İnsanlar
hayalleri peşinde koşarlar. Bu hayallerde hep bir yerlere varmak ve bir şeyler
olmak vardır. İstek ve çalışma insanı hayallerine yaklaştırır. Bu durumda
kendisi ile olmak istediği kişi arasında gidip gelen kişiler bazı problemlerle
karşılaşabilirler. Bu problem; hayaller ne kadar büyükse ve o kadar büyük olur.
Fakata yine de hayaller inanı kendine belli oranda çeker. Yani bulunduğunuz durumdan
gitmek istediğimiz alan arasındaki süreçte birtakım sıkıntılar yaşayabiliriz.
Üniversite yıllarımda derslerimin kötü olduğunu hatırlıyorum. Hatta birkaç
döneme de okul uzamıştı. Akrabalardan ve dostlardan okulun ne zaman biteceğini
sorduklarında hep kaçamak cevap verirdim." Çok yakın bir zamanda
bitecek." merkezli cevaplar bulurdum. O dönemde söylenen sözlerden biri de
çok ilgimi çekmişti. Okulu bitir(e)memem konusunda "bir baltaya sap
olamadın ha!" denilmişti. Bu ilginç cümle o gün bu gün çok kafamı
kurcalamıştı. Ben de şöyle cevap vermiştim: "Ben zaten 'sap' olmaya
çalışmıyorum." Meşhur bir hikâye vardır: " Bir gün oduncu baltasını
alıp ormana ağaç kesmeye gider. Başlar ağaçları bir bir düşürmeye. Eski
ağaçlardan biri yanındakine der ki: "Ah! Sen beni kesemezdin ama sapın
benden olmasa!"
Şair, bu
durumu şöyle ifade etmiş:
Sen beni kesemezdin ama
Ne yapayım ki sapın benden
Bak şu ağacın bilincine sen
Ölen ben, öldüren benden
Düşünelim, eskiden o ormanda yine bir ağaç (parçası) olan " balta
sapı" çeşitli tezgâhlarda işlenerek yurduna geri dönmüştür. Gururlu ve fakir
bir "kütük" olan bu balta sapı çalışıp çabalayarak bir baltaya sap
olmuştur. Herkesin "tuttuğu" bir kişiliği ve mesleği olmuştur. Artık
"biri"lerine faydalı olmaktadır. Arada sırada baba yurduna sıla-i
rahimde bulunmaktadır. Bazen de iş için tabii. Eski dostlarını 'farklı bir
şekilde" ziyaret etmektedir. Hatta parmakla gösterilen biri olmuştur
bazılarının gözünde... Belki de kendisi gibi balta "sap"larının
çoğalması için çalışmasını sürdürecektir. Ormanın kesilmesine yardım edecek
yeni balta sapları... Mutlaka, o orman içinde işe yarama kompleksi olan ağaçlar
ve kütükler vardır. Yani idealinde "bir baltaya sap olma" kaygısı
taşıyanlar vardır. Bir şairimiz şöyle demektedir:
Yaşım geldi bak kırklara dayandı bir baltaya sap olmadım arkadaş
Gönül sevdalara yandı uyandı
Bir çorbaya kap olmadım arkadaş
Diğer bir şair ise:
İlhami gel hakkın ara
Kalem ehil ilim çıra
Boş düşünme kara kara
Elbet düşersin oltaya
.........Sap olmazsan bir baltaya.
Fakat, şöyle bir durum var ki " sap olma ideali olanlar" yarın hangi
işlerde kullanılacaklarını bilmek zorundadırlar. Bir işe yarama gayreti,
önemsenmek veya kompleks gibi duygular bizleri farklı alanlara kaydırabilir.
Bizler çalışırken bir yerde görev alırken bilinçli hareket etmek zorundayız.
Bir baltaya sap olmak için hareket edersek çok zaman bize ve çevremize çok
büyük zararlar açan "kutsal görev"lerimiz olabilir. İnsanoğlu akıllı
bir varlıktır. Yani bir ağaçtan ya da kütükten farklıdır. Dolayısıyla sap olma
kaygısı ormandakilere bile zarar veriyorken biz insanlar daha derin
düşünmeliyiz bu konularda. Aslında böyle kişiliğini hiçe sayarak bir makama
gelmektense yeşillik olsun diye anavatanda (ormanda) kalmak ya da insanları
yakmak için sıradan bir kütük olmak bence daha evladır. Ne diyor şair İsmet
Özel:
“Kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına ”
Mesut
KAYMAKÇI
Eğitimci Yazar
Yazarın
Sonraki Yazısı