PORTRELER

            Dünyanın oluşumunda günümüze kadar gelişerek gelen fen ve sosyal ilimler; en büyük araştırma sahası olan insan hakkında henüz tam bir tanım oluşturamamıştır.            Oluşturamamış; çünkü insan öyle karmaşık bir yapıya sahip ki onun hakkında en sağlıklı bilgiyi onu şekillendiren, ona can veren sanatkârın eserlerinde ulaşabiliriz. Milyonlarca canlı varlığın içinde yapı itibariyle en üst düzeyde olan insanoğlunun karmaşık yapısı hakkında bilim dünyası kendi acizliğini her zaman haykırmıştır. Bu haykırmayı gören yüce sanatkâr yüce kitabı Kur’an’ı Kerim’de çok güzel anlatmıştır.

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.(Nisa–1)

Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.(A’raf–11)

(Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." .(A’raf–12)

İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki O, İslâm düşmanlarının en yamanıdır.(Bakara–204)

Yine insanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise kullarına çok merhametlidir.(Bakara–207)

            Denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, (yine eski halinize) dönersiniz. İnsanoğlu çok nankördür.(isra-67)

            İnsanın nankör olduğunu yüce yaratan söylüyorsa ve biz bunu çevremize bakıp görebiliyorsak neden gerçekleri göremiyoruz? Yukarı ayetlerdeki apaçık gerçekler ışığında insanın ilk ağlamasından son nefes verişine kadar anlatılan özellikleri ne zamana kadar görmeyeceğiz?

            Belki de görmemek bir özgürlüktür. Eğer görmemek özgürlükse cennet ve cehennem sahibi neden özgür olmasın.

            İlk insanla iblis makamının oluşması ve bu makamın tek uğraşı ilk insanın torunları olması bende insanoğlu tanımı için büyük bir arşiv alanı açmaktadır. İnsanoğlunda kalp ve beyin mekanizmalarının olması ve bunların gölgeleri olan akıl ve duygular âlemi gibi zıtlıkların şekillenmesi insanoğlunun ne kadar karmaşık bir varlık olduğuna en büyük kanıttır. Öyleyse hiçbir insanda sadece olumlu ve mantıklı ifadeler oluşturan akıl devrede olamaz. Bu tanım her insanda geçerlidir. Hiçbir insan şeytan makamıyla tek başına savaşamaz. Ve hiçbir insan bu makama karşı tek başına zafer kazanamaz. Bu kişi evliya da olsa peygamber de olsa kural değişmez. Kurala müdahale edebilen büyük sanatkâr; karışmadığı müddetçe bu böyle devam eder.

            Acaba Züleyha’nın kötü emelleri karşısında kendi iffetini koruyan Hz Yusuf muydu bu başarıyı gösteren?

            Acaba o güzeller güzeli Züleyha’nın aklını başında alacak güzelliğe(Yakışıklılık) sahip Hz Yusuf’un Züleyha’ya olacak meylini engelleyen kişi kimdi.

Derken, evinde bulunduğu hanım, onun nefsinden murad alıp yararlanmak istedi. Kapıları kilitledi ve "Haydi beri gel!" dedi. Yusuf: "Allah'a sığınırım! Muhakkak ki o (kocan), benim efendim, bana çok güzel baktı. Doğrusu zalimler hiç iflah olmazlar" dedi.(Yusuf–23)

 O hanım, ona gerçekten niyeti bozmuştu. Eğer Rabbinin burhanını görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmişti. Aslında ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyle olmuştu. Çünkü o bizim ihlâsa erdirilmiş kullarımızdan biriydi.(Yusuf–24)

Her can iyilik ve kötülük taraftarlığını yapan unsurlarla nefes alır bu kâinat hengâmesinde. Bunu yaparken de aşağıdaki ayetin altına imzanı atarak yapar.

“Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.”(enbiya–47)

            Bu zıtlık; Muhammed Mustafa’nın kellesini almaya giderken ona iman eden Ömer’dir.

Bu zıtlık; topraktan olan Âdem’i peygamber; ateşten olan iblisi şeytan yapan sihirdir.

Bu zıtlık; fani dünyanın ötesinde ebedi bir hayatın var olduğunun tanımıdır.

Bu zıtlık; Muhammed Mustafa’nın (sav)  ümmeti için döktüğü gözyaşıdır.

Bu zıtlık; özgürlük diye tabir edilen çok menzilliliğin teminatıdır.

            Bu zıtlık; Ebu Hakem bin Hişam’ın Ebu Cehil olma özgürlüdür.

Bu zıtlık; Ömer bin Hattap’ın adalet kapısı olma özgürlüğüdür.

Bu zıtlık; yüce yaratanın varlığına en büyük kanıttır.        

            Bu zıtlık; çok sesliliğin şarkısıdır.

            Bütün yolları insanoğlunun önüne seren ve bu yolları anlayabilecek bilgiyle onları donatan yüce yaratana karşı acaba insan; özgürlük adı altında ona kulluğu çok görme özgürlüğüne sahip midir?

            Cevabım hazırdır: Kesinlikle bu özgürlüğe sahiptir. Çünkü yaratan onu bu özgürlüğün son menzilini görme ve orada karşılaşacağı olayları anlama kabiliyeti vermiştir. Firavun’a sonsuz özgürlük veren Allah’ın bize verdiği bu özgürlüğün sarhoşuyla;

            Özgürlüğün esarete ulaştığı son noktada rezaleti yaşıyoruz ve bunun için büyük mücadele veriyoruz…  Yazık… Yazık dediklerime yine Yüce kitabın kalbinde açıklama geliyor:

            Resul’üm! Gördün mü o nefis arzusunu ilah edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?) (Furkan–43)

Muhammed bi Vasi  (ra)’nin bu duası anlatacağım portreleri daha iyi açıklayacaktır:

“Ey Allah’ım! Sen bize öyle bir düşman musallat ettin ki, o ve maiyeti bizim tarafımızdan görülmediği halde bizi ve kusurlarımızı görür.

Allah’ım! Onu rahmetinden mahrum ettiğin gibi, bizden de mahrum et. Affından ümidini kestiğin gibi, bizden de ümidini kestir. Rahmetinle onun arasını uzaklaştırdığın gibi, bizimle de onun arasını uzaklaştır.

Şüphesiz ki senin her şeye gücün yeter.” 

( Portreler başlıklı yazı ahmet--isozu tarafından 29.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu