Bir gün o gidecek ve sen sadece ne yapacaksın biliyor musun? Arkasından sadece bakakalacaksın, hiç kimse kalmayacak yanın da, kimseler acına ortak olmayacak, aşkı tek kişilik yaşamaya başlayacaksın. Acıyı ise sadece kendi içinde yenmeye çalışacaksın. Dışarıdaki iklim yaz da olsa, baharda olsa sen devamlı kış yaşayacaksın. Bazen iliklerine kadar buz işleyecek. Herkes aşkın verdiği sıcaklıktan kavrulurken sen sadece başka ülkedeymiş gibi soğuğun ne olduğunu anlayacaksın.
                    
               Hayatında hiçbir renk kalmayacak. Cıvıl cıvıl olan her şeyin artık anlamını yitirecek. Ama renler dayanamayacak siyahı bırakacaklar sana. Her şey bundan sonra simsiyah olur senin için. O yokken sen oralar da hep sessiz, hep ıssız biri olacaksın, onsuz yaşlanacaksın, ne sesin çıkacak nede soluğun. Dayanamayıp aşka gideceksin ama onda ki başka heyecanları gördüğün an geriye adım atacaksın. Sen yine aynı sen olacaksın.              

               “Neden ben?” diye milyonlarca kez soracaksın kendine “ben bunların hiç birine layık değilim” diye kendini yemeye başlayacaksın. İçten içe merak etme, her terk edilen zaten bunlara layık olmadığını düşünmüştür hep. Seninde onlardan bir farkın yok. Sonra hemen ardından” neden, ne için gitti?” diye soracaksın kendi kendine. Bulduğun hiçbir cevabı beğenmeyecek, başka bahanelerin arkasına sığınacaksın. Ama hiçbir bahane sana neden, ne için gittiğinin cevabını veremeyecek. Aslında cevabı başından beridir görüyordun ama sen kendin de çözmek yerine bahanelere sığındın. Zaten bedenin soğuktan buz tutmuş kendini salıversen bir ipe dizili boncuklar gibi yerlere dağılacaksın. Ama ne yazık ki yine bahanelerin arkasına sığınacaksın.             
            Belki başından beri hiç sevmemiştir seni. Sevdi ise bile senin onu sevdiğin kadar sevmemiştir seni. Bu yüzden kızabilir misin ona?  İllaki sen sevdin diye onunda mı sevmesi gerekirdi? Hayır, tabii ki de. Ama bir de bunu kalbine anlat. Sen anlasan bile o seni anlamayacak veya hiçte anlatamayacaksın. Kalbin senden gelen cezayı kaldırabilir mi? Ve kabul edebilir mi? Sonra seçimler üzerine seçimler “vazgeçmelerin sonu yok” bunu ispat etmeye çalışırcasına. Ama ne oldu sonun da bir ayağıyla yola koyulmuştur bile.
              Her zaman “kış” yaşayacaksın. Her anın hazanlarla dolu geçecek. Hazanlarsa yaşamadan bitmez. Kışı bitirmeden bahara; baharı bitiremeden yaza geçemezsin. Soğuktan üşüyüp öleceğini düşüneceksin. Gözyaşların akamadan buz tutacak, acıdan nefes alamayacak hep yazı hayal edeceksin. Titreye titreye sıcağa çıkacak olacaksın. Ama bir yazın geldiğini göreceksin bedenine can gelecek yanağındaki buzlaşmış gözyaşlarının eridiğini, içindeki titremenin yavaşladığını görmeye başlayacaksın. Bir tebessüm oluşacak yüzünde. Olduğun yerden kalkıp yazın keyfini çıkaracaksın, koskoca bir iç çekeceksin, yazın kokusunu içine çekeceksin. Nasılda siyahların gidip cıvıl cıvıl renklerin yeniden geldiğini göreceksin. Yazın bütün keyfini çıkaracaksın. Ama!!! Başka bir “hazan” a kadar…   

 ....SÜMEYRA YILDIRIM...
( Başka Bir Hazan’a Kadar başlıklı yazı Sümeyra Yıldır tarafından 2.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu