Sevgili
okur,
Teknolojinin
hepimizi esir aldığı dünyamızda uzun zamandır hasretini çektiğim bir olay
yaşadım dün. Kapım çalındığında yine okumak için kitap istemeye gelen komşu
çocukları sanmıştım. Ama yanılmışım. Postacı idi gelen. Her zamankinin aksine,
fatura ya da tebligat zarfı değildi getirdiği
Bir
mektup. Evet, bir mektup tu bu sefer. Yıllardır artık gelmeyen bir mektup.
Heyecan içinde ve biraz da hüzün içerisinde açtım, üzerinde sadece adım ve
adresim yazılı zarfı. Önce inanamadım gözlerime. Mektubu bitirdiğimde ise,
sadece utanç duygusu kalmıştı avuçlarımda. İnsanlık utancı.
Sözü
hiç uzatmadan sizinle paylaşmak istiyorum. Ben herhangi bir yorum yapmayacağım.
Yorum sizin.
Sevgili İnsan kardeş
Belki inanmayacaksın ama ben bir sokak köpeğiyim. Sakın bunu bir şaka
ya da bir düş sanma. Belki de ilk kez bir köpeğin bir insana yazdığı bu mektubu
okuyunca, bunu neden yaptığımı anlayacaksın.
Ve umut ediyorum ki, sen de duygularını anlatma gereğini duyacak, sen de
benim gibi içini dökmek isteyeceksin.
Yaşadığımız bu koskoca dünyada, sevgi ile ve barış içerisinde olmak
varken, nedense bir türlü bunu başaramadık. Çok zaman, yaşamın bizlere sunduğu
nimetleri dostça ve uyum içerisinde paylaşmak varken, biri birimize şüpheci ve
korkulu yaklaştık. Tabii, her zaman böyle olmadı. Bazen de içimizdeki sevginin
ışığında biri birimize korkusuzca yaklaşmayı denedik. Bunu başarabilenler ise
yaşama sevincini paylaştılar. Ama kaç kişi?
Sevgili kardeşim, Sanırım tek sorunumuz iletişimsizlik oldu. Eğer
konuşabilseydim ve duygularımı, düşüncelerimi anlatabilseydim sana, senin de
düşünce ve duygularını anlayabilseydim ne güzel olurdu değil mi? O zaman daha
güzel bir dünya, daha mutlu bir yaşam yaratabilirdik birlikte. Korkuların
yerini yaşama sevinci, acıların yerini ise mutluluk alırdı. Biri birimizi daha
çok severdik.
Sevgili İnsan kardeşim,
Ne olur, hemcinslerine anlat. Doğada hepimize yer var. Artık hiç
korkmadan ve biri birimizden çekinmeden barış içinde yaşayalım. Biz
yavrularımıza İnsanlara eziyet etmeyi öğretmiyoruz. Ne olur, sizler de
çocuklarınıza hayvanlara iyi davranmayı öğretin. Ancak onlar büyük ve yetişkin
olduklarında hayvan haklarını gözeten ve savunan yönetim kademelerine gelince
bitecek bu sorunlarımız.
Belki bizim neslimiz yine aynı acılar ve korkular içerisinde yaşamak
zorunda olacak. Ama hiç olmazsa bizden sonra yerimizi alacak olan çocuklarımız
daha yaşanası bir dünyaya kavuşurlar. Onlar, onlara bırakacağımız bu mirasın
değerini bizden daha iyi anlayacak ve koruyacaklardır. Çünkü onlar bunu hak ediyorlar. Sizlere,
içtenlikle tüm hemcinslerim adına sevgilerimi yolluyorum.
Sokak köpeği KARABAŞ.
Sevgili
okur.
Ben
şu anda “Sözün bittiği yer” deyim. Siz ne dersiniz bilmem, bilemem. Ama ne
olur, yırtıp atmayın bu mektubu. Yüreğinizin bir köşesinde saklayın. Ben öyle
yapacağım.