
Ne Zaman Geceyi Giysem
Üstüme
Aşk gönlün
parlatılmasıydı
Suskun gönlün bedenin
dilin canlanmasıydı
Açmayan bahçelerin
güllerle açılmasıydı
Nasıl yaklaşmam ben aşka
aşksız artık yaşayamam
Artık anlıyorum,
Sevda, aklı yontan bir eller dizisiydi,
Her darbede içimden bir taş düşerdi,
Her sessizlikte yankın olurdu adın.
Kendimi senden kazırken,
Tenimde iz bırakan bir yoksunluk büyüttüm.
Bir aynanın önünde,
Kendine bakmaktan ürken bir yüz oldum.
Ama bil,
O yüzün arkasında hâlâ senin ışığının var.
Bir an, bir nefes, bir sızı kadar yakınsın.
Sen anladım ki ey aşk
anlam dolusun
Şimdi ben,
Kırık bir müziğin ortasında
Küllerle parlayan bir kalp taşıyorum.
Küllerle, evet,
Çünkü yangın senden kaldı,
Ama hâlâ ısıtır.
Aşk, bir parıltıymış meğer
Ne göze sığar ne dünyaya,
Bir karanlığın içinden doğan sonsuz bir sabah gibi,
Kendini yakarak aydınlatan bir hâlmiş.
Senle yanarken öğrendim,
Sevmenin özü, akıldan değil
Ruhun ateşinde yeniden doğmaktı,
Aşkla güller bahçesine
varmaktı
Ve ben şimdi,
Bir ışığın gölgesinde kalmış gibiyim.
Tam aydınlıkta.
Okyanus gibi bir yerde,
Senin sesinle yankılanan bir hoşluktayım.
Yürüdüğüm yollar sen
kokar hâlâ,
Bir duvarın gölgesinde ismimizi duyarım,
Kendi kalbimin atışında bile
Senin adının ritmi vardır.
Ne tuhaf,
Bir kalbi yakmak kolaymış,
Ama külleriyle yaşamak,
İnsanı yavaşça büyüten bir delilikmiş.
Ben şimdi o deliliği
taşıyorum,
Bir dua gibi,
Bir yara gibi,
Bir umut gibi.
Aşk, aklı değil, yüreği
parlatırmış meğer.
Sen gittin, ama içimde bir parıltı kaldı,
Kırık, ama hâlâ ışık saçan bir parça.
Ve bil ki,
Ne zaman geceyi giysem üstüme,
Senin sıcaklığın olur yakamdaki iz.
Ne zaman bir şarkı duysam,
Kelimeler senin sesine döner.
Belki bir gün,
Aynı sabaha uyanırız yeniden
Ben ellerinde,
Sen gözlerimde bir sükûnet
Ve aşk, yeniden,
Bir kalbi parlatır kendi küllerinden aşk.
Mehmet Aluç