Türkçe yetmedi bize;
Ne hecelere bölünebildik,
Ne kelimelere sığdık,
Ne de bir anlama yaslanabildik.
Sen, sözün omzunda duran bir düzensizliktin;
Ah kızım… 
Nasıl da bir anlatım bozukluğuna döndün sen.

Matematiğe döndüm sonra;
Belki bir sayı tutar,
Belki bir denklemde bulurum seni diye.
Tam sonsuzlukla adını yan yana koyacaktım ki
Sonsuz olan bitmezdi;
Sen bittin.
Bir gölge gibi çöktün rakamların üzerine.
Söyle güzelim…
Hangi sayıda durduk da
Orada kaldı hikâyemiz?

Tarihi karıştırdım ardından;
Seni miladım bilip
Yeniden doğuş sandım.
Oysa milat;
Küllerin içinden doğrulan bir nefesti.
Ben ise senden önce yıkılmış,
Senden sonra yeniden yıkılmışım meğer.
Nasıl bir başlangıçtın sen
Ve başlamadan bitiren nasıl bir milat?

Coğrafyaya hiç geçemedim;
Seni dünya belledim,
Kıvrımlarına sığınak dedim.
Sonra gördüm ki
Biz kıtalara değil,
Kendi kıyametimize bölünmüşüz.
Şimdi soruyorum kendime:
Bu aşkın pusulasında
Sen hangi rüzgârdın,
Ben hangi yönü kaybettim?

( Anlatılmayanın Müfredatı başlıklı yazı Hasan Uyar tarafından 3.12.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu