YAŞLI AĞAÇ
Görünüp görünmemek arası bir yaşlı ağaç
Götürüyor beni dallanmış zamanlarına
Ayaklarımdan kavrayıp gözlerimi çürüterek
Suları kurutan bakışlarımın düştüğü bir deniz olan
İki ırmak arası toz bulanık öte yandan durgun nehir
O nedendi bilinmez bekleyişteki yorgun bir ağaç
Hep terkedilmişliğin ardındaki hüznün çamuru
İçine battığım dönüp dolaşırken…
Yarama indikçe rüzgârın kamçıları tazelendi
Eğil de bak gün ışığı yalnızca bir gölge var
Su yatağında kalmış yalnız yaşlı ağaç…
Kendi etini gagalar aç ve susuz kuşlar
Güneş olsa bile susuz ve bitkin yaşlı ağaç
Birleşen iki ırmağın kalın çamur altındaydı
Baykuş sürüsü gece davullarını çalar dallarında
Yönün eskidir bir öykü önünde durmaya gelmez
Kesilen bir ağacın gövdesinden ağlayan dallar
Hışıltıyla sesini yükselten ve koşuşan yapraklar
Balta uzandı yaşlı ağaca çiçekler feryat eti bu zamana…
Kadriye YAPICI
08.05.2011