Uzun zaman sonra geldin yanıma…
“Kızım,” dedin, “Kendini suçlu hissetme. Benim ölümümden sen sorumlu değilsin, Sudenaz.”
O an içimde yıllardır adını söyleyemediğim bir sızı kabardı.
“Neden bıraktın beni?” dedim.
“Ruhun neden yanıma gelmiyor?” diye fısıldadım.
“Ben seni hiç bırakmadım,” dedin.
“Benim için sigarayı bırak, olur mu?”
Yüzün… Sesin… Bedeninin sıcaklığı… Dokunuşun birden zihnime çarptı.
Her “Güneşimi Kaybettim” şarkısını açtığımda, seninle kurduğum düşler çıkıyor karşıma.
Çocuk kalmak istiyorum…
Seni hiç kaybetmediğim o günlere geri dönmek istiyorum.
Sensiz geçen her gün için suçluyum.
yeryüzünde bir mezarım olsa, senin yanına gömülsem…
Ve oradan yeniden başlasak hayata.
El ele tutuşsak…
Birlikte yaşayamadığımız bütün zamanları, bütün baharları yeniden yaşasak.
Kaderin bizden çaldığı günleri geri alsak.
Ah, keşke…
Dünya karanlıkken bile seninle yan yana olmanın aydınlığına kavuşsam.
Bir kez daha “kızım” deyişini duysam…
Seni kaybetmediğim o masum zamana dönebilsem.
Şimdi kalbimde taşıdığım tek şey sensin.
Ve sen yokken bile seni sevmekten hiç vazgeçmeyen yaralı bir çocuk var içimde.