Bir düne baktım.
Bir de bu güne;
Bakıyorum gökyüzüne
Yine yağmur yağıyor.
Yıldızlar orda yine…
Bakıyorum “Şişkine”
Bir de bizim “Düşküne”
Her şey yerli yerinde.
Avareyim avare.
Yaşlanıyorum galiba
Ne kadar değişmişim.
Bakıyorum dağların arasına
Güneş orda yine
Yine Dünya dönüyor
Başımı döndürüyor.
Avareyim, avare.
Ağaran saçlarıma,
Elimin uçlarına bakıyorum.
Bakıyorum engin denize.
O sandal orda yine...
Gözümde gözlük
Daha dün gibi çocukluğum,
Bakıyorum etrafıma
İnsanlar orda yine
Avareyim avare.
Beyhude mi geçti ömür?
Avaremi dolaştı ayaklarım
Bilmem ki ne olur yarın?
Başı döndü Dünya'nın
Avareyim avare.
Dolaştığım sokaklar
İçimdeki yalnızlığa inat
Yine kalabalık
Yine kimsesizler, kimsesiz…
Avareyim avare.
Değişen ben miyim?
Yoksa Dünya mı?
Takvimler acımasızca dönüyor
Dünya ile birlikte
Bakmasam mı? Takvime
Avareyim avare.
Bir spiker maç anlatıyor
“Yetmişli yıllarda radyoda”
Şimdilerde Televizyonda
Şifreli bir kanalda
Yaşlanmış sesiyle...
Avareyim avare.
Bir ömür; Sıfır bir
Derken ikisinde,
On iki sinde
Yirmi iki sinde…
Ah! Ah!
Şimdi elli iki sinde.
Ben mi? Yaşlanıyorum.
Dünya mı?
Avareyim avare.
Ne kadar da eskimiş
Bu ayna,
Kaşlarımı bile beyaz gösteriyor.
Kumandası olsa da
Değiştirsem kanalı.
Özledim yepyeni aynaları.
Avareyim avare.
Başkaldırmışken rejime
Çekerken bir çok çile
Beynime nakış gibi işlenen
Vücudumda izlerini taşıdığım
İşkenceler bugün gibi on iki eylül de.
“Netekim gardiyan yapmış” Diyen;
Bir general…
Mutluluğun resmini çiziyor
Şimdiler de evinde.
Avareyim avare.
Ah gençliğim!
Ah! Diyorum şimdi.
Hiç düşünmezdim;
O günleri arayacağımı,
Hiç aymazlık yapmadığım hayatımda
Nerden bilirdim ki?