Yaraya bastırma zamanın elleri tuzlu
Yazıklar olsun ömrüm sana
Hayattan önce getiremedin ölümü bana
Alkol kokusu geliyor hala terimden
Edepsizlikten cilveli kadınların elleri
Karımın üç-beş bileziği, boynu bükük korkudan
Son sattığım eşya oğlumun motoru
Bak şimdi ellerime mutluluğum kül oldu
Yarınlarım kayıp, tükür yüzüme
Keşke demek neye yarar
Şimdi baktığım bu demirli pencere mezar
Dışarıda yürüyen adımlar bahçelere dolar
Üşüyorum, duvar dibinde gölgem
Sesimi duymuyor musun gardiyan
Allah aşkına yok mu gelen soran
Kaçmak, nasıl kaçamadım o cehennemden
Masaya yok param, ceketim bitpazarından
Utana sıkıla çekilecektim oyundan
Yanda oturuyordu
Gözleri karaydı, dudakları kalın
Omuzları genişti, sesi çıyan
“Karın”, dedi, karın!
Kumarhanenin kapısıydı birden üzerime yürüyen
Gözlerim kırmızıymış sesim titrek
Öfkem fırlamış dilimden nasıl koptu kıyamet
Elim bıçağa uzanırken, cinnet
Derme çatma çatı altında Emine’m bekler kapıda
Yılmadı adam edemedi hayatı yıllarca
Silah elimde ateş sıçramış yüreğime
Kana aç hayvanlar gibi yürüdüm üzerine
Oğlum ağlıyordu, ellerim kocaman
Karım yalvarıyordu, “yapma Osman!”
Osman !
Sıra sıra yürüyor tabutlar duyulmaz ağıt
Mezarlıkta açmış lalen
Kabuslar düştü kapına sırt ver, dayan
Nasıl / Dayanılır Osman