Saat : 03:33
Sen koş bu gece belki sabaha benden önce varırsın . Kapımı çal mesela , bağır ismimi söyle. En çok ismimi söylemeni özledim. Ya da bana taktığın takma isimlerden türeme sevgileri. Çok uzatıyorum bazen kendimde seni öyle uzuyorsun ki ömrümün her dakikasına yayılarak gidiyorsun . Geçiyor ömrüm ve kendimi çok yaşlı hissediyorum. Gülümsemeler bırakıyorum mavi şehrime. Yağmurlar yağdığında gözüm hep gökyüzünde uçan kuşlarda. Rüyalarımda eskisi gibi değil. Ölüm rüyalarımda dahi uzak kalıyor bana. Yakıştıramıyorsun hala , küçük görüyorsun. Göç etmek bu kadar mı zor sana.
Gene benim sokak arasındaki koşturmalarımdan ve çığırtkan sesimden bıktığını biliyorum. Aklımı örtemiyorum senden tarafa , akşam olduğunda perdelerimi çekip gözlerimi sana kapatamıyorum.
Zifiri ;
Ah ömrümün talan tarafı , özledim seni hem de çok. Saçlarını
taramayı özledim , göğsüne dayadığımda kafamı saçlarıma dokunan ellerini
özledim. Gözlerinden süzülen yaşların
kelebek ömrü kadar hayaller kurduğunu gördüğümde anladım.! Gözlerinde
hayallerini kısa tutuyordun. O kadar telaşlı ve heyecanlıydın ki korkularını
dahi saklayamıyordun. Titremeler sarıyordu o güzel ellerini , dokunduğunda
yatacak yeri dahi yoktu güneşin. Batıyordu bütün şehir ve ben sadece sana
hasret kalkıyordum . Güneşi görmüyordum gözlerimde “ zifiri “ aydınlıklar
doğuyordu günaydın dediğim kent’e
- Her Çocuk Deli Diyordu Senden Sonra Gördüğü Bu Siluete –
Büyüyordu ellerim , ayaklarım , bedenim. Sessizce artık kulağıma fısıldıyordu herkes büyüdün , yetişkin bir birey oldun diye. Oysa benim içimde hala bir çocuk koşturuyordu parklara , gözlerinde bir pamuk şeker satıcısı arıyor diğer ellerinde kumdan kaleler.
Ah.! Düşük yapmış hayallerimin gayrimeşru çocukları şimdi
herkes deli diyor size . Saçlarımda tozlar ve ben koşturuyordum aldırış etmeden
insanlığa. Biri sesleniyor arkamdan bak bak bak bak kocaman adam oldun diye…
Anlamadın amca ; kocaman adam olan bedenim ruhum hala geride kaldı o gittikten
sonra…
Sessizlik ;
Kirpiğimi yasladım hayallerine ve ne zaman batsan gözlerime
doğru bitiyor gece sessizce gözyaşlarımda. Odamı çok sade tutuyordum senden
sonra bazen ayaklarımı uzatıyorum duvara ve kitapların arasında sessizce seni
bitiriyorum. Yıldızlar hiçbir zaman ölüm dileklerimde kaymadı sana doğru. Hep
“Ay “ tuttu düşen hüznümü. Yastığıma hayaller
dolduruyordum ve yorgan altı düşlerim. Kapatıyordum perdelerimi yoksa sokaklara
taşıyordu gözlerimde taşıdığım senli düşlerim. Biliyordum bulamayacaktım hiçbir
köşede seni ama benimkisi umut etmekti. Ekmeksiz bir gecede karnımı seninle
doyurmaktı. Benimkisi kendime yaptığım en güzel işkenceydi. Sessizce seni
dinlemek , sessizce kendimden seni çıkartmak , sessizce bana gel … \ Hiç
konuştuğunu görmedim uzun zamandır. Sessizce bekle ölmemi…
Kırık Düşlerden Sızan İhanetlerim
Arsız bir yağmur bu bana öğrettiğin kaybedişlerin. Başlamıştım seninle
kaybetmeye ve öyle devam ediyordu. İyi oyuncular ya hep kazanıyordu ya da hep
kaybediyordu. İşte günlerden bilmediğim bir gün bir kız yürüyordu ve gözlerim
ona doğru ulaştığında … Aşk’a söz hakkı tanımak gerekti iç dünyamda. Koşuyordu
bir çocuk ellerinde papatyalar ve her seferinde seviyorum çıkartabiliyordu
yaprakları hemde hiç koparmadan . Seviyordu günaydın demesini ve gece biterken
iyi uyu derdi. Çocuk koştu yastığı düşmüş kıza doğru ve başını düzeltti .
Gözlerine dokunduğunda anladı , bir tene yapılacak en büyük hakaretti tenine
dokunup gözlerini kaçırmak…
Zaman kanayan dizlerimden akarken , az biraz sancısı vardı avuç içindeki
kaderimin. Koşuyordu bir kız yıkarak kitaplarımı yazacak hiç bir şey
bırakmayacaktı .Sonunda başardı sade bir sessizlikten sonra bana kendime dair
bir deneme bıraktı…
Anlamsız ;
Şuursuzca ;
Kaybolmaktır ;