Bir elimde siyah topuklu ayakkabılarım, bir elimde bir şişe kırmızı şarap… Sokaklarda kâh yürüyorum kâh koşuyorum. Kırmızı rujum yanağıma bulaşmış ama hiç aldırmıyorum. Peşimden koşan bir adam var benimle birlikte. Arada sırada, başım çok döndüğünde, gelip beni tutuyor. Sarılmaya çalışıyor. O zaman onu itmeye başlıyorum hemen. Gitsin istemiyorum yine de. Hep yanımda olsun ama uzakta dursun. Evet, bu gece biraz –ama sadece biraz- dengesizim.
Sokaklarını doğru düzgün bilmediğim bu şehrin soluk alıp verişini duyabiliyorum bu gece. Hıçkırıklarını, iniltilerini, zevk çığlıklarını bile… Bu gece çok tanıdık her şey. Birden bire denize çıkıyor yolum. Bir yokuş iniyorum ve sola dönüyorum. Karşımda deniz… Sessiz sakin uzanıyor. İleride kumların üzerinde gitar çalıp şarkı söyleyen gençler var. Bir çift de sevişiyor yan taraflarında. Hepsi ateşin etrafına çevrelenmiş. Yanlarına gitmek istiyorum. Adam kolumu bırakmıyor bir türlü. Kendine doğru çekiyor beni hep. Uzaklaşmak istiyorum. O gençlerin yanına gitmek, onlarla birlikte şarkı söylemek istiyorum. İzin vermiyor bir türlü. Kulağıma bir şeyler fısıldıyor. Sevgi sözcükleri… Duymak istemiyorum hiç. Şarkı söylemek istiyorum ben.
Bir ara elinden kurtuluyorum. Koşmaya başlıyorum gençlere doğru. Yaklaştıkça yüzleri değişiyor. Hepsi birer birer değişiyor. Hepsi birden kurt adama dönüşüyor. Elimdeki şarap şişesi sepete dönüşüyor sonra. Ayakkabılarım kırmızı pelerinim. Koştukça ben, kurt adamların salyaları akmaya başlıyor.
-Gel… Gel!!!
Koşarak uzaklaşıyorum yanlarından. Kollarını uzatıyorlar arkamdan. Çığlığa dönüşüyor kelimeleri. Koşmaya devam ediyorum.
Sonra birden adam geliyor aklıma. Hala arkamda mı diye dönüp bakıyorum. O kadar yorulmuşum ki… Biraz da dinlenmeye ihtiyacım var.
Hala arkamda adam… Koşmaya devam ediyor. Elinde ayakkabılarım, şarap şişem, üzerinde siyah elbisem. Gözlerime inanamıyorum. Üzerimde hiçbir şey yok. Benim giysilerim onun üzerinde.
Çırılçıplağım…
26.02.2011
Elif Ayvaz