İman noksanlığından doğan inanç inatlaşmaları,
İnsafsızlıktan oluşan ekonomik uçurumlar,
İltimas hastalığının yol açtığı adalet yoksunlukları.
Bunlar rüya, uyanınca bitecek.
Ancak rüyalarda olur böylesi akıl tutulmaları. Ancak kabuslarda yaşanır, akıl işlese bile el – ayak tutulmaları.
Gerçek yaşam öyle değildir. Hep mücadele vardır, her türlü varlık için. Tohum yeşermek için uygun yer ve zaman buluncaya kadar kabuğun içinde bekler. Uygun ortam oluştuğunda kabuğunu çatlatır, kökleriyle toprağı deler, dalları güneş isteyen yaprakları hep güneşe taşır. Bencil değildir ot, bulduğu güvenli ve verimli yaşam alanında nesilleri devam etsin ister. Orası tam da yaşanacak yerdir çünkü, vatan beller orayı. Yeni nesiller yaratmak için tüm cazibesini kullanır, çiçek açar. Böcekleri, rüzgarı, arıları kullanarak kendini döller. Otun ülküsü budur; bu güzel yerde nesiller boyu var olmaktır.
Otlar üretmeden ölmez. Hayatını, azmini, üretkenliğini, sevgisini, kendisinden sonra yeşerecek tohuma doldurur, sıkıca kapatır. Karakış ya da yakıcı güneş zarar vermesin diye.
Otlar sevgi doludur, üretkendir. Otlar yaşamayı sever, en çok da yaşatmayı. Birbirlerine sadece huzur verir otlar. Otlar birbirlerini yemezler.
O ottan yuvanın ortasındaki minicik yumurta bir aşkın ürünüdür, yaşatma aşkının. Nesiller boyu yaşatma aşkının yarattığı cilveleşme sonucu, aşkla çiftleşir erkek ve dişi kuş. Kuş, o çatıyı ya da dalı vatanı beller. Kendini güvende hissettiyse yeni hayatı oraya yumurtlayıverir.
Yavru kuş, kabuğunu kırarak başlar hayat mücadelesine, aynı tohumun çatlayıp kök saldığı gibi. Büyüğünün yarattığı güven ortamında onunla birlikte olup göklerde uçacağı, şarkılar söyleyeceği günü çırpınarak bekler. Her bir çırpınmada uçacağı gün lazım olacak kaslarını güçlendirir. Anasının getirdiği yemin hakkını verir.
Göklerde olabildiğince özgürce uçabilmektir kuşun ülküsü ve özgürce yaşama sevincini şarkılara dökmektir.
Havalar yaşamlarını tehlikeye soktuğunda yeni topraklara doğru hep birlikte kanat çırparlar. Varlıklarını nesiller boyu sürdürebilmek için büyük bir dayanışma örneği gösterirler. Ama kuşlar asla birbirlerini yemezler.
İnsanlığa uzak insan toplulukları, bugünün doymak bilmez iştahıyla gelecek nesillerin kaynaklarını tüketirken, bu kaynakları, zamandaşlarıyla da paylaşamaz birbirlerini yerler.