1 Çağdaş İnsanın Sıkıntısı
B.

ÇAĞDAŞ İNSANIN SIKINTISI



Toplumumuzda yaşanan en önemli kriz bence cehalettir . Özellikle dini konularda ( ki bu konular insan yaşamında temel unsurlar olmasına rağmen ) insanlar çok kez “ Bana göre …” fetvasının ardına sığınırlar .

Halbuki insan yaşamında “Bana göre …” yoktur ; “ Kur’an’a göre …” vardır . İnsanı yaratan Allah , insana verdiği en güzel nimet olan aklı kullanmasını öğütler . Akılda kıstas Yaratıcı’nın emrettiği yoldur . Bu yol “sırat-ı müstakim” olarak nitelendirilir ,aynı bir otoban gibi ..

Ama insanlar akıllarını kullanırken “ Bana göre …” demeye başlayınca yollar çoğalır , istikametler değişir . İnsan yaşamındaki tüm yollar bir örümcek ağına dönüşse de sonunda bir bitiş noktasında (ölüm istasyonunda) buluşur .
Makineyi yapan mühendis onun kullanma ve bakım talimatlarını da ambalajın içine yerleştirmiştir . İnsan denilen mükemmel yapının yaşam reçetesi de onu yaratan tarafından düzenlendi . Bu Kitap insanların mutluluk talimatıdır . “ Ben ancak muallim olarak gönderildim” diyen örnek bir Büyükelçi tarafından bizzat yaşanarak , anlatılarak insanlara öğretilmiştir .

İnsanlık tarihinde öyle dönemler yaşandı ki öğretmenlere öğretmen lazım oldu . Ataların maymun , insanın et,kemik , hayatın ev,kadın,araba ,para olduğu anlatıldı .

Tükürükteki ‘pityalin’ mayası belletildi ama yere tükürmenin çirkin ve zararlı olduğu öğretilmedi . Fizik,kimya , matematik öğretildi , oturup , kalkma , konuşma usulü anlatılmadı . Sırtlarında kitap taşıyan diplomalı cahiller türetildi . Tahsil bilgisizliği aldı ama cehalet baki kaldı .
“ Öğretmenler ! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır “ dendi .
Gerçek Başöğretmeni nesillerimize tanıtacak öğretmenler yetiştirilemedi .

Tanımak ve tanıtmak ; sevişmenin ilk adımıydı . Değil adım atmak yollar perdelendi .

İstanbul Kanlıca’da oturan bir Müslüman anlattı :

“ Emekli Hava Generali bir arkadaşım var . Sohbet arasında dert yandı “ Her şeyim var , evim , arabam , eşim , çocuklarım , torunlarım ,yazlığım ,kışlığım … Devletin verdiği emekli maaşı yetip artıyor fakat içimde müthiş bir sıkıntı var atamıyorum . “
“ Paşam, dedim ; bunun çaresi var . “
Merakla “ Nedir ? “ dedi .
“ Bunun çaresi namaz kılmaktır .” der demez , lafı ağzıma tıkadı .
“ Aaaa ! Sen şimdi kalktın eski kafaya gittin ! Olmadı ! “
“ Paşam ,dedim ; bu işte bir zorluk yok . Üç gün yapalım , beğenmezsen bırak ; bir şey kaybedecek değilsin …”
“ Pekala ; bir deneyelim .” dedi .
Üç gün birlikte abdest aldık ; Boğaz’ın kıyısında çınar ağaçlarının gölgesindeki iskele camiinde namazlara devam ettik .
Sonra günleri aylar takip etti . Çoktandır görüşememiştik . Karşılaştığımızda gözleri huzur ve sevgi doluydu .
“ Rıfat’cığım, dedi ; sabah namazından sonra evlerin damlarındaki kiremitlerin dizilişini , dizenin ustalığını seyrediyorum . Ağaçlar , kuşların cıvıltıları , sabahın sessizliği , her şey bana sonsuz zevk veriyor . Allah’a şükrediyorum . Namaza başladıktan sonra dünyayı daha çok sevmeye başladım . “

Öğretmenin meselesi sevdirmek , tanıtmak olmalıdır .
Güzeli tanıyan , sever .
Seven , sevdiğinin peşinden gider .
Mutluluğa giden yolda , bir eğitim ve bir nasip meselesidir bu …
( Çağdaş İnsanın Sıkıntısı başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 25.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.