ISMARLAMA ADALET…
AKP iktidarı boyunca varmış gibi bir yaşam ve yönetim standardı sundu. Bu standart, ümit le yaşayan milletin beklenti sebebi oldu.
İşsizlik had safhada ama siyasal ve ekonomik beklenti ümidi ile herkes kaderine razı gibi beklentilerini frenleyerek,bekliyor
Kişi başına düşen gelir, matematik olarak 10,000 USD diyorlar ama cevremizde yer alan insanların %80 i 500 TL aylık gelirle geçim sağlamaya calışıyor. 16.000 aile 300 milyar ın paylaşımını yaparken,16 milyon fakirlik sınırı altındaki aile, 53 milyarın (tüm sosyal yardımlar dahil) hakça paylaşıyor.İşsiz yığınlara bakınca bu adamlar, kaderine razı bir şekilde haline şükrediyor
Enflasyon %7 seviyelerinde deniyor, ama isterse %0 olsun alışveriş yeteneği, olmadıktan sonra neye yarar? Ondan sonra da, şehrin renkli ve zengin simalarını uhdeleri ile fantastik , oyuncak reklamlar ile tüketimi arttırarark,üretimi değil ithalata dayalı tüketimi arttırmaya çabala....
Yine mevcut hükümet,hayvancılığı destekliyor gibi davranmaya devam ediyor. Hayvancı, 35 tl ye aldığı yem çuvalı ile 3 gün sarıkızı beslemeye calışıyor. Sarıkızdan aldığı 3 günlük
Emekli desen dilenecek hale düşürüldü. Asgari 25 yıl ve gençliğini verdiği devlet her aşamada peşin peşin kestiği stopaj ve pirimlere ragmen 25 kuruş zamla hükümet zam yapmış gibi davranıyor. İlaç paralarına ön ödeme şeklinde emekliden alınan paralar işin cabası dır.Adam ek iş yapmaya çalışssa %15 kesinti ile serbest piyasa ekonomisine aykırı uygulamalarla maaşı törpüleniyor
Ögrenciler den en rahatı kayıt sırasında alınan paralar ,kömür paralarını saymazsanız ilk ögretim ögrencileri,hükümet gerçekten destekli olarak kitapları bunlara ücretsiz dağıtıyor . 6.7.ve 8. sınıfa geçenler egitim programlarındaki yapbozlarla SBS tipi sınav ve sınav protoıpleri ile hayatı 4 şıkka ayırıp,cocukluklarını yaşayamadan dersanelerin önüne yem olarak atılıyor. Üniversitelinin hali içler acısı , cocuklarının kimisi garsonluk yapıyor kimisi anketörlükle okumaya çalışıyor.Yurtlar için oluşturulan kurum tam işlevsel değil.Barınacak yer problemi her tarafta var. Ev sahipleri örgencileri tüylü kaz gibi görmekte. Yardım paraları ile ayakta kaldığı sanılan DEV SEKTÖR,istismarcların kucaklarına bırakılan ögrenciler.Yada Kalacak yeri olmadığı için evlerine dönmek zorunda kalarak okuma hakkından vazgeçenler bu kinlerini yaşamın kalan kısmında toplumdan bir şekilde cıkaracaktır. Harçlar almış başını gidiyor,kredi yurtlar kurumunun verdiği burs simit çay parası.Gel de oku. Hükümet eğitimi destekliyor gibi davranmaya devam ediyor. Ögretim görevlisi olmayan tabela üniversiteleri ile ölü görmemiş tıbbıye örgencileri tüm milleti üniversite mezunu işsiz yıgınllarla yanıltmaya, devam ediyor.
Sanayicinin hali esnaftan berbat .Her küçük bir büyüğü taşır misali aldığını ödeyemeyen esnaf ,sanayici zora soktu. Enerji üretim bedelleri olagan üstü arttı. SGK pirim ve ödemeleri yıkım düzeyinde vergiler desen devlet sanki fabrikaya ortak .Açarken hiçbir desteği olmayan hükümet alamadığına ,cezalandırmayı karşı tarafı bitirircesine yazıyor. Hammadde fiyatları yerinde saysa ne olacak para bir yana mal bir yana bu şekilde ticaret mi yapılır?Güven ortadan kalkmış,sağ gözün sol göze faydası yok. Nakiti olan adamın, zaten ticaret yaspmasına gerek yok ki.Altın ve hissede durarak nakitine nakit katmak işten bile değil. Yıllara dayalı olarak oluşturulmuş ve bir kaç ömürün sığdığı fabrikalar ,markalar banka ve kredi kuruluşlarına peş keş çekiliyor. Bankalar temerrüde düşürdüğü borçluyu hemen takibe geçmeden normal faizin 2 katı tutarındaki temerrüd faizini uyguluyor.Borçlar Kanunu madde 84 diye bir uygulama ile yapılan tüm ödemeleri öncelikle faizden düşmektedir.Bu durumda milletin daha cok haksızlığa ugramasına sebep olmakta,uzun vadeli kredi çeken bir şahsın borcu bir defada kapamak istemesi durumunda yapılan ödemelerin tümünün faize sayılarak haksızlığın boyutlarını büyütmektedir. Kredi kart ilişkisi resmen milletin iki el ve kolunu baglayarak yabancı finans kurluşlarına TÜRK ün kurban edilmesi sağlanmaktadır.Yuzyıllık markalaşmış firmalar batıyor.Hükümet sanayi destekliyormuşcasına davranıyor. İşsizlik %12 olmuş üretim yerinde sayıyor. İthalat ihracaat makası olaganüstü artmış..
Tüm bunların karşısında sadece Memur,tarihinin en kıral dönemini yaşıyor. Hele polisler,2,000 TL ye yaklaşan maaşı ile AKP nin gözbebeği.Yeni başlayan polisin maaşı göz alıcı . Memur 1950 li -60 lı yıllardaki garantili döneminİ yaşıyor. Ev kiralarken evlenirken şu anda önde, serbest piyasaya göre önde gidiyor.Ama ögrencisi olan hele başka şehirde okutmak zorunda olanın hali içler acısı.ister polis, ister ögretmen olsun. Her örgenci bir asgari ücret oranında masraf demek . İster memur ister serbest meslek olsun ögrenci veliler i tarumar olmuş vaziyetteler. Memurdan yana gibi davranan hükümetin tek yaptığı 4B 4 C kapsamındaki sözleşmeli personeli kadroya almasıdır. Bunun dışında temmuz ocak döneminde tüm mmeur sendikalrının ümiğini zaten sıkmıştı.
Özelleştirilen kurum ve kuruluş calışanları perişan lar. Kimisi kurum değiştirmek zorunda kalmış yeni kurumunda işe çevreye ve personele alışmaya çalışırken iç dünyası kararmış,diğer bir kısmı yüksek tazminat bedeline kanarak işsiz kalmayı göze almış ve varolma mücadelesi sürdürüyor. Özellştirilecek kurum işçileri TEKEL işçileri gibi olanlar hak ararken bela sahibi olup,biber gazı eşiliğinde hem sıhhatlerinden hemde işlerinden olma kaygısı taşıyorlar.Hükümet kendini özelleştirme uzmanı gibi gösterirjken CC(canım cumhuriyetin)yok yıllarında, yoklukla kurulmuş değerleri, yok pahasına satılıp, yerine yenisi konulmayarak, çalışanlarının canı cehenneme deniyor.İyi gibi hükümetin davranışı burada toplumsal yanılgıyı arttırmadan başka bir işe yaramıyor.
Tekel işçilerinin Ankara daki gösterilerini TV den haber edilirken polisin dehşetengiz müdahelesi herkesimi hayretler içerisinde bıraktı.
Yapılan eylem, öz olarak içeriği, özelleştirmeye karşı TEKEL işçileri,işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalarak 3 gündür eylem yapması idi..Asgari ücretle çalışan en az iki çocuğu olup onları okutma derdinde olan insan lar dan ibaret gösterici topluluğu. Sanki polis karşısında suç örgütü üyeleri varmış gibi acımasızca insancıklara saldırdılar.
Oysa bunlar,sadece AKP lilerin sık sık şekli olarak dile getirdikleri demokrasi ile ilgili olarak,iş kaygısı ile demokratik tavırlarını ortaya koymuşlardı.
Aynı İç işleri bakanlığa bağlı Muş polisi,tesadüfen aynı günde terör eylemi niteliğindeki isyanda ortada yoktu. Tek kişi dükkanını açmış ekmeğinin derdinde,ödemesi mi var.? Kimse bilmiyor. Camı cercevesi indirilmiş canını kurtaracak ortada polis yok. Bu ne perhiz bu ne lahana tursusu ? Aslında bu tabiî ki polisin sorumluluğu değil. Yürütmeyi temsil eden siyasi irade bir taraf ta’’ tazıya tut ‘’derken diğer taraftan ‘’tavşana kac’’ diyerek iki yüzlü politika üretmektedir. Tutuklanan DTP lilleri ellerine kelepçe taktı diye polise ,soruşturma acarsan olacağı bu. Doğu da emniyet görev yapamaz.
Doğu ya demokrasi,derken batıya despotca yönetim diyorlar. Urfa ,Van gibi doğu vilayetlerine, tur düzenleyenlerin anlatımına göre nufus tabelasını geçtiğin andan itibaren ortada ne polis ne jandarma trafik kontrol noktası var.
Tekel işçilerin gösterisi gayrimeşru ,örgüt baglantısı var diyelim,oraya gelen meclis üyelerinin de hiçbir saygınlığı yok. Polis onlara da terörist muamelesi yaparak millet iradesini hiç saymıştır. Tabi ki polisi müdürü emir vermese polis bir şey yapmaz. Polis müdürü de bir yerlere güvenip, oradan talimat almasa,o emri vermez. Bu durumda oradaki siyasiler, görevli amirlerin hepsinin notunu almalı dır ki yarın Yüksekova da Pervari de can siparane görev yapacak bu tarz arkadaşlara ihtiyac var deyip yarın iktidar olduklarında bu notlarına bakabilsinler. Nasıl olsa bu hükümet ilelebet gitmeyecek
Demokrasi varsa bu hükümetin reçetesi ni de bu millet yazacaktır. Kışın ortasında ekmek derdine düşmüş tekel işcisi, açıkta gezen fen fakültesi mezunları,iş bulamayan ziraat mühendisleri ,ilaç şirketlerine peşkeş cekilen eczacılar,yüksek harc bedelleri altında ezilen mazlum üniversite örgencileri,teröre şehit vermiş gazi olmuş aile efradı bu hükümetin SANCISINI giderecektir.
Hükümet kendi dayanagını teşkil eden,partisinin tüm icra organlarına siyaset yaptığı için DTP ye bile sempati ile baktığını gizleyebilecek KÜRT kökenli vekil ve parti yöneticileri ne teslim etmiştir. Eğer bu parti ,bir kısım doğu ve güney doğu oyları ile tekraren iktidar olacağı kaygısını taşıyorsa olsun da görelim bakalım derler.
Yoksa Kömür torbasının içine altın koyup dağıtacak ,bu milletin ayranı kabardı mı o kömürü dağıtanın başından boca eder,sonrada cuvalı da kafasına geçirip sırtını tepikler.
AKP,Parti organlarını oluştururken yasal zorunlu unsurların yanında demokratik hakem heyeti gibi sulh yolu ile de çözüm üretecek organlar oluşturmuşlardır. Yine toplumu oluşturan katmanlardan gençleri bir kol olarak uzatırken ,gençliğin karşıtı yaşlılar için de ayrı bir kol uzatmışlardır. Bunun yanında hem genç hem yaşlı olabilecek ama özürlü olanlarıda ayrı bir katman olarak öngörmüş ve onları da kucaklamışlardır. Sivil insiyatif oluşturacak şekilde AKİM diye iletim merkezi oluşturulmuş ve herkesi bu kadroya dahile caprarak dinamizmi sağlamışladır.
Tüm bunlar partinin yasal organizması içinde yer alırken,partili bilinci taşımakla birlikte yasal veya pratik zorunluluklar sebebi ile partiye üye olamayanlar ve ya toplumsal kabullenirliği daha fazla gösterecek şekilde sivil toplum örgütleri şeklinde örgütlenenler yada doğrudan baglantısı olmamakla beraber kamuoyu oluşturma cabalarının doğal aleti ticari örgütlenme şeklindeki basın ve medya kuruluşları yine herhangi bir tüzel kişiliği olmamakla beraber mütedeyyin insanların oluşturdukları bir kısım dini cemaat ve tarikatlar bu organizmanın görünmeyen etkili unusurlarıdır. Mesela yurt dışı sermaye faaliyetlerini organize eden bir derneği oluşturup buna devlet imtiyazlarını kısmen tanırsanız toplum ve devlet menfaatlarını gerektirdiği için kimsenin sesi cıkmaz. Ama bu yapı Sibirya dan Güen Afrikaya kadar uzanan bir çizgide eğitim sağlık gibİ bir kısım ticari faaliyetleri organize ederek sadece kendi yandaşlarına nemalandıracak şekilde devletin egemenlik haklarını kulannırsanız. O zaman 1 minute derler. Yine Ankara da AKP ni bir kısım bayraklarının asılıp toplanmasında dahi birkaç emniyet görevlisinin yer aldığı vakıa olarak sabittir.
Siyasi iktidarda bulunanların ELİNDE BİR TAKIM GÜÇLER hukuken gözetilerek,KAMU YARARI YADA KAMU GÜCÜ ŞEKLİNDE BULUNDURULUR. Tüm hukuk sistemlerinde görev ve yetki sorumluluğu dahilinde bir kısım kanuni imtiyazlar tanımıştır. SİZ BUNLARI SADECE KAMU YARARI GÖZETEREK, görev ve yetki sınırları dahilinde kullanabilirsiniz. AKSİ KULLANIMLAR HERZAMAN İÇİN KÖTÜ NİYETİ, HUKUKİ OLARAK İFADE EDER.BUNUN YANINDA CEZA HUKUKU ANLAMINDA İSE bu tür davranışlar SUÇ TEŞKİL EDER. Bu eylemleri ne kamu yararı nede devlet millet menfaatı olarak değerlendirirsiniz.
Organik yapıda icrai işler olur,idari işler olur,ar-ge ye yönelik işler olur. İcrai işler bir organizmanın içe ve dışa yönelik tüm iş ve işlemlerini ifade eder. Bu sebeple en önemli organdır. Diğer organları dahi belirleme yetkisi bu önemi dahada arttırır . İdari işler organizmanın içşleyişi ile ilgili iş ve işlemlerin ifade ederken Ar-ge organizmanın gelişimi ile igili iş ve işlemleri ifade eder. AKP de icrai işler kısmında partinin yöneimi dış temsili gibi konularla hükümet olduğu için oluşturduğu bakanlar kurulunda kürt Kürtçü kökenli ve kürt hareketin sempati ile bakacak asgari müştertekleri mütedeyyin olan gürcü veya mensubiyet şuur olmamış büyülk şehir yetişmiş sadece çekirdek aile ve komşularını tanıyarak çoculuklarını geçirmiş kişilerden oluşturarak kolay evet diyecek insanları ve kendilerine dikte edilenleri uygulayacak tiplemeleri BAKAN yapmış,geri plana çektiği asıl oyuncuları parti ve hükümet siyasetini belirlemede kullanacak şekilde planlamıştır. Yörük Türkmen Çepni gibi hiçbir unsuıra parti organizmasının etkin yerlerinde yer vermeyerek .Yapı aslında demokratik gibi görünsede içselleştirilerek illimünati benzeri yönetim şekli oluşturulmuştur. Doğu ve güney doğunun bir kısım vilayetlerinde etnisite belirleyici olarak partiye yönelim sağlanırken ,iç anadaolu Karadeniz bölgesinde insanların akaid meselerini kullanarak tüm yanlışlıklarını kamufle ederek varlığını sürdürmeye calışmaktadır.
İçler acısı bir ortamda her kes varlık mücadelesi veririken HUKUK a ne oluyor diye bakınca insanın ağlayası geliyor. Pişmanlık yasası kapsamında getirilen teröristler –kendilerine özenle barış gurubu diyorlar-kahramanlar gibi karşılanıyor. DTP bunu siyasi parti olarak yandaşlarına mesaj vermek için şova dönüştürdü. Ama köy baskınındaki bebegi tam alnından vuran da bu gelen terörstlerin içinde var mı acaba. Yada yatagından kaldırılıp duvara düzülüp şehit ögetmeleri öldüren de bu konvoyda varmı idi.
Peki helikopterle hakim ve savcının getirilmesine ne demeli ?orada yeni bir mahkeme oluşturulup yargılama yapılması ve şahısların lüks ciplerl gelirken kapıda daki güvenlik güçlerince derdest edilmemeleri ne ne demeli ? Koca koca profösörleri bu güvenlikçiler kelepçelemediler mi?
Varmış gibi DEMOKRASİ, bu hükümette devam ediyor. Dini yaşam tarzı gibi hayat var ama 5 yıldızlı otellerde iftar var,lüks jiplerde seyahat var pier cardin konfeksiyon var.vakko eşarplar var? Oh ne ala ..
Tarihte,Kalenderi mezhebi vardı .Bunların inanışına göre ibadetin dahi gösterişi olmaz. Yapılan her şey Allah rızası içindir. İbadet dahi gösterişe bırakıldı mı, başkalarına fiyaka olsun ,gibi sonuçların dogmasına engel olmak için kalenderiler ibadetlerini dahi gizli yapmışlar ve kendilerini herhangi bire camia yada cemaate mensup göstermemek için caba sarfetmişlerdir.
Bu hükümetin zamanında varmış gibi ibadeti ,onlar yokmuş gibi ibadet yaparak zikir etmişlerdir.
Bu hükümetin zamanında bu milletle varlıkla- yokluk arasındaki gel gitlere maruz kalmış KÜRTLÜK TÜRKLÜK davası ile iç huzur bozulmaya çalışılmıştrıur. AB VE ABD CİLER SE SADECE bu olayların gelişimi için çanak tutma pozisyonundalardır.
Türkmen e düşen, kürtü ,lazı, çerkesi ile TÜRK üst kimliğinden hiç birisininin kopmasına engel olmaktır. Bunun için gerekli maddi ve manevi şartları hazırlamaktır.
Bu yapıyı bir arada tutan elbette kendi aramızdaki ve yazılı olmayan kuralları ile bütünlük teşkil eden 1000 lerce yıldır varolan kendi hukukumuz halledecektir. Yeter ki kem gözler bu hukuka ait kuralları değiştirmeye yeltenmesin .
AKP hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye gerçekte inanmamaktadır. Hukuka inanmamaktadır Önceden ayarlı bir kısım hakim ve savcıları vasıta kılarak kendi kırıterleri doğrultusunda belirlediği şartlara nizamı getirmek için çaba sarfetmektedir. Yani hukuka inandığı için değil hukuk arac ve vasıta kıldığı için önem vermektdir. Hakim ve savcıların bagımsızlığı anayasa ile teminat altına alınmıştır. Bu ayrıcalık kurumsal meslek olarak verilmiştir. Ama bireysel olarak bu bagımsızlığı içinde barındıramayacek yeti ve yetenekte olan bir kısım ,bir şekilde bu mesleğe intihap etmiştir. Bunarla vesilesi ile insanlar tutklanıyor,bunlar vesilesi ile tutuklamalara itirazlar sonuç vermiyor.Bunlar vesilesi ile 24 ayda iddianame hazırlanmayarak suç işlediği belli olmayan insanların ceszası peşin peşin çektiriliyor. .
Hükümet kendi varlığını AKTİF MUHALEFETSİZ sürdürmek için ERGENOKON isimli tarihsel varlığı gerçek ama kendisi için sanal bir düşman oluştur muştur. Hükümet ve hükümet yanlısı bürokratlar ,düzmece suçlar ile değil memlekette, tüm dünyada garipsenecek şekilde asıl görevi savunma olan AVUKATLARI ,ORDU KOMUTANLARINI ,PROFÖSERLERİ,uzmanlıkları toplumca bilinen UZMANLARI gözaltına almış,görüş bildirme eylemlerini örgütsel dayanışma olarak kabul etmiş ve tutuklamışlardır .
Yargı bagımsızlığının olmadığını,emir komuta zincirinin hakim olduğu ,ayan beyan şekilde kuzey ırak tan gelen ,34 kişilik terörist gurubunun gelmesi ile helikopterle getirtilen hakim ve savcılarla oluşturulan, mahkeme ile anlaşılmıştır.
Bu öyle bir emir komutadır ki askeri disiplin dahi bu emrin içinde olmakla gelen teröristlere karşı hiçbir gözaltı işlemi uygulanmamış ve doğrudan lay lom eşiliğinde yargı önüne çıkarılmıştır.
Bu şekli ile ‘’ERGENKON ‘’ da Türkiye nin elitlerini oluşturan bu insanların haksız ve hukuka aykırı bir şekilde alıkonulması , abes olarak karşılamamak gerekir.
Bu hükümetin ve hükümet yanlısı bürokratların yaptığı ilk icraat değildir. Bu icraat polis gözetimi ve delillendirmesinde , güdümlü savcı ve yargıç kararı ile HUKUK VARMIŞ gibi davranılarak ,gerçekte hukuka aykırı bir şekilde sessiz devrim yapılmasının denenmesidir.
Beyin ve bakış acıları Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığında şekillenmiş ,KAR asgari müşterekliğinde birleşilmiş gerçekte birbirilerine düşman olan fakat oluşturdukları sanal hukuk içersinde dayanışma içinde gözüken AŞIRI SOL mensubu LİBOŞ lar ile İSLAMCI –KÜRTÇÜ yada SOLCU – KÜRTÇÜ davranışları ile yıllardan beri belirgin yazar çizer diye oluşan A TAKIMI AKP hükümüeti zamanında gerçekte biribirine düşma ama mevcut iktidar uygulamarı ile yan yana getirilmeye çalışılan TÜRKİYE deki asıl sağ ve asıl sol zihniyet her ne hikmetse pratikte müştereken hareket etmek zorunda kalmışlardır. Oysa yaratılıştan farklı olan bu zihniyetlerini bir arada olması 1980 öncesi kardeşin kardeşi vurduğu bir Türkiye de düşünülemezdi.
Ne değişti de bu insanlar bir potaya getirildi.? Anti amerikancı söylemleri ile askeri kanattan da ayrı düşen bu ikili giderek, kan kaybederek toplum gözünde düşmekte ve sadece TERÖR den geçim sağlayan bir siyasal yapıya dönüştürülmek istenmektedir.
Mevcut hükümet izlediği siyasi yöntemlerle EGE ,AKDENİZ VE MARMARA BÖLGESİNDEN arındırılmışken dini motifleri n yoğun olduğu iç Anadolu ve karadenizde varlığını ve gücünü korumakta Doğu ve Güneydoğu da ayrılıkçı KÜRTÇÜ unusurları yanına alarak da yine burada gücünü devam ettirmektedir.
Ama tablonun tamamına bakıldığında her iki zihniyetinde TÜRKİYE Yİ temsil noktasında zaafiyet içerisinde olduğu ortaya çıkmaktadır.
AKP eğitim yapısı yönünü ile ileride bulunan toplumsal yapının hakim olduğu hiçbir bölgede yoktur. Ögretimi güçlü de olsa eğitimin zayıf olduğu ve toplumsal katman olarak diğerine nazaran 50 yıl geride bulunaN ,batı vilayetlerinde AKP varlık mücadelesi vermektedir.
Din motifli siyaset ile ege bölgesinin insanın ı iknada zorlanan AKP din eksenli siyaseti ile milliyetçi çizgilerin hakim olduğu iç Anadolu ve Karadeniz bölgesinde diğer doğu vilayetlerindeki gibi gücüne güç katarak varlığını devam ettirmektedir.
Bunun en büyük etkisi milliyetçi çizgide bulunan partilerin Türk İslam ülküsü çizgisinden uzaklaşmak sureti ile doğrudan DEVLETİ korumak kaygısı ile Laiklik çizgisine kaymasıdır. Bu cızgide ki dengeyi sağlayamayınca iç Anadolu ve Karadeniz komple AKP cizgisine kaymaktadıur.
Psikolojik harbin tüm tekniklerini kullanan hükümet ve hükümet yanlısı bürokratlar ,intikam saiki ile ilerlerken önüne gelen bir zamanların en kudretli şahıslarını dahi tarumar eylemiş ve kendisine ivme katarken,karşı rakiplerini de bu tür eylemleri ile mücadele ruhlarını erozyona ugratarak, rakip alan temizlemesi yapmışlardır.
Savcı Nuh Mete’ yi herkes hatırlar. Tomson kemal gibi elinde silahı ile milletvekili evi basarken kudretli günlerini herkes hatırlar .Anma nasıl olup ta piyasayas montaj mı değil belli olmayan bir porna sidisi sürerek adamı pasifi ettiler. Tıpkı bugünlerde güncel kaset yöntem leri gibi .Yada Yargıtay Başkanı nı bir telefon görüşmesini deşifre ederek müteahhitle görüşmesini mafya görüşmesi gibi lanse ederek ,kudret eritmesini gerçekleştirdiler. Daha sonra kimsenin, sesi soluğu çıkmadan, hukuk, arac kılınarak harekata devam etmişlerdir.
Legal pasifizasyonun, yanında illegal pasifizasyon da hükümet ve hükümet yanlısı bürokratlar başarılı olmuşlardır.
ABD de dahi suç bölgesi olarak bilinen yerlerde, emniyet asayişi sağlayamazsa, kontollü olarak illegal güçlerden ,bir veya birkacını elebaşı olarak orada bırakıp, suçu kontrol altında tutuğu ve temiz insanların yaşadığı yere sirayet etmeden aşırıya kacmadan kontollu cevaz verdiği bir gerçektir. Hattini aşan olursa da diğer kontrol altındaki kişiye işi bitirtilmektedir. Sedat PEKER ler,Alaatitn çakıcılar ve eşrafları sindirilip içeri atılırken , PKK sempatizanı olanlar kendilerine yeni yol haritası çizmişlerdir.
Bu dönemde Diyarbakır, devlet organlarında yükselmek ve iş yapmak iş bitirmek için mihengi olmuştur. Bir kısım kurum başkanları seçimle de işbaşına gelse bunlar, memleketi ,mezhep ve ya cemaat gibi belirleyici faktörlerden sayılmıştır.
Tüm bunlar cerayan ederken anayasal kuruluş olan Türkiye barolar Birliği Av.kerincsiz gibi haksızlıklara başkaldıran bir üyesini ve yanındaki diğer avukat arkadaşları gözaltına alınırken sesisini çıkarmamış tır. Oysa savunmanın kutsallığı, savunmanın kurumsal kimliği olan Barolar birliği tarafından sağlanmazsa neye yarar ? Avukatın eline kelepçe takılır mı? Bunun la diğer hak arayıcılar sindirilmek isteniyor?
CMK ödemeleri ile ilgili Cumhurşiyet Savcıları İTA amiri gibi gtösteririlrken yine avukatların sindirlmesi mi var diye hiç sorgulama yaptı nmı ?Yoksa barolar birliği sadece protokol kuralları ve bireysel iş takipleri için yapılan bir görev mi?
Yazar-çizer takımı yada savunma görevlilerinin asıl görevi asil türk milletini aydınlatılmasıdır. Yoksa onların içeri tıkılması sadece hükümetin daha rahat ve kendisine karşı toplumsal refleks konulmaksızın iş görmesi için yapılan faaliyetin adıdır ergenekon.
Bu ülkede ,bu insanlar kanun kurallarına Oğuz kaan öncesinden beri taparlar. Öyle ahlakçı bir millet dir ki Cengiz han olup Kardeşinin alnında bir ok darbesi olur. Öyle kanunlara saygılıdır ki. İhtilal yapar başbakanını dahi kanun, istediği için asar. Yada devleti kurarken adamı asar ama illaki dosyası mühürlenir. Tüm bunlar kanuna saygının ifadesi gereğidir.
Öldürmek Türklerini genlerinde vardır Tıpkı sadakat gibi .Al bayragımız rengini ot tan böcekten yada nehirden değil, kandan almıştır. DTP şovundan sonra sokaklara dökülen insanlara baktığınızda halis munis ev TÜRKLERİ olarak yürüdüler ve kimisi de evinden destek verdiler. Sokaklarda yürürken ‘’ Her Türk asker doğar ‘’ diye kendiliklerinden sel olup ,Türkiye nin muhtelif şehirlerinde, sel olup aktılar. Bu selin bentleri yıkmaması için iş güzar bürokratlar,millet dikkatini ayrı yönlere çekmek için farklı günden oluşturdular. Ve varmış gibi yaşama çanak tuttular. .
Tüm dünyanın ve ilişkilerin karmaşık olduğu ve sürekli birbirinden bagımsız sartlara baglı olarak değişen ve birbirleri ile etkileşim içerisinde olan soyut kurallar bütünü içerisinde yaşıyoruz.
Bu soyut değişkenli kurallar somut hayatı öngörülmez hale getirmek için caba sarf ediyor. O halde ÖNGÖRÜ sahibi liderler kendi varlıklarını ve milletlerinin varlıklarını devam ettireceklerdir. Öngöremeyen liderlerin milletleri lehler gibi tarihteki yerlerini alırken sömürülen olarakda kalacaklardır..