Beni ;
Benim O'nu sevdiğimden daha çok seven bir kalbin ayrıcalıklı olmasını zaman zaman hep istemiş ve benim istediğim kadar seninde arzulamanı beklemiştim.
Ardından geçen onca yıla rağmen alnındaki kırışıkların renginin
hiç değişmediğini görmek, ruhumu büyüledi...
Arada ki uzaklıkları inanılmaz bir çeviklikte aşarak hiç tanımadığım gizli bir
dünya kurdum.
Belki de seni aramamalıyım, sana bakmamalıyım, gözlerinin içine
kurşunlamamalıyım gözbebeklerimi (!)
Bütün bu hileli ketum savunmalar eğer ki sana duyduğum bu derin sevgidense,
neşesi kaçan dudaklarında ki o somurtkan anlamı yok etmek için ilelebet susarım…
Benden tek istediğin geçmişimse
eğer, al hepsi senin olsun...
Hepsi ve daha fazlası...
Geleceğimi de ardına katıp sus kesilmeyi, gözbebeklerimi idama yollamayı da
bilirim...
Bu sabah ettiğimiz küfür gibi konuşma anlatıyor aramızda ki uzaklığın fiziksel
ağırlığını...
Yalnız şunu iyi bil ki Michael ,
Sana karşı beslediğim zaaflar büyük bir değer vermenin boyun eğişleridir...
Sarf ettiğim cümlelerin şaşkınlığıyla bana duyduğun sevgiyi, modelini bir türlü
anımsayamadığım o siyah ayakkabılarınla çiğnedin...
Oysa böyle olmaması için, benden gitmemen, beni terk etmemen için ne
gerekiyorsa yapmaya hazırdım...
Söylesene Michael ;
Suç hissettiğim kuvvetli duygular da mı ,
Yoksa ;
Bunu sana aktarış yöntemim de mi?
Hangi kör nedene boyun eğdin söyle?
Beni mutluluğumun en gözümü kör ettiği anda kıstırdın bir zımbayla, uzun
düşlerimden kuşkulandığın anda...
Canım acıyor...
Ve ben beni acıtan her olay da yaptığım gibi, kaçmak istiyorum şehrin en
tanınmayan yanına...
Göz kapaklarım batışıyor...
O güzel ve şımarık kadınlara has sahte bir asaletin öfkesine sığınıyorum.
Farklı oluşuma, hasta oluşuma, son oluşuma lanet okuyorum (!)
Ve anlamıyorum...
Yüreğinde
bağışlanmak için ruhuma gereksinim duyan sırların mı var?
Fark edilmesini istemediğin
siyah duvarların mı?
Ah Michael...
Belki de
bildiklerimi sana anlatmam daha iyi oldu...
Hayatımı bir
hayaletin egemenliği altında sürüp gitmesini görmen...
Belli belirsiz,
anlaşılır ya da çözümsüz kelimeler kümesinin içine bıraktığım iç dünyamın
anahtarlarını, ellerine vermem çok iyi oldu...
Ruhumun en
derinlerinde gömülü olan,
Sakin havalar da
bile fark edilmeyen,
Tatlı bir acı
veren o eski heyecanları sana " fark ettirerek " yaşadığım için
seni kırdıysam, çok üzgünüm…
Lütfen beni
yokluğunla cezalandırma (!)
Sadece sevginin
biraz daha fazla artmasını istemiştim...
Beni daha da
fazla, daha da, daha da çok anlamanı istemiştim...
" GizLi ÖzNe
"