Yavaşça dönüyorum gökyüzünün üstünde
Mevlevilerin aşık olduğu ney sesiyim
Aşkı öğretiyorum yıllardır sana
Mevsimleri birbirine kattım bu yüzden
Acın henüz derinlere ulaşmadı ,
Üşümeyi öğren diye fısıldıyorum rüzgarların soğuk nefesini...
Yalanlar söyle diye susup "neyse boşver’lerle" kapatıyorum tüm bildiklerimi
Seni özlemenin arifesinde
Kuytu limanlarda hapsediyorum ruhumu gelip kurtar diye.
Ama gelmiyorsun
Hiç bir zaman gelmedin bana
Nefretler biriktirdim acıma pansuman,
Pişmanlık nehirlerin de düşlerimi katlettim
Gözlerim fersiz
Uyumak için yalvardığım kaç gece felaketim oldun bilsen
Olmadı işte umduğum gibi...
Hapishane yaptığım köşelerde ne voltalar attım
Ne dönemeçlerden fırlattım yolsuz sancılarımı
Ruhum yazdıklarına hep yenik düştü
Aklım bulanık ,
Dibe kadar sana batmış
Düğüm düğüm sözlerle sana susuyorum
Sisli bakıyorum şehre
Gömleğine sarılıp uyuyorum
Ayaklarına kapanıyorum uykularımın
Kendi yaptığım bir rüyayı görebilmek için...
Aşk sarhoşu olmalıyım
Yoksa başka açıklaması yok gözlerime saldığın bu derinliğin
Kaç sabah ayık kalmak için savdım seni aklımdan
Kaç zaman eksilmemek için yılkıda bıraktım umutlarımı
Ama her gün azalıyorum
Her gün her gün
Her an yok oluyorum takvim yapraklarıyla sararırken
Oysa böyle olmamalıydı (!)
Bütün işim kavuşmak olmalıydı
Adınla başlamalıydı sabahlar
Yağmur sen kokmalıydı
Birlikte ıslanmalıydık bu şehir de
Sana aşkın ne olduğunu öğretmek yerine
Yaşatmalıydım...
Bu son dileğim
Son şiirim
Son arzum...
Çünkü
Çok kötüyüm
Çok çocuğum
Yalnızım
Çok seviyorum
Çok özlüyorum
Nefret ediyorum
Çok aşığım diye yalvarıyorum sana
Hala başka bir kadını sevmekte diretiyorsun(!)
Kazananlar ve kaybedenler yer değiştirsin artık
Biraz da sen yaz bana veda mektupları...
Ben senin gibi değilim
Anlarım içinde ki gizliden gizliye feryat eden
Görünmeyen " Lütfen beni bırakma " ları....
NOT: Gizliden gizliye seni arıyor gözlerim ve sen yine yoksun...
"gizli özne"