“Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları” arasında çıkan kitaplardan biri de “Halı Manileri”[1] adlı eserdir. Aynı seride çıkan “Tarihi Kayseri’de Kadın’ın Adı”[2] kitabımızda “Kadının Sosyo-ekonmik Durumu”nu incelerken, halı manilerinden hareketle bir durum değerlendirmesi yapmak isterdik ancak malzeme elimizde değildi. Bu yüzden konuyu şimdi ele alıyoruz.
Halı manileri toplumumuzun geçmişi hakkında çok şey söylemektedir. Bunları uçup derleyerek sözlü kültürden yazılı kültüre geçiren, kaybolup gitmesini önleyen yazara teşekkür ediyoruz. Manilerin söylediği çok şeyi ilgili kişilere bırakarak, “kadın/kızlarımızın sosyal ve ticari hayattaki yerini tesbit” açısından manilere bir göz atıyoruz.
İnsanın temel güdülerden biri “ihtiyaç” güdüsüdür. Halı, bir ev eşyası olarak, ihtiyaçtır. Üstelik hayvancılıktan tarıma, tarımdan sanayi toplumuna geçilen ülkemizde temel bir ihtiyaçtır.
- “Kışın açar sereriz / Yazın toplar düreriz / şu halılar olmasa / Acaba biz neyleriz?”
Meslek ve geçim kaynağı haline gelmiştir. - “Adımı sorarsan Ali/ Mesleğimiz hep halı/ Evlenecek kızlarımız / Dokuyor bütün halı” “Ekmeğimiz halımız / Gaderimiz halimiz” diyecek kadar kadınlarla özdeşleşmiştir; işgücü kaynağı da kadın ve kızlarımızdır.
—Ben bir halı dokuyom/ Parasını el alır/ Halıdan hanım oldum/ Dışa çıksam yel alır
Bu köylüyü sel keser/ Bünyan’da hep yel eser/ Kayseri’nin kızları /Ayda bir halı keser”
Evlenecek kızların çeyizlerinde “olmazsa olmaz”lardan biridir. Çeyizin alınması için de sermayedir. Bu yüzden kızlar halı dokumalıdır.
- “Kirkit aldım elime / Geçtim ıstar önüne / İlmik ilmik dokurum / Özenle çeyizime
Masa üstünde pekmez / Bu pekmez bize yetmez / Bünyan’ın kızları /Halısız gelin gitmez
Şu gönül yarasına / Modelin karasına / Babam çeyiz düzüyor / Halının parasına
Halı dibinde nacak /Nacaklar bilenecek / Ha kızlar halı çıksın /Düğününüz olacak”
Halı dokuma, kız istemede bir ölçek halini almış, kızların “pahalı” hale gelmesine sebep olmuştur.
- “Bülbül gibi şakırlar / Kirkitleri takırdar / İstemeye gidenler / Halısına bakarlar
Daraldım öleceğim/ Arayıp bulacağım / Halı dokuyan kızların / Birini alacağım
Halı dokurum halı/ Niye çıkmaz yukarı / Bu halılar çıkalı / şimdi kızlar pahalı
Halının arkasından/ Asıldım tokasından / Oğlanlar evlenmiyor / yüz binin korkusundan
Masa üstünde kaymak/ Yiyelim parmak parmak/ Yiğidin kârı değil / Halı dokuyan almak”
Para kazanmanın daha çok erkeğe ait olduğu bir toplumda halı dokuma, dokuyan kadın/ kıza harçlık ve ailesine bir gelir sağlamaktadır.
- “Çakalız’da evimiz /Para vermez erimiz / Eğer halı olmazsa /Ne olacak halimiz
Bıçağım atacağım/ Halımı satacağım / Kardaş haçlık istemiş / Ona para savacağım
Tarağı vura vura / Kalkmaz oldu kollarım / Halıcı para ver de / Yâre harçlık yollayım
Halı dokurum halı/ Bitmiyor Türk’ün malı / Halı çıktı çıkalı /Kesemiz para dolu
Halı başına durdum /Tarağı sık sık vurdum/ Oğlum okusun diye /Gece gündüz oturdum"
Para kazanan kadın/kızın durumu erkeklerin hoşuna gitmektedir. Ancak bu durum bazen kızların aleyhine dönüşmekte; gelin olmalarına engel teşkil etmektedir. En çok sızlanma da burada hissedilmektedir.
- “Kar yağıyor yağıyor / Muhtarın tarlasına / Babalar güveniyor / Halının parasına
Çividiler yetmiyor/ şu halılar bitmiyor /Bu halılar çıkalı /Kızlar gelin gitmiyor
Enli kenar dar kenar/ Boyu boyuma uyar /Olmaz olsun bu halı /Kızları evde koyar
Enli kenar dar kenar/ Yanar yüreğim yanar/Bu iş böyle giderse/ Bu yıl da kaldık bekâr
Halı dokur artmıyor /Gavur malı bitmiyor / Bu halının yüzünden/ Gavur babam satmıyor”
Halı dokumak, kolay gözükse de, zor iştir.
- “Cam cama eklenir mi/ Cam yanı beklenir mi / Çıkmaz olsun bu halı / Başı hep beklenir mi?
Halının ilmekleri / Dar geliyor dar / Halı dokumam anne / Vallahi zor geliyor
Verilen para, hiç bir zaman için “el emeği göz nuru”nun karşılığı değildir.
- “Dokudum halı bitti /Halı bin yüzü tuttu / Götür usta halını / Bir elbise zor etti
Halı dokudum bitti /Babam aldattı gitti / Bir altın bekler iken / Bir entare zor etti
Sahanda vardır pekmez/ Bu halı tövbe bitmez / Halıların parası /İsteğime yetişmez
Halı dokumak zor iştir; öyle ki dokuyanı hasta eder.
- “Halı dokurum halı /Bitmiyor gavur malı / Halı icad olalı / Kızların benzi sarı
Alıcımız gelmedi / Önünde bel kalmadı / Bu halının yüzünden / Elimde hal kalmadı
İnce halı dokurum / Löküzü yaka yaka /Gözümde fer almadı / Modele baka baka
Adana asmasıyım/ Nazilli basmasıyım / Anne doktor getirme / Ben halı hastasıyım”
Halı dokuyan kadın/kıza çok ciddi haksızlıklar yapılmaktadır. Bu haksızlık kızın babası tarafından gerçekleştirilmektedir.
- “Manileri söylerim/ Şu gönlümü eylerim / Babam halı dokutur/ Yaşım küçük neylerim
Halıya vurdum atkı/ Paramı babam aldı/ Düşünmeden emeği/ Halıyı ucuz sattı
Enli kenar çırası / Elim bıçak yarası / Babam param alıyor/ haram olsun parası
Halı dokurum bitti/ Babam aldattı gitti/ Bilezik umuyordum / Entariyi zor etti
Halının başı yattı/ Kızların benzi attı / Babamdan altın umdum / Bir küpe zor yaptı”
Bazen bu haksızlık kadının kocası tarafından yapılmaktadır. Bırakın çoluk çocuğa harcamayı, keyfi davranmaktadır.
- “Halı dokurum artmaz/ Kocamın borcu bitmez/ Bin yıl halı dokusam/ Kumar borcuna yetmez” “Gözüm model karası/ Elim ilmek yarası/ Yar kumara verdiği/ Benim halı parası
Bu haksızlık bazen de halıcı tarafından yapılmaktadır.
- “Halı dokurum kara / Ellerim oldu yara / Ah şu gâvur halıcı / Bana vermiyor para
Halıcılar onmasın/ karnı ekmeğe doymasın/ Bu halıyı çıkartan / Cennet yüzü görmesin
Çivididen dik olmaz/ Gönder gelsin karayı / böyle halıcı olmaz / Say elime parayı"
Sonuçta haksızlık mutlaka erkekler tarafından yapılmaktadır.
- “Halıcı halı çizer/ Kirkit kolunu üzer / Zamanın erkekleri /Öyle kahvede gezer
Halının anahtarı/ Üstünde noktaları/ Kız-gelin halı dokur /Zıkkım yesin kocaları
Halımın başı yarnak / Tatlıdır para almak / Pek mi zoruna gitti / Bir kilo şeker almak"
Halı dokumaktan kurtulmanın yolları aranır. Bazen kaytarma yöntemi denenir bazen de kesin çözüm aranır; sonuçta bir çelişki yaşanır.
- “Halı başına oturduk/ Mani türkü okuduk / Halımız bitsin diye / Sıra gevşek dokuduk
Halımız da yedi yüz/ Gitti bahar geldi güz/ Rica ederim halıcı/ Modelini seyrek düz
Dam başında pıtırak/ Gelin kızlar oturak/ şu halının yüzünden/ Gelin olup kurtulak
Halıcıyım halıcı/ Bu dert beni alıcı /Halı dokutmayana / varıcıyım varıcı"
Bir başka kurtuluş yolu da halı dokumayı öğrenmemek veya okuyup kurtulmaktır.
- “Halıları getirin/ Kızlar bellesin diye / Kızlar halı bellemez /Halı dokunmaz diye
Yar gelir basa basa / Kollarım yoruluyor/ Okumuş hamarat kız/ Halıdan kurtuluyor
Hanım halı dokuyor/Kızı kitap okuyor/ Aman evladım aman/ İyi oku ha diyor"
Ailede halı dokumayana yaptırım uygulanmaktadır.
- “Halı dokudum beyaz/ Annem ediyor çok naz/ Halı dokumam dedim/ Çorbamı koymuşlar az
Halı dibinde testi/ Bıçak elimi kesti/ Ben dokumam deyince/ Anam babam hep küstü
Karyolanın demiri/ Senden aldım emiri / Halı dokumam dedim/ Yine yedim demiri”
Halı, geçim kaynağıdır ama olaylar kadın/kızların aleyhine gelişmektedir. Çaresiz kalındığında beddua edilmektedir. Ancak o kişi yakını olduğundan, psikolojideki “yansıtma” yoluyla halıcı hedef olmaktadır.
- “Halı halıya beşe /Halıların dört köşe/ Halı icad edenin/ Başına bomba düşe”
Halı manileriyle halı arasında bir benzerlik vardır. Halı iplerinin getirilip tezgâhın hazır kurulduğu gibi, maninin ilk iki mısraı da hazır vaziyettedir. Halının ilmek ilmek dokunduğu gibi, maniler de kelime kelime okunur. Manilerin de söylemek istediği 3,4. mısralardadır.
İkisini de aynı anda başaran, kadındır. Modelin uygun düşmesi gibi kelimeler de iyi dizilmelidir. Verilen mesaj, içtendir. Bu yüzden halı manilerinde söylenen sözlerin sade ve içten olduğuna; kadın/kızlarımızın duygularını katıksız aktardığına inanıyoruz.[3]
[1] Parlak, Mustafa, Halı Manileri, Kayseri, 2005
[2] Işık, Mustafa, Tarihi Kayseri’de Kadın’ın Adı ,Kayseri, 2005
[3] Bu makale 20.07.05 tarihinde, Kayseri-Hâkimiyet–2000 Gazetesinde yayınlanmıştır.