Dergicilik tabir caizse ateşten gömlektir. Bu gömleği giymek cesaret ister. Zira dergicilik sanıldığından daha zor bir iştir. Kitabı bir kişi yazar, okura sunar. Dergi öyle değildir; dergide onlarca şair ve yazar kalem oynatır. Kalem erbabı insanları aynı ortamda bir araya getirmek zahmetli bir iştir. Hem yazarları bir araya getirmekle de iş bitmiyor. Derginin hazırlanması ve okura sunulması apayrı bir süreçtir. Yayınladığınız derginin okura ulaşması, geniş bir okur kitlesinin oluşturulması asıl meseledir. Yoksa hazırladığınız dergiyi kendiniz hazırlar, kendiniz okursunuz. Büyük ideallerle hazırlanan dergilerin istikrar sağlayamadan dergi çöplüğüne gittiğine hepimiz şahidiz. Bu duruma düşmemek için ince eleyip sık dokumalıyız. Adımlarımızı hesaplı atmalıyız; çapımıza göre hareket etmeliyiz.
Dergilerde esas mesele istikrarı sağlamaktır. Fakat ne yazık ki millet olarak bu hususta olumlu bir sicilimizin olduğu söylenemez. ‘Ülkemizde yüz seneden beri çıkan kaç dergi sayabilirsiniz?’ diye sorsak çok fazla isim sayamazsınız. Bu, acı bir gerçek olarak yüzümüze çarpar. Ömrü yüzyıllık dergiler, dünyada olsa da bizde bu daha düne kadar hayaldi. Bizde ömrü yüzyıla ulaşmış dergiler dendiğinde aklımıza hemen Türk Yurdu Dergisi gelir. Zira bu büyük şeref sadece Türk Yurdu’na aittir. Çok şükür ki Türk Yurdu Dergisi 100. yıl şeref sayısını Ocak 2011’de yayınladı. Bu, dergicilik sahasında çok önemli bir yayın gerçeğidir.
Bilindiği üzere Osmanlı Devletinde kültürel Türkçülüğün temelini Türk Derneği isimli kuruluş atmıştır. Türkçülüğün ilk mecmuası da Türk Derneği Mecmuası’dır. Bu dergi ne yazık ki sadece altı sayı çıkabilmiştir. Bu derginin kapanmasından sonra Türk Yurdu Dergisi doğmuştur. Bu dergi, harf inkılâbının yapıldığı 1928 yılına kadar Arap harfleriyle çıkmıştır. Bugün bu derginin son sayısında ‘642. Sayı’yazması dergicilik açısından büyük bir rekordur.
1911’den bu yana Türk Ocakları’nın desteğiyle yayın yapan Türk Yurdu, 100. yaşını anıt sayılarla kutluyor. Türk Yurdu, bu yıl içinde yayınlanacak her sayısını 100. yıl nedeniyle birer anıt sayı olarak çıkaracaktır. Bunlara dergi değil, ‘kitap dergi’ demek daha doğrudur.
Türk Yurdu’nun son dönemdeki künyesinde derginin sahibi olarak Türk Ocakları Basın, Yayın ve Eğitim Hizmetleri İşletmesi adına Galip Tamur’un ismi geçiyor. Genel Yayın Müdürü olarak Prof. Dr. M. Çağatay Özdemir, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak da Prof. Dr. Necmeddin Sefercioğlu görev yapıyor. Derginin yayın kurulunda “Yrd. Doç. Dr. Bahri Ata, Dr. İbrahim Atabey, Dr. Fahri Atasoy, Yrd. Doç. Dr. Levent Bayraktar, Ömer Bekeç, Prof. Dr. Ali Birinci, Nejat Çoğal, Galip Erdem, Dr. Süleyman Eryiğit, Yücel Hacaloğlu, Doç. Dr. Yunus Koç, Ömer Özcan, Yrd. Doç. Dr. Serdar Sağlam, Yrd. Doç. Dr. Eriman Topbaş, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri” gibi isimler yer alıyor. Görüldüğü gibi çok güçlü kalemler bunlar…
Türk Yurdu Dergisi, dergi olmanın ötesinde bir mekteptir. Bu mektepte yetişen vatan sevdalıları, kökü binlerle ifade edilen şanlı Türk tarihinin şerefli evlatları olmuşlar, milletimizin haysiyet mücadelesinde ön saflarda yürümüşlerdir. Onların kalemi şerefidir.
Türk Yurdu Dergisi okumak bir ayrıcalıktır. Bu dergi milletimizin ve memleketimizin tapusu hükmündedir. Bu dergiye her zaman ihtiyacımız vardır. Bu dergi düşerse bu memleket de neşriyat sahasında çok mühim bir kalesini kaybetmiş olur. Gelin dergimize sahip çıkalım.
Bu dergide yazmak büyük bir şereftir. Ben de bu şeref payesini taşıyan bir insan olarak son derece mutlu ve gururluyum. Yüzlerce dergide yazılarım çıkmış olsa da, bu dergilerin dışında, Türk Yurdu’nda yazımın yayınlanmış olması benim için apayrı bir onurdur. Zira bu derginin tek bir davası vardır. O da şanlı ay yıldızlı al bayrağı sonsuza dek gönderde tutmaktır. Yoksa bu dergi yazarlarının hiçbir şahsî çıkarı ve siyasî beklentisi yoktur; olsa da bu hiçbir zaman dergiye yansımaz. Türk Yurdu’na nice 100 yıllar diliyorum…