‘Öyle bir küsüp gidişin vardı ki...’


--------------------------------------------------------------------------------

 

 

/karaya vuran kum tanesi gözlerime düşerken
ve aklım yine bir milyon olmuşken düşlerimi düşünmekten.../

 

 

hey ! kırılgan çocuk
neden döndün, ölmek için?
neden döndün atıldığın oyuna?
mızıkçılığı bırak, yeter çocuk!
üzülme artık, istedikleri bir avuç nefret!
verme çocuk, verme neşeni!
baharı gördüm kirpiğinde
yeşert onu yepyeni bir hikayede…

 

aynı şarkıyı her dinlediğinde
başka renk gözyaşı döktün sen
başka dilde ağladın hıçkırarak
oysa ağıtların aynı ırkdandı onlarla
ve evrensel tek dildi ağlamak! ağladın!

 

hiç devrimci olamadın savaşırken
savunmaların hep bildik yöntemlerle oldu;
‘savunmasızca!’
ihtilaller düzenleyemedin
solcu olmadın eylemlerde
faşist olmadın inançlıyken
komünist de değildin özgürlüğü düşlerken
militan olmadın dağları özlerken
ahh ağırlığınca hasreti bile özümserken içinde...
taraf değildin! kimliğin de yoktu, sen sadece SEN’din işte!
ama gel gör ki çocuk; ANLATAMADIN kimselere bunu!
ve ANLAŞILAMAMAK en çok, içine dert oldu...

 

hep yol oldun yolculara
katık oldun ekmeği bölüşürken kardeşçe
ve neden sonra sorgucular dikildi hep ömrüne?
’hoşçakal’ derken mideni ağzına getirenler
iftiracılar ve zavallı kalp atışları
ki; acınmaya hep mahkum olacaklardı
kendi ağırlığının altında ezilenler!
’iğrenmek’se olası bir insan tepkisi olarak yavan kalacaktı yine!
kendi çapında eğlenirken sahte kimlikler!

 

göğsünde sakladığın şiirlerin
bir tek hecesi bile olamayacaklardı onlar
zira oyunlarda mızıkçılık yapan çocukların
gözyaşı kadar bile inandırıcı değildiler
öylesine caymıştın ki insanlardan;
isyan etmek ve baş kaldırmak için bile çok yorgundun…
bir ölüm yetecekti sana
bir ölüm anlıyordu amaçsız varlığını
/ s(iy)ahi bir ölüm! yahut ‘eflatun’/
o da yanlış anlıyordu, ki almıyordu koynuna!
ama ölmek yetmiyordu zaten çocuk
inan yaşamak daha zordu!

 

hadi gül şimdi çocuk!
yasa dışı afişler as duvarlarıma
riske at ömrüne düşen kaderimi
riske at özgür olmayan düşlerini
ve çıkar kınından c/esaretin ellerini
özgürlüğü avuçla bir mahkum gibi hevesli
avuçla kanata kanata, tırnaklarını geçir
önüne kat artık şu yalancı ve yabancı düzeni
gayret et çocuk, biraz gayret…
çık artık saklandığın karanlıktan
ve doğacak yeni güne, yeni umutlarla gülümse

geç kalma çocuk! geç kalma, bekleyeceğim seni…

 


fulya/mart2011

 

( Hey Çocuk başlıklı yazı Fulya Codal tarafından 10.03.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu