SİYAH SİMSİYAH DESTAN
I
Siyah simsiyah bir ten
Avı kıskandıran renk
Avcı tetikte bekler
Kucakta simsiyah ten
Yedi başı andıran
Teni yarmış bir ırmak
Irmakta akar hayat
Hayatta hayâsızlık
Kâinat manzarası renklere hapsedenler
Renk körlüğü içinde manzara seyrederler
Satılmış sınırlarda
Dökülüyor dillerden
Acı, keder, ıstırap
Toplar tüm sözcükleri
Sürükler simsiyah ten
Bütün çirkin oyunlar edebi dizelerde
Bu dizeler bembeyaz olmuş terkiphanede
II
Siyah simsiyah bir göz
Gözlerin en âmâsı
Mektep açmış yarıkta
Yarıktan çıkan ilim
Taşır insan ehlinden
Gün ortası aydınlık
Ay-Güneş ilişkisi
İhanet diploması
Tüm bunlar oluyorken
Selin felaketinden
Çıkıyor ah’lı sesler
Şems odıyla yanan
Mevlana çıldırıyor
III
Siyah simsiyah bir an
Anların en ansızı
Anlar ölüme gebe
Olmuş tarumar anlar
Saatler enstitüsünde
Tanpınar zaman kurar
Tüm zamanlar şaşırmış
Tanpınar isyanlarda
Cahit Sıtkı korkusu
Değildi yelkovanda
Korku gelir akrepten
Akrep Cahit’e kardeş
Anların vadisinden
Anlara şahlık eden
Siyahın efendisi
Elinde keskin kılıç
Demokrasi dağıtır
Şemsin altında vurur
Zehrin son senfonisi
Siyah simsiyah bir dil
Suskun denizde ahenk
İhtişamlı nazarı
Anlatır dehlizleri
Nazarı ihtişamı
Bir siyahî bakıştır
İnsanlık insanına.
Anlayan âlim olmuş
Cahillik deryasında
Deryada zelzeleler
Nazik salıncak olmuş.
V
Siyah simsiyah dudak
Sahra misali susuz
Susuz çölün altında
Derya sahibi bir dil
Dudaktaki çatlaklık
Tendeki yarıkları
Anlatır hiç durmadan
Beyaz bembeyaz göze
Bu dudakları görmek
Nasip olmadı ona
Onun adı Atilla
Peşinde gider İlhan
Cemal Süreyya kızgın
Dudak nasipsiz kaldı
Merhum okyanuslardan
Siyah simsiyah toprak
Musa Tur’undan yetim
Gelen Musa ordusu
Eder Musa’ya lanet
Musa’ya lanet eden ordunun kumandanı
Ağlama duvarında gözyaşına boğulmuş
Gözyaşında ihanet
Gözyaşında düşmanlık
Gözyaşında katliam
Tur Dağında levhayı Musa’ya kırdıranlar
Buzağı levhasını başköşeye koymuşlar
Kutsal toprak boy vermiş
Kan damarlı fidana
Fidan ağaca gelin
Gelinlik gölge yapmaz
Büyük görüşme oldu kutsal mekândan göğe
Bunu kabul etmişse İsa-Musa kardeşler
Ne oluyor koyuna! Ferman çıkmış çobandan
Siyah simsiyah tarih
Geziyor Sen nehrinde
Heyfel kulesi sağır
Cezayir ayak sesi
Ömer muhtar ipiyle
Roma kurdele yapar
Haçlı cengâverleri kilise bahçesinde
Hayalde süslü sofra sofrada inanç noksan
Stendhal anlatıyor
Al-Siyah hikâyesi
Anlatır Avrupa’yı
Mathilde’nin Julien’i
Avrupa’nın yüzünde nafaka verir Zola
Nafaka beratını verir kesik baş Julyen
Siyah simsiyah bir söz
Sözlerin en dilsizi
Dilsiz senfoni sağır
Seyirci müthiş alkış
Canlı böcek zindanda
Zindan sofrası zehir
Zehir sonrası ölüm
Ölüm getirir alkış
Böcek zehirleyenler
Eylem sonrası ağlar
Gözyaşı sel oluyor
Selde ölenler böcek
Kahraman böcek yatar
Anıtsal bir mezarda
Anıta selam verir
Zehir taciri yasta
Siyah simsiyah bir kalp
Gülistanda bahçıvan
Güllere hayat suyu
Gözyaşıyla karşılar
Siyah simsiyah bir kalp
Doğan güneş yankısı
Yankı demek yalandı
Güneş onun yankısı
Siyah simsiyah bir kalp
Aynalar diyarında
İhanet aynalarda
Yoktu gerçek aynada
Kalbin rengine kanıp kalbe yüz çevirenler
Gördükleri renginin altında ezildiler