi Konya vakıfları arasında göze çarpan diğer bir
önemli hayır kurumu, çok iyi niteliklere sahip, biri XII. Yüzyıl başında
kurulmuş, diğeri XIII. yüzyıl ortasında kurulmuş iki adet darüşşifa idi.
Konya’nın Selçuklu payitahtı oluşu ve meşhur devlet ricalinin çabalarından
ötürü Konya darüşşifalarında aralarında başta Şemseddin b. Hebel ve Tabib
Ekmeleddin olmak üzere, dönemin en iyi 13 hekimi çalışmayı tercih etmiş, uzun
bir süre burada kalarak hizmet vermişlerdir.
Bununla birlikte Anadolu’nun genelinde o güne kadar
kurulmuş bütün darüşşifaların sayısı, günümüze ulaşabilenler ile birlikte,
toplam dokuz ya da on adettir. Önemine binaen iki darüşşifa Konya’ya
yaptırılmıştır.
Yine Selçuklu dönemi Konya vakıfları arasında Camiler
ve Mescitler, Konya’nın nicel ve nitel bakımdan kaliteli vakıf eserleri olarak
göze çarpmışlardır.
Konya da vakfedilen bu mescitler incelendiğinde
onların yalnızca dini bir yapı olarak değil aynı zamanda içtimai ve askeri bir
karakter de taşıdığı görülmektedir. Örneğin XIII. Yüzyılda inşa edilen Hatuniye
Medresesi ve İnce Minareli Medrese mescitleri minareleri, yalnızca iki gövde ve
iki şerefeden oluşup sadece ezan okumak değil ayrıca düşman ordularını
gözetlemek ve şehirde çıkan yangınları merkeze haber vermek için de kullanılıyordu.
Tüm bunlarla birlikte Konya’nın il ve ilçelerindeki
mescitlerin toplam miktarı 50 olup, bu oran tüm Anadolu Selçuklu mescitlerinin
toplamının 3’te 1’ine denk gelmektedir. Konya’nın Selçuklu dönemi boyunca
Anadolu’nun diğer illerine nazaran mescit sayısındaki bu üstünlüğü, Beylikler
Dönemi boyunca da devam etmiştir. Nitekim Fahri Çoşkun’un 1483 Tarihli
Karaman Eyaleti Vakıf Tahrir Defteri adlı çalışmasına göre Konya ili
sınırları içerisinde 27 cami ve 116 mescit kaydedildiği görülmüştür.
Kayıtlardaki bu cami ve mescitler aynı zamanda Selçuklu devri mescitlerinin de
birçoğunu içermektedir.
Selçuklu dönemi Konya şehrindeki vakıflar içerisinde
ticaret mekânlarının da büyük bir yeri vardır. Ticaret mekanlarına yönelik
vakıf eserlerinin Konya’daki yoğunluğu vakıfların sosyo-ekonomik durumlarını
anlamak ve Moğol yağma ve talanına rağmen Konya’da ticarethane olarak tesis
edilen vakıfların bir hayli fazla olması dikkate değerdir. Nitekim bu amaçla
vakıfların vakfiyeleri üzerine yapılan bir incelemeye göre Konya şehrinde
Selçuklu döneminde en az yüz kırk dükkân ve yedi adet imalathanenin varlığı
tespit edilmiştir. İlk olarak bu tespitten Selçuklu dönemi Konya’sı içinde
dükkân ve imalathanelerin ekonomik hayat içinde önemli bir yer oluşturdukları
ve bunların bir hayli istihdama neden olduğu açıkça anlaşılır. Bu dönemde çarşı
ve pazarların verdikleri hizmet ile alanında uzmanlaşmaya (İplikçiler Çarşısı,
İğneciler Pazarı vb.) başladıkları görülmektedir.
Bununla birlikte ticaret mekanlarının yer seçiminde
diğer kamusal alanların aksine İslam odaklı kentsel yaşam düzenine yani
insanların daha çok vakit geçirdikleri ulucami, mescid, medrese vb. dini
kurumların etkili olduğu anlaşılır. Konya genelinde ayrıca dikkat çeken
hususlardan biri de hatunların yaptırmış oldukları vakıflardır. Bunlardan en
önemlisi ve ilk vakıf kurucusu hatun Danişmendli Yağıbasan’ın torunu Raziye
Devlet Hatun’dur. Onun en meşhur eserleri 64 nolu Kınacı Sokağı’nda bulunan
“Devlet Hatun Mescidi” ve minaresi ile birlikte Konya-Akşehir yolu
güzergâhındaki eski Said-İli’nde bulunan “Kadınhanı”dır.
Ayrıca II. İzzeddin Keykavus’un kızı Ferhuniye Fatıma
Hatun’un da Konya’da bir Dârü’l-Huffâz ve türbe vakfı, III. Gıyaseddin
Keyhüsrev’in annesi Gömeç Hatun Konya’da Kız Kulesi adını da taşıyan Gömeç Ana
Türbe’si vakfının, Mevlânâ’nın kadın müridlerinden Fahrünnisa Hatun ise aynı
adlı 1 adet zaviye ve türbe vakfının, Selçuklu emirlerinden Bersulî’nin kızı
Demre Hatun ise 1 han vakfının banîyeleridir. Bununla birlikte Konya’da
Karamanoğulları, Turgutoğulları ve Osmanlılar döneminde birçok kadının da vakıf
yaptırmış oldukları bilinmektedir.
Beylikler
dönemi Konya vakıfları arasında Turgutoğlu ailesinin vakıfları önemli bir yer
tutmaktadır. Devrin diğer sülalelerinden ayrı tutulduğunda Selçukluların
yıkılışından itibaren Karamanoğullarının yanında yer alan Turgutoğulları, refah
seviyelerinin artmasıyla toplum faydasına eserler yapmış, sürekliliklerini
sağlamak için vakıflar kurmuştur. Günümüze gelen vakfiye kayıtlarına göre 1421
ve 1493 yılları arasında düzenlenmiş dokuz vakfiye sureti mevcuttur.
Vakfiye suretlerine göre Turgutoğulları, bu dönem
aralığında yedi Dârü’l-Huffâz, altı türbe, beş zaviye, üç cami, bir türbe ve
mescit, bir de hizmet alanı belirsiz yapı inşa ettirmişlerdir. Vâkıfların 7’si
erkek vâkıf, 8’si kadın vâkıfe tarafından kurulmuştur. Erkeklerden en çok vakıf
tahsis eden Pir Hüseyin Bey, kadınlarda ise Hondi Hatun b. Hüseyin Bey’dir.
Turgutoğulları 1476 yılında 13 vakıf, 1486 yılında 19 vakıf meydana getirirken
1501’de 16 ve XV. yüzyılın ilk yarısında 12 vakıf kurmuştur. Turgutoğulları
ailesinin sayıları verilen vakıfları incelendiğinde 1476’dan XV. yüzyılın
sonuna kadar vakıf gelirlerinin her yıl istikrarlı bir şekilde arttığı
görülmüştür.
Ege
Üniversitesi’nden M. Akif Erdoğru’nun Murad Çelebi defterine göre Karaman
Eyaleti vakıfları çalışmasındaki listeye göre 1483 yılında Konya şehrinde 174
adet vakıf bulunuyordu. Erdoğru’nun çalışmasındaki tespitine göre Osmanlı
döneminde Karaman eyaletinde yeni bir vakıf kurulmamıştır ancak Osmanlı önceki
vakıfların tamamını kabul etmiş ve devam ettirmiştir. Karaman eyaletinde vakıf
kuran bazı simleri özellikle zikretmek istiyorum; Vakıf kurularının bir kısmı
mühtedi bir kısmı Moğol kökenli olup Karamanoğullarına hizmet eden ağalar: (Cevher Ağa, Server
Ağa, Abdullah oğlu
Sudun
Ağa, Yusuf Ağa,
Sunkur Ağa, Server
Ağa, Tanrıvermiş Ağa, İsmailAğa, İbrahim
Ağa, Hıdır Ağa, Katip
Ali Ağa, Mercan Ağa isimleri Osmanlı belgelerinde
geçmektedir.)
Karaman eyaletinin kadın vakıfeleri ise şu
isimlerden ibaretti: (Hüseyin bey kızı
Bağdad Hatun,
Sultan Alaeddin kızı Ferhuniyye Fatıma
Hatun,
Sultan Mehmed kızı İlaldı Hatun, Nefise
Hatun, Alaeddin Paşa kızı Paşa Hond Hatun, Pir
Hassün bey kızı Hond Paşa
Hatun,
Rahime Hatun, Keyhusrev oğlu Kılıç Arslan kızı Hond
Hatun, Bramuni kızı Devlet Hatun, Fahrünnisa, Hürrem Hatun)
İsmi zikredilen hatunların bir kısmı Selçuklu dönemi hanedan hatunları bir
kısmı ise Karamanoğlu hatunlarıdır. Sadece İlaldı Hatun Osmanlı hanedanı
mensubudur.
Burada
Selçuklu gelişmesinin önemli unsurlarından Ahi’leri zikretmemek olmaz. Ahiler
Karaman eyaletinde köy, kasaba ve şehirlerde en çok vakıf kuranlar arasındadır.
Bunların arasında Ahi Ali, Alıi Veliyüddin, Ahi Cemal, Ahi
Celal, Ahi Mustafa, Ahi Yadigar, Ahi Çahken, Ahi Hoca Ömer, Ahi Mesud, Ahi
Paşa, Ahi Segid, Ahi Yakub gibi ahilerin isimleri mutlaka zikredilmelidir.
Ahiler daha ziyade mescid ve zaviye vakfı kurmuşlardır.
Selçuklu
ve Anadolu Beylikleri Dönemi Konya’da Kurulan Vakıflar Listesi
1
Sultan İbrahim Vakfı Konya
2
Sultan Ebu’l-Feth Süleyman bin Kılıçarslan
3
Şemseddin Altun-aba
4
Cemaleddin bin İshak
5
Devlet Han Hatun binti Abdullah
6
Raziye Devlet Hatun binti Hacı Mahmud Bremânî
7
Mevlevi Şeyhi, Mevlâna, Rumi Konya
8
Sultan Alaeddin Cami ve Darüşşifası
9
Ahmed Fakih Kutbüddin
10
Fakiye Hatun Konya
11
Selçuklu Emirî Bedreddin Muslih
12
Emir Kemaleddin Ağlabek
13
Seyfeddin, Kemaleddin Oğulbey, Sungur Ağa
14
Kemaleddin Turumtaş bin Abdullah
15
Emir-i Kebir, Celaleddin Karatay bin Abdullah
16
Sultan II. İzzeddin Keykavus
17
Halkabegüş
18
Tacü’l-vezir
19
Abdü’l Muhsin Vakfı
20
Gıyaseddin Keyhüsrev bin Kılıç Arslan bin Gıyaseddin Keyhüsrev bin Alâeddin
Keykubad, Şeyh
Behlül Dânâ Vakfi
21
Şeyh Sadreddin Konevî
22
Rükneddin
23
Bağdad Hatun binti Hüseyin Bey bin Eymir Bey
24
Sahib-i Ata, Emir-i Kebir, el-Konevi, Tacül Vezir
25
Ateşbaz Veli
26
Bedreddin Muslih
27
Keykavus Kızı, Sultan Hunad Fatma Hatun binti Keykavus
28
Sultan Süleyman bin Karaman Fahreddin Ali Konya
29
Hızır Ağa bin Süleyman Bey
30
Şeyh Muinüddin bin Süleyman
31
Ebulcar, Sultan, Ahfad-ı Melik Sencer Taşhun Paşa bin Zahiruddin Mahmud bin
Şemseddin Ahmed
32
Karamanzade, Mirzade Alaeddin Bey bin Halil Bey
33
Karamanzade, Konya Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
34
eş-Şeyh İbrahim bin Hasan Efendi
35
Karamanzade, Konya Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
36
Karamanzade, Konya Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
37
Karaman bin Nuri Sufi Neslinden Ali Bey bin Hızır Bey bin Yusuf Bey
38
Karamanzade, Konya Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alâeddin Bey
39
Karamanzade, Konya Emiri, Sultan Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
40
Karamani, Hatib, Mevlana Mehmed Çelebi
41
Şeyh, İshakiyye Tarikatının Müessisi İshak el-Kazeruni
42
Mahmud bin Musa
43
Mehmed Bey bin Alaeddin Bey
44
Pir Hüseyin Bey bin Turgud Bey
45
Pir Hüseyin Bey bin Turgud Bey
46
Karamanzade, Sultan Tacedddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
47
Ömer Bey bin Hasan Bey
48
Turgud Beyzade Ömer Bey bin Hasan Bey
49
Seyyidül Ümera Şazbey Ağa bin Abdullah
50
el-Hac Ali bin Mehmed
51
Pir Hüseyin Bey bin Emirşah Bey
52
Hoca Selman bin Süleyman
53
Ebu'l-Fadl Ahmed Bey bin Turgud Bey
54
el-Hac Adil bin Ali
55
Musa Paşa bin Efendi Seydi
56
Şeyh İlyas Efendi bin Musa Emre
57
Karamanzade, Sultan Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
58
Turgudoğlu Evladından Sultan Hatun binti Yusuf Şah Bey
59
Atabey bin Arslandoğmuş bin Sunh bin Yarukinal
60
Turgudoğlu, Ahmed Bey
61
Karamanzade, Sultan Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
62
Hoca Hasan bin İshak bin Bayezid el-Konevi ve Refiki
63
Doğan Yörük bin Hasbey Yörük, Devval
64
Fakih Yunus Fakih bin Sadeddin
65
Karamanzade, Sultan Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed
66
İhtiyaru'l-Evliya, Şeyh Musa bin İsrail
67
Server Ağa bin Abdullah
68
Mevlâna Muhyiddin bin Nasır
69
Hundi Hatun binti Ahmed Bey
70
Çağlan Köyü Ali Ağa Zaviyesi ( Vakfiye batal edilmiştir)
71
Mustafa bin Ahmed bin Yahya ve Diğerleri
72
Yusuf Ağa bin Abdulhadi
73
eş-Şeyh Saltuği bin el-Ferik
74
Karamanzade, Sultan Taceddin, Emir İbrahim Bey bin Mehmed Bey
75
Server Ağa bin Abdullah
76
Ahmed bin Ali bin Mehmed
77
Şemseddin bin Mahmud
78
Ahmed bin Mahmud
79
Pir Sultan, Göçeroğlu Pir Esad
80
Ebülfazl Konya
81
Turgud evladından Nefise Hatun Konya
82
Turgudoğlu, Ömer Bey
Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume: XVIII, Sayı/Number: 1 Temmuz 2003MURAD ÇELEBİ DEFTERi: 1483 YILINDA KARAMAN VİLAYETİNDE VAKIFLAR M. AkifErdoğru
KONYA KİTABI KONYA - 2021KONYA VAKIFLARI KONYA TİCARET ODASI BASIM TARİHİ ARALIK 2021
Mustafa
AKKUŞ Doç. Dr., Necmettin Erbakan
Üniversitesi, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü,
Burak
ÇELİK Arş. Gör., Necmettin Erbakan
Üniversitesi, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü,